Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı şubat ayı işgücü istatistiklerine göre; dar tanımlı olarak adlandırılan işsizlik oranı yüzde 0,3 oranında gerileyerek yüzde 8,7 olurken; geniş tanımlı işsizlik oranı olarak tanımlanan atıl işgücü oranı yüzde 24,5 olarak kaydedildi. Çalışma Ekonomisi Uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik geniş tanımlı işsizlik oranında artış olduğunu belirterek, “Bu artışın en önemli nedenlerinden birisi zamana bağlı eksik istihdamdaki artış. Zamana bağlı eksik istihdamdaki artış bize şunu ifade ediyor; Daha kısa süre çalışıp ama daha uzun süre çalışmak istediklerini beyan edenlerin oranında önemli bir artış var. Bir diğer neden ise insanlar iş bulamayacaklarını düşünüp iş aramıyorlar ya da sık sık iş yapamıyorlar ama çalışma isteklerini belirtiyorlar. Bunun sayısında da bir artış var. Yani açık ya da dar tanımlı işsizlik bize sadece işsizlerin son bir aydaki durumu gösterir. Halbuki işsizlik bu kadar kısa sürede anlaşılabilecek bir şey değildir” dedi. TÜİK’in açıkladığı işsizlik oranının seçim öncesi rakamları yansıttığını ifade eden Çelik, “İşsizlik, izlenecek ekonomik politikaya bağlı olarak değişir. Faizlerin artma eğiliminin devam ettiğini, talebi kısmaya dönük politikaların devam ettiğini düşünecek olursak bunlar üretim üzerinde olumsuz etki yaratan faktörlerdir. Dolayısıyla bu politikaların işsizliği önümüzdeki aylarda artırması beklenebilir. Bu seçim öncesi verileri. Seçim sonrasında işsizlikte bir artış olabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Dar tanımlı işsizlik düşerken geniş tanımlı işsizlik arttı”
Çalışma Ekonomisi Uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, ELİPS HABER’e TÜİK’in açıkladığı şubat ayı işgücü istatistiklerini değerlendirdi. Birkaç türlü işsizlik oranı olduğunu söyleyen Çelik, “TÜİK, dar tanımlı işsizlik oranının geçen aya göre bir miktar düştüğünü açıkladı. İşsizlik oranının yüzde 8,7'ye düştüğünü görüyoruz. Geçen yıl yüzde 10 civarındaydı. Fakat asıl bakılması gereken geniş tanımlı işsizlik oranı. Geniş tanımlı işsizlik oranı da yüzde 24,5 olarak açıklandı. Bu 9 milyon 600 bin civarına yükseldi. Bu rakam geçen yıl 8.8 milyondu. Dolayısıyla geniş tanımlı işsizlikte bir artış var. Yani dar tanımlı işsizlik düşerken geniş tanımlı işsizlikte bir artış var. Bence en önemli yönü bu” dedi.
“Geniş tanımlı işsizlikteki artış eğilimi sürüyor”
Dar tanımlı işsizliğin son 4 haftada iş arayanları ölçtüğünü belirten Çelik, “Dar tanımlı işsizlik son 4 haftada iş arayanları ölçüyor. Bunun dışında son 4 haftadır iş aramayıp çalışmak isteyenleri, iş bulamayıp iş bulmaktan ümidini kesip iş aramayanları ya da kısmi zamanlı çalışıp daha uzun süre çalışmak isteyenleri hesaba kattığınızda çok daha çarpıcı bir işsizlik tablosu ile karşılaşıyoruz. Yani geniş tanımlı işsizlikteki artış eğilimi sürüyor. Dikkate alınması gereken husus burası. Çünkü geniş tanımlı işsizler işgücü piyasasında her an dar tanımlı işsizlerin arasına katılabilecek olan işsizlerdir. Bence işsizlik oranlarının en çarpıcı tarafı bu” diye konuştu.
İşsizlik oranındaki artışın nedeni ne?
İşsizlik oranındaki artışın nedenlerini sıralayan Çelik, şunları söyledi:
“Bu artışın en önemli nedenlerinden birisi zamana bağlı eksik istihdamdaki artış. Zamana bağlı eksik istihdamdaki artış bize şunu ifade ediyor; Daha kısa süre çalışıp ama daha uzun süre çalışmak istediklerini beyan edenlerin oranında önemli bir artış var. Bunu da şöyle anlamak mümkün; mesela zamana bağlı eksik istihdamda bir önceki yılın şubat ayına göre yaklaşık 700 bin civarında bir artış söz konusu. Bunun anlamı insanlar daha uzun süre çalışmak istiyor. Yani insanlar kısmi zamanlı ya da düzensiz çalışma yerine daha fazla gelir getirecek şekilde çalışmak istiyorlar. Bu önemli faktörlerden birisi.
