TİP, "AYM kararlarının bağlayıcı olduğu ve tüm yargı kurumlarını bağladığı yönündeki anayasa hükmü önce Yargıtay tarafından ardından da TBMM tarafından fiilen de yürürlükten kaldırılmıştır. Türkiye'de artık bir anayasanın bulunmadığı, anayasal güvencelerin ortadan kaldırıldığı TBMM tarafından tescillenmiştir. Sanılmasın ki yılacağız, pes edeceğiz. Biz bugün yeniden başlıyoruz. Buradan bu hukuksuz kararın alınmasında en ufak bir payı olanlara, kararın altında imzası olanlara sesleniyoruz. Bu ülkenin tarihinin en aydınlık sayfalarından biri olan Gezi direnişini kirletebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ölüme mahkum ettiğiniz Hatay halkının iradesini hiçe saymanın hesabını mutlaka vereceksiniz. Biz saraydan, iktidarlardan, patronlardan büyüğüz. Bu yüzden bir kez daha yan yana gelmek, yeniden mücadele etmek zorundayız. Can Atalay, er ya da geç esir tutulduğu o dört duvar arasından çıkacak ve Hatay halkına kavuşacak" açıklamasını yaptı.

Gezi Davası tutuklusu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliği, hakkındaki Yargıtay kararının bugün TBMM Genel Kurulu'nda okunmasıyla düşürüldü. TİP Ankara İl Örgütü, bu akşam Sakarya Caddesi'nde Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesini protesto etti. TİP'in protestosuna muhalefet partileri ve sol örgütler de destek verdi.

Can Atalay er ya da geç dört duvar arasından çıkacak

TİP'in açıklamasını okuyan Ankara İl Sekreteri Ece Duru, şunları söyledi:

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, UEFA'nın Merih Demiral'a verdiği cezayı kınadı: Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, UEFA'nın Merih Demiral'a verdiği cezayı kınadı:

"Meclis Başkan Numan Kurtulmuş yurt dışındayken Yargıtay'ın Hatay Milletvekilimiz Can Atalay hakkında verdiği hukuk dışı karar AKP Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından Meclis kürsüsünden okutulmuş ve TBMM bugün Hatay halkının iradesini yok sayan bir karara imza atarak Can Atalay'ın milletvekilliğini düşürmüştür. Gezi'nin en güzel çocuklarından biri olan Atalay, 14 Mayıs genel seçimlerinde partimiz tarafından milletvekili adayı gösterilmiş ve Can'ın milletvekili olabileceği YSK tarafından kabul edilmiştir. Hatay halkı iradesini ortay koyarak Can Atalay'ı milletvekili seçmiş, Can'a milletvekili mazbatası verilmiştir. Meclis'te milletvekillerinin yemin etmesi için kürsü çağrıldığı esnada Can Atalay'ın adı Hatay Milletvekili olarak okunmuş ve Can Atalay partimiz tarafından Meclis Başkanlığı için aday gösterilmiştir. Can Atalay'ın Meclis Başkan adaylığı kabul edilmiş ayrıca TBMM'deki tüm partilerin oybirliğiyle Can Atalay TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi olmuştur.

Dolayısıyla ortada Can Atalay'ın milletvekilliği sıfatı kazandığına dair hiçbir şüphe yoktur. Tüm bunlara rağmen Can Atalay'ın tahliye edilmemesine ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvurunun sonucunda Anayasa Mahkemesi Can Atalay'ın derhal tahliye edilmesine karar vermiştir. Karar, İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmiş olsa da mahkeme kararın gereğini yerine getirmeyerek dosyası Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne göndermiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise Anayasa’yı tanımamaya devam ederek AYM kararını hiçe sayan hukuken bir karar olarak dahi adlandırılamayacak bir metne imza atmıştır. Bu hukuksuzluk üstüne AYM'ye bir başvuru daha yapılmış ve bu kez AYM, dosyanın görevli ve yetkili mahkeme olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine ve Can Atalay'ın derhal tahliye edilmesine oybirliği ile karar vermiştir. 

Bugün TBMM, Yargıtay eliyle gerçekleştirilen bu darbe girişiminin bir ortağı haline gelmiştir. AYM kararlarının bağlayıcı olduğu ve tüm yargı kurumlarını bağladığı yönündeki anayasa hükmü önce Yargıtay tarafından ardından da TBMM tarafından fiilen de yürürlükten kaldırılmıştır. Türkiye'de artık bir anayasanın bulunmadığı, anayasal güvencelerin ortadan kaldırıldığı TBMM tarafından tescillenmiştir. Sanılmasın ki yılacağız, pes edeceğiz. Biz bugün yeniden başlıyoruz. Buradan bu hukuksuz kararın alınmasında en ufak bir payı olanlara, kararın altında imzası olanlara sesleniyoruz. Bu ülkenin tarihinin en aydınlık sayfalarından biri olan Gezi direnişini kirletebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ölüme mahkum ettiğiniz Hatay halkının iradesini hiçe saymanın hesabını mutlaka vereceksiniz. Biz saraydan, iktidarlardan, patronlardan büyüğüz. Bu yüzden bir kez daha yan yana gelmek, yeniden mücadele etmek zorundayız. Can Atalay, er ya da geç esir tutulduğu o dört duvar arasından çıkacak ve Hatay halkına kavuşacak.

Siyasi iktidar bu ülkenin bir anayasası olmadığını net biçimde kabul etti

TİP Ankara İl Başkanı Fırat Çoban da şöyle konuştu: 

"Bu ülkenin tarihindeki yeni bir kara lekeye tanık oluyoruz. Siyasi iktidar bu ülkenin bir anayasası olmadığını çok net biçimde kabul etti. Daha evvel onları pek çok kez uyardık, Anayasa yoksa hükümet de yoktur, Cumhurbaşkanı ve Meclis de yoktur dedik ancak bizi dinlemediler. Bugün itibarıyla bir gerçeğimiz var, her ne karar almış olurlarsa olsun Can Atalay, Hatay halkının milletvekilidir. Bu milletvekilliği, bizatihi Hatay halkının emekleriyle ilmek ilmek, enkaz altından çıkan bir halkın mücadelesiyle kazanılmıştır. Ne bu ülkenin hukuk dairelerine çökmüş çetelerin aldığı kararlar ne dün Fethullahçılara, bugün saraya kölelik edenlerin okuduğu kararlar bu gerçeği değiştiremeyecek. Can, Hatay halkının milletvekili. Biz, Can'a yaptırtmadıkları o vekillik görevini üstlenmek durumundayız. Bu ülkenin fabrikalarında, üniversitelerinde, sokaklarında ezilenleri, emekçileri, kadınları Can gibi örgütlemekle mükellefiz. Tıpkı mayıs ayında olduğu gibi yeniden o korkuyu saraylılara, bu ülkenin anayasasını tanımayanlara vermekle mükellefiz."

Bayhan: Bu ülkeyi Hitler gibi yönetmek istiyorsanız...

TİP'in protestosuna destek veren EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, şunları dile getirdi:

"Önce Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımayarak sermayenin saray iktidarı bir mesaj verdi, 'Bu düzen, sarayın kendi ihtiyaçlarına göre kendi anayasasını bile ayaklar altına alabileceği, istediği gibi o anayasayla kendi dava iddiasıyla oynayabileceği bir düzen.' Bugün Meclis'te bir mesaj daha verdi, dedi ki: 'Meclis'i değil, biz bu Meclis'i büyük sermayenin çıkarları için yönetiyoruz, dolayısıyla bundan sonra da öyle çalıştırmaya devam edeceğiz' dedi. Bu ülkeyi Hitler gibi yönetmek istiyorsanız sonunuzun Hitler gibi olmasına hazır olacaksınız."

Erkol: Hukuka, vicdana sığmayan bu kararın arkasına kimse saklanamaz

CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, şöyle konuştu:

"Hukuka, vicdana sığmayan bu kararın arkasına kimse saklanamaz. Anayasa’yı tahrip etmeye devam eden, ülkedeki birliğimizi, huzurumuzu tahrip eden saray iktidarına er geç dur diyeceğiz. Bu Anayasa’ya, bu hukuka kendileri ihtiyaç duyacaklar ve ihtiyaç duydukları gün biz onlara karşı adil olacağız. Hukukun, adaletin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu o gün bir kere daha yüzlerine haykıracağız. Can Atalay aramızda olana kadar; bu haksız, hukuksuz düzen son bulana kadar mücadeleye, dayanışmaya devam edeceğiz."

Akın: Saray bir intikam davası peşindedir

DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, şunları söyledi:

"TBMM'nin çoğunluğunu işgal eden ve saray talimatıyla hareket eden MHP ve AKP çoğunluğu bir onursuz karara imza attı. Bütün engellemelerimize rağmen maalesef bu kararı okudular ve Can Atalay'ın vekilliğini düşürdüler ama burada iş bitmedi. Bu Meclis'ten bu tür yasalar geçti ama Ömer Gergerlioğlu gibiler Meclis'e geldi. Bugünkü yapılanlar aslında Can'la beraber bu ülkenin anayasasının canına okumak anlamına gelen bir sonuç çıkarttı ve arkadaşlarımızın dediği gibi anayasasızlık haliyle Meclis'in kararıyla karşı karşıya kaldık. Saray bir intikam davası peşindedir. Kobani duruşmasından hareketle şimdi de Gezi davasını düşmanlık kararı haline getirmeye çalışıyor ve her iki davadaki arkadaşlarımızı bir düşman hukukuyla yargılamaya ve yargısız infaz etmeye çalışıyorlar."

Şık: Bu ülkede korkacağımız tek şey var; bu alçaklığa diz çökmez, bu çeteye teslim olmak

TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine şu sözlerle tepki gösterdi:

"Şu an hukuktan hak, adalet, vicdan, liyakati çıkardığınızda elinizde ne kalıyorsa Türkiye yargısı odur. Tam da bu nedenle AKP'nin kurduğu bu düzene karşı 7 Haziran 2015 seçiminin hemen ardından gayriresmi olarak başlayan, 'Allah'ın lütfu' olarak görülen 15 Temmuz kalkışmasından sonra da resmi olarak adı konulan anayasasızlık halinin, hukuksuzluk rejiminin yargı eliyle tüm kamuoyuna ilan edildiği bir süreçtir bu. Bu ülkede korkacağımız tek şey var: Bu alçaklığa diz çökmek, bu çeteye teslim olmak. Bunlardan başka korkacak hiçbir şeyimiz yok." 

Kaynak: ANKA