TBMM Genel Kurulu, 'Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifini' görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı. Parti gruplarının Meclis'e sunduğu önergeler bölümünde DEM Parti'nin, 'Türkiye'nin Yanlış Suriye Politikasının Yol Açtığı Sorunların ve Çözüm Yollarının Araştırılması' başlıklı önergesinin görüşüldüğü sırada milletvekilleri arasında, 'Suriye' ve 'Kürt' tartışması çıktı. İYİ Parti grubu adına önerge üzerine söz alan Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, "Önergeyi okuduğumda bir defa bizim açımızdan, 'Türkiye halkları' ifadesinin olduğu bir metnin bir sonuç üretemeyeceğini, bu yaklaşımın Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü açısından tartışmaya açılmaya müsait bir iklimi yaratamayacağı endişesiyle bir defa bu önergeye destek vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Ancak bunun yanı sıra üç önemli başlıkta içerik açısından sorunlar bulunmaktadır. Elbette Suriye'nin kuzeyindeki mevcut tablo ve 2011 iç savaşından bu yana Suriye'de meydana gelen hadiseler ve siyasi iktidarın birtakım hataları bizler tarafından da hassasiyetle takip edilmektedir. Ancak bugün sığınmacı meselesiyle Suriye'nin kuzeyindeki mevcut gelişmelerin bir bütün etrafında irdelenmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
Türkiye halkları kavramı ülkenin birliğini parçalamaya yönelik değil
İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu'nun açıklamalarına cevap vermek için söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Sayın Hatip önergemiz üzerinde konuşurken en başta, 'Türkiye halkları' kavramını eleştirerek başladı. 'Türkiye halkları' kavramı, bu ülkenin birlik, bütünlüğüne düşmanlık ya da parçalamak değil, bizzat bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamanın yegane yoludur. Çünkü; bu ülkede sadece bir halk yaşamıyor, dünya kadar halk var, o halkların bu ülkede yaşadığı gerçeğini kabul ederek işe başlamak lazım. Yine, bizim önergemiz üzerinden Kürtler, kuzeydoğu Suriye açısından ifade edilen terör koridoru, terör devleti, terörle ilişkilendirilerek aslında bir halkın geleceğine, statüsüne kastediliyor. Tam da aslında bunu anlatmak istiyoruz. Yıllardır, 2011’den beri bu yanlış politika Türkiye’yi büyük bir çıkmaza götürdü. Bugün dünya kadar siyasi, sosyal, ekonomik bir çıkmaza koydu. Oysaki Türkiye’nin bir seçeneği vardı. Salih Müslim buraya geldiğinde barış için gelmişti, barış için buradaydı. Bugün Türkiye’nin güvenliğinin en büyük güvencesi Kürtlerle barışmaktan geçiyor" diye konuştu.
Türkiye, Suriye'deki terör koridorunu ortadan kaldırmak mecburiyetinde
Koçyiğit'in ardından yeniden söz alan Zorlu, "Bakınız, 'Türkiyelilik' kavramının son dönemde yeniden gündeme getirilmek istendiği bir dönemde, 'Türkiye halkları' ifadesinin hiçbir şekilde binlerce yıllık Türk tarihini, kadim Türk medeniyetini asla ifade edemeyeceğini ve bugünkü gelinen ortamda demografik tehlikenin bu kadar arttığı bir dönemde Türk milletinin birleştirici unsurlarına yönelik ciddi bir saldırı olarak da görmekte olduğumu ifade etmek istiyorum. Bizim adımız, 'Türk Milletidir.' Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yaşayan bu milletin bütün unsurları bir bütün içerisinde yaşamaya devam edecektir. 'Suriye'nin kuzeyi' denilen adına onlar, başkaları ne derse desinler, burada bir terör koridoru tehlikesi vardır ve Türkiye Cumhuriyeti bu tehlikeyi ortadan kaldırmak mecburiyetindedir" dedi.
Kürtlere değil teröristlere itham vardır
Koçyiğit ve Zorlu arasında karşılıklı konuşmaların ardından söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Suriye'nin kendi iç barışını tesis etmesi, mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde vatanlarına dönmesi bizim bu anlamdaki temel yaklaşımımızdır. Özellikle, burada, bu süreçlerde tüm diplomatik çabaları kurumlarımız ortaya koymakta ve Suriye'nin bu anlamdaki meselesinin vuzuha kavuşması, neticeye kavuşması için başından beri savunduğumuz politikayı sürdürüyoruz. Burada terör koridoruyla ilgili bir eleştirimiz var. Bu hususta kimse Kürtlere yönelik asla bir ithamda bulunmamıştır. Burada teröristlere bir itham vardır ve terörizme karşı bir itham vardır. Vekalet savaşları üzerinden terörü bir aparat olarak kullananlara; Türkiye'nin ulusal güvenliğini, Türkiye’de milletimizin huzurunu bozmak isteyenlere karşı bir duruş vardır. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanımız, Suriye'de, orada yaşayan Kürtlerin pasaport meseleleri başta olmak üzere, bütün sorunlarını dönemin Devlet Başkanına, rejime iletmiş; biz bu meselelerle ilgili Suriye’de, Irak’ta, İran’da, nerede olursa olsun, Kürtlerin yaşadığı her meselede; hangi ırk olursa olsun, Türkmenlerin, Arapların, Keldanilerin, Hristiyanların tüm meselelerinde yanlarında olduk, her türlü mücadelelerinde yanlarında olacağız ama terörün de karşısında olacağız; Türkiye'nin güneyinde bir terör koridoru kurulmasına izin vermedik, izin vermeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
2011 yılından beri yanlış yaptınız
Gül'ün açıklamalarına cevap vermek için söz alan Koçyiğit, "Benim bildiğim, Salih Müslim oralı, oradaki yöneticiler de oralı, orada doğmuş, orada büyümüş insanlar. Topraklarını savundular, IŞİD’den kurtardılar, hatta kendi topraklarını IŞİD’den kurtarmadılar, dünyayı IŞİD belasından kurtardılar, 12 bin insanını, 12 bin gencini toprağa vererek. Şimdi, bütün bunