TMMOB Ankara İKK, 100 bin mühendis, mimar ve şehir plancısının iş bırakma eylemi yaptığı 19 Eylül 1979’un 45. yıl dönümünde Sakarya Caddesi'nde basın açıklaması yaptı. TMMOB, iş bırakmaların yıl dönümünü ‘19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü’ olarak kutluyor.
TMMOB Ankara İKK Sekreteri Seyit Ali Korkmaz'ın ardından konuşan TMMOB Başkanı Emin Koramaz, şunları söyledi:
“Bundan tam 45 beş yıl önce, gerçekleştirilen o görkemli eylem, meslek uygulama alanlarımızda dışa bağımlı politikaları teşhir etmek, mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaşadığı hak kayıplarını ve ücret adaletsizliklerini protesto etmek için yapılmıştı. Aradan geçen uzun yıllara rağmen biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının gündemi hiç değişmedi. Tam tersine sorunlarımız katlanarak büyüdü. Neoliberal ekonomi politikaları, özelleştirme uygulamaları ve toplumsal kalkınma hedeflerinden vazgeçilmesi sonucu meslek uygulama alanlarımız gün geçtikçe daraltıldı. Mesleğimizin kamusal içeriği boşaltıldı.
“TMMOB’nin meslek alanlarına ilişkin düzenleme ve denetleme yetkisi kısıtlandı”
Yapı denetimi, iş güvenliği gibi ticarileştirilmemesi, kamucu bir anlayışla yürütülmesi gereken pek çok mühendislik hizmeti bile piyasaya açılarak şirketler için kar kapısı haline getirildi. Art arda yapılan mevzuat düzenlemeleriyle mühendislerin, mimarların, plancıların anayasal örgütü olan TMMOB’nin meslek alanlarına ilişkin düzenleme ve denetleme yetkisi kısıtlandı. Asgari ücret belirleme yetkimiz elimizden alınarak ve SGK ile yaptığımız protokol tek yanlı olarak fesh edilerek üyelerimiz piyasa aktörlerine karşı tümüyle savunmasız bırakıldı.
“Yeni mezun üyelerimizin iş bulma süresi 18 aya kadar uzadı”
Mühendislik, mimarlık ve planlama eğitiminin de içi boşaltıldı. İstihdam boyutu gözetilmeden, hiçbir gereksinime dayandırılmadan, gerekli alt yapı oluşturulmadan açılan bölüm ve fakültelerle bir yandan teknik eğitimin kalitesi düşürülürken, diğer yandan da işsizliğe, düşük ücretlere, esnek güvencesiz çalışmaya zemin yaratıldı. Geldiğimiz aşamada; genç meslektaşlarımız arasında işsizlik oranı yüzde 40’lara ulaşmış durumda. Yeni mezun üyelerimizin iş bulma süresi 18 aya kadar uzadı. İş bulabilen üyelerimizin ezici bir çoğunluğu meslek alanları dışında çalışmak zorunda kalıyor.
“Genç meslektaşlarımız geleceğini yurt dışında arıyor”
Görece iyi eğitim alan köklü üniversitelerden mezun olan genç meslektaşlarımız geleceğini yurt dışında arıyor. İş güvencesine sahip olmamak, çalışma koşullarının giderek ağırlaşması, yetersiz ücret, işsizlik tehlikesi, sigortasız çalıştırılma, fazla çalıştırma, iş saatleri ihlali; sosyal hak ve özlük hakkı ihlalleri, insan onuruna yaraşır emeklilik sürecini yaşayamama ortak sorunumuz haline geldi. Biz mühendis, mimar ve plancılar, bilimi ve doğal kaynakları toplumun hizmetine sunan bir mesleği uyguluyoruz. Tarımsal ve sanayi üretiminin itici gücüyüz. Ülke imarında, enerji üretim ve dağıtımının tüm aşamalarında, iletişim sektöründe, madenlerimizin bulunup işletilmesinde ciddi görevler üstleniyoruz. Ülke sanayisinin, tarımının, doğal çevrenin, ormanlarımızın, tarihi kültürel varlıklarımızın korunması, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara taşınması asli sorumluluğumuz. Bu boyutuyla bakıldığında, bilimi, tekniği, mühendisliği, mimarlığı, plancılığı, üretimi, yatırımı, insanı doğayı dışlayan, dışa bağımlı piyasacı politika ve uygulamaların yıkıcı sonuçları yalnızca biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaşam koşullarını kötüleştirmekle sınırlı kalmıyor.
