TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara Kızılcahamam’da bulunan Soğuksu Milli Parkı’ndaki yapılaşma ve ekolojik dengenin bozulmasına ilişkin açıklama yaptı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi milli parkta orman varlığının yok edilmesine sert tepki gösterdi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Seçimler yaklaştıkça iktidar giderayak her yeri talan ediyor. Kızılcahamam Belediyesi ile Ankara Kalkınma Ajansı’nın, Soğuksu Milli Parkı’nda başlattıkları proje ile Soğuksu Milli Parkı yapılaşmaya açılıyor. Alınan hibelerle bu yüksek ekolojik değer taşıyan orman alanımızda, ekolojik kriz ile bölüşüm krizinin bir arada olduğu büyük bir talan organizasyonu planlanıyor. Soğuksu Milli Parkı’ndaki yapılaşmayı acilen durdurun’’ dedi.
“14 Mayıs ekolojik demokrasinin inşası için de bir fırsat”
‘’İktidar ülkenin kaynaklarını belli bir sermaye grubuna aktarırken, sermaye de doğayı acımasız şekilde tahrip etmekten geri kalmıyor. Suların siyanürle, kimyasal atıklarla zehirlenmesi, toprakların geri dönülmez biçimde kirlenmesi yönetenlerin umurunda değil ‘’ diyen Candan şöyle devam etti: “İktidarın bilinçli politikasının ürünü olan bu ekolojik kırım ve sermayenin ekolojiden rant devşirme arzusunun sonlanacağı günler yakındır. 14 Mayıs aynı zamanda ekolojik demokrasiyi inşa etmek için hepimize olanaklar tanıyacaktır. Ankara ili, Kızılcahamam ilçesinde yer alan ve 1959 yılında ilan edilmiş ülkemizin üçüncü milli parkı olan Soğuksu Milli Parkı içerisinde yapılan ve adına sürdürülebilir turizm diyerek masumlaştırılan bu vahşet, bir an önce durdurulmalıdır.”
Candan şunları kaydetti:
“Milli Park içerisinde mülkiyeti Kızılcahamam Belediyesine ait Yenice Mahallesi 789 ada 1 ve 2 numaralı parsel üzerinde yapılan fiziki olarak müdahalenin başlamış olduğu ancak bu parsele hiçbir şekilde yapı ruhsat ve izni verilemeyeceği açıktır. Söz konusu parselin de içinde yer aldığı hali ile Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı’nın “1/25.000 Ölçekli Uzun Devreli Gelişme Planı-UDGP” 2008 yılında yürürlüğe konulduğu ve aynı planın 2022 yılında da revize edildiği bilinmektedir. Yapılan inşaat bu plan hükümlerine aykırıdır ve derhal inşaat durdurulmalıdır.”
Bölgenin İklimi, bitki örtüsü ve canlı çeşitliliğiyle oldukça önemli bir biyoçeşitlilik sunan milli park hakkında da bilgi veren Candan, ‘’ Bu milli park bunun yanı sıra volkanik bir saha üzerinde yükselmesiyle de jeomorfolojik açıdan değerlidir. Özellikle karaçam florasıyla yarattığı karaçam ormanları, içme suyu kaynakları, kara akbaba yaşam alanı, 1’inci derece doğal sit niteliğinde olan milyonlarca yıllık fosil ağaçları ve endemik dağ lalesi ile ekosistemin önemli parçalarındandır. ‘Sürdürülebilir Turizm Koridoru’ adı altında belediye ve Ankara Kalkınma Ajansı arasında imzalanan sözleşmenin derhal iptal edilmesi gerekir” diye konuştu.
Betonlaşma, orman varlığına yapılan en ağır darbe
Candan, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, Kızılcahamam Belediyesi’nden yapılan inşaata dair bir ruhsatın verilip verilmediğini sorguladık. Turizm yatırımı adı altında yapılan bu uygulamanın bir orman varlığına yapılabilecek en ağır darbe olduğunu belirterek turizm işletmesi belgesinin de ivedilikle iptal edilmesini talep ettik. Alanın bulunduğu alanda DSİ’ye ait su kanalının üzerinin kapatıldığı yönünde gelen bilgiler doğrultusunda Kızılcahamam Kaymakamlığı’na, kanalın kapatılıp kapatılmadığı yönünde bir tespit yapılması ve Dere Yatakları ve Taşkınlar Genelgesi doğrultusunda yasal işlemlerin başlatılması yönünde de yazılı başvuru yaptık’’
Candan, Ankara Kalkınma Ajansına da şu çağrıda bulundu:
“Sürdürülebilir turizm yalanı ile doğal varlıklarımızı sermayeye transfer edemezsiniz, iklim krizinde en önemli varlıklar olan ormanlarımızı, temiz su ve temiz toprak varlıklarını bir metaya dönüştüremezsiniz. Kızılcahamam’da yapılan sözleşmenin derhal iptal edilmesi gerekir.’’
Ormanlar artmıyor betonlaştırılıyor
Candan, ‘’Tüm dünyada iklim krizi ağırlaşmış ve temiz su kıtlığı devam ederken iktidarın su kaynaklarımızın daha da azalmasına neden olacak politikalarına devam ediyor olması kabul edilemez. Orman bilim insanları son 23 yılda (bu yılki yangınlar hariç) yangınlarda kaybettiğimiz toplam orman alanının 210 bin hektar olduğunu, 2020 yılı itibarıyla ormanlardan verilen tahsis izninin toplam 748 bin hektar olduğu, maden, turizm ve enerji sektörü için yapılmış tahsislerle kaybın arttığını belirtiyor. İşin trajikomik tarafı ise tahsis edilen alanlar fiili olarak orman alanından çıksa bile kağıt üstünde halen orman sahası görünüyor ve orman envanterinden düşülmüyor. Böylece iktidar, halen ‘artan ormanlarımız’ argümanını eklemekte sakınca görmüyor.’’