Bir diğeri ise iş bulamayacaklarını düşünüp iş aramıyorlar ya da sık sık iş yapamıyorlar ama çalışma isteklerini belirtiyorlar. Bunun sayısında da bir artış var. Yani açık ya da dar tanımlı işsizlik bize sadece işsizlerin son bir aydaki durumu gösterir. Halbuki işsizlik bu kadar kısa sürede anlaşılabilecek bir şey değildir. Son bir aylık süre içerisinde iş aramayıp 1,5 ay önce iş aramış olabilir ya da iş bulamayacağını düşünüp evinde oturuyordur ama işe ihtiyacı olduğunu düşünüyordur. Ben bunun daha çok ekonomik zorluklarla bağlantılı olduğu düşünüyorum.”
“Seçimden sonra işsizliğin artabileceğini düşünüyorum”
TÜİK’in açıkladığı işsizlik oranının seçim öncesi rakamları yansıttığına dikkat çeken Çelik, “İşsizlik türüne göre farklı farklı eğilimler var. Dar tanımlı işsizlik bir süredir düşüş gösteriyor. Dar tanımlı işsizliğin yüzde 12’lerden yüzde 8.7 seviyesine gerilediğini görüyoruz. Ancak bunun tersine geniş tanımlı işsizlik bir süredir, pandemiden bu yana, yüzde 20'nin altına düşmedi. Pandemi öncesinde yüzde 20’den başladı ve yüzde 29'lara kadar çıktı. Şu anda yüzde 24,5. İşsizlik meselesi izlenecek ekonomik politikaya bağlı olarak değişir. Faizlerin artma eğiliminin devam ettiğini, talebi kısmaya dönük politikaların devam ettiğini düşünülecek olursak bunlar üretim üzerinde olumsuz etki yaratan faktörlerdir. Dolayısıyla bu politikaların işsizliği önümüzdeki aylarda artırması beklenebilir. Çünkü bu veriler seçim öncesi şubat ayı verileri. Henüz seçim sonrası verilerini görmüyoruz. Seçim sonrasında işsizlikte bir artış olabileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Ortalama işsizliğin 2 katı kadar bir genç işsizliği görüyoruz”
Genç nüfustaki işsizlik oranını değerlendiren Çelik, şunları söyledi:
“Hem kadınlarda hem gençlerde işsizlik oranı, ortalama işsizlikten daha yüksektir. Ancak eğilimler benzer şekilde olur. Yani dar tanımlı işsizlik düşerken gençlerdeki dar tanımlı işsizlikte de bir miktar düşüş olduğunu görürüz. Dikkat edersek genç işsizliği ortalama işsizliğin her zaman üstündedir. Kadın eşsizliği de ortalama işsizliğin üzerinde seyrediyor. Yani düşüş eğilimi dar tanımlı işsizlikteki genel düşüşle bağlantılı olarak bir miktar düşüş söz konusu. Yani 16.4'ten 15.6'ya kadar gerilediğini görüyoruz ama ortalama işsizliğin en az 2 katı kadar bir genç işsizliği görüyoruz. Tabii bu dar tanımlı genç işsizliği.”
“İzlenen politikalar işsizliği artırıcı etki yaratacaktır”
İşsizliğin azalması için yapılabilecekleri sıralayan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
Çalışma sürelerinin kısaltılmasının işsizliği düşürücü yönde bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla çalışma sürelerinin kısaltılması, şu anda istihdam edilenlerin daha az çalışması ve bunun yerine yeni istihdam söz konusu olabilir. Bir başkası da kamu istihdam payının artırılması gerekir ama tabii ki bunlar için ekonomik politikalarda köklü değişiklikler gerektirir. İstihdamı ve büyümeyi önceleyen ekonomi politikaları gerekiyor. Öyle günübirlik politikalarla işsizlik meselesinde çok köklü bir değişiklik olması söz konusu değil. Şimdi izlenen politikalar işsizliği düşürücü değil, artırıcı etki yaratacaktır diye düşünüyorum.”