“Satılan her kamu işletmesi, satılan her fabrika, talan edilen her tarım alanı hepimizin yaşam alanı”
Ülkemizin, mühendislik, mimarlık ve plancılık birikimine sahip çıkmak aslında tüm toplumun geleceğine sahip çıkmak demektir. Unutmayalım, satılan her kamu işletmesi, satılan her fabrika, talan edilen her tarım alanı, yağmaya açılan yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz hepimizin yaşam alanıdır, geçim kaynağımızdır. Çocuklarımızın geleceğidir. Bu acı tablo bizlere kaybedilmekte olan bir geleceği işaret etmektedir. Bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları bilimi ve teknolojiyi esas alan, üreten kalkınan, sanayileşen, tarımda kendi kendine yeten hakça bölüşen bir ülke istiyoruz. Dış girdilere bağımlı olmayan; kamu yararı gözeten; sosyal refah-sosyal hukuk devleti anlayışını benimseyen; erişilebilir, nitelikli, ücretsiz sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hizmetlerini hedefleyen; doğayla, tarihle ve insanla barışık; istihdam, emek ve halk odaklı bir kalkınma planlamasının yaşama geçirilmesini istiyoruz. Bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları yıllardır artan sorunlarımıza artık bir çözüm istiyoruz.
“Ücret ve hak kayıplarımızın giderilmesini istiyoruz”
Adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Ücretli kesimlerin omzuna yıkılan vergi yükünün hafifletilmesini, bütçe gelirlerinin büyük oranda kar, faiz ve servetin vergilendirilmesine dayandırılmasını istiyoruz. Yeni mühendislik, mimarlık, planlama bölüm ve fakültelerinin açılması, program ve kontenjanlarının belirlenmesi süreçlerinde TMMOB ve bağlı odalarının olumlu görüşlerinin şart koşulmasını, mevcut bölüm ve fakültelerin bu boyutuyla gözden geçirilmesini istiyoruz. İşsiz üyelerimize istihdam alanları açılmasını istiyoruz. Ücret ve hak kayıplarımızın giderilmesini istiyoruz. Güvenli ve güvenceli çalışma koşulları istiyoruz. Açlık sınırında yaşamaya mahkum edilen tüm emekliler gibi emekli maaşlarımızın yükseltilmesini istiyoruz.
“Ücret denetimi protokolünün yeniden yürürlüğe girmeli”
Mühendis, mimar ve şehir plancısı istihdamında, almış olduğumuz, eğitim, vermiş olduğumuz hizmet ve üstlenmiş olduğumuz sorumluluğun niteliğine uygun ve insanca yaşanacak bir asgari ücret belirlenmesini istiyoruz. Düşük ücretler ve kayıt dışı çalıştırılmaya karşı geçmişte SGK ile TMMOB arasında imzalanan, daha sonra iptal edilen ücret denetimi protokolünün yeniden yürürlüğe girmesini istiyoruz, TMMOB ve Odaların elinden alınan mühendis, mimar ve şehir plancısı asgari ücreti belirleme yetkisi ile kamusal mesleki denetim yetkilerinin iade edilmesini istiyoruz.
“Kamuda daha fazla istihdam istiyoruz”
Kamuda daha fazla istihdam istiyoruz. Kamu çalışanı üyelerimizin ek göstergelerinin, risk, sorumluluk ve özel hizmet tazminatlarının eşdeğer kadrolara uygun olarak güncellenmesini ve yükseltilmesini istiyoruz. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının özlük haklarında iyileştirme istiyoruz, liyakate dayalı bir kamu yönetimi istiyoruz. Özelleştirme uygulamalarına son verilmesini, kamucu politikalara dönülmesini, kamu yatırımlarının ve kamuda istihdamın artırılmasını istiyoruz, mühendislik, mimarlık ve şehir planlamayı yok sayan, bilime ve tekniğe aykırı mevzuat ve uygulamalara son verilmesini istiyoruz. Kısacası insan onuruna uygun bir yaşam, insan onuruna yaraşır bir gelecek istiyoruz. Bütün bunları sadece kendimiz için değil tüm halkımız için istiyoruz ve böylesi bir gelecek için mücadele ediyoruz.
“Sorunlarımızın, ülkemizin ve halkımızın sorunlarından bağımsız olmadığının bilincindeyiz”
Çünkü bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları; sorunlarımızın, ülkemizin ve halkımızın sorunlarından bağımsız olmadığının bilincindeyiz. Ve birlikte mücadele etmezsek yaşadığımız sorunların daha da büyüyeceğini çok iyi biliyoruz. ‘Dayanışma Günü’ olarak ilan ettiğimiz bu önemli günde herkes duysun, herkes bilsin ki; bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları, dün olduğu gibi bugün de, meslek alanlarımızı, meslektaşlarımızı ve ülkemizin geleceğini teslim almaya çalışan hiçbir zor ve baskıya karşı sessiz kalmayacağız. Dün ne yaptıysak bugün de iyiden ve güzelden yana olanı, umutlu ve aydınlık olanı seçeceğiz. 45 yıl önce üretimden gelen gücüyle tarihin akışına müdahale eden meslektaşlarımızın izinde, mesleğimizin ve ülkemizin geleceği için durmaksızın mücadele edeceğiz. Tüm halkımızı mücadelemizde bizlerle olmaya, bizlerle dayanışmaya ve gücümüze güç katmaya davet ediyoruz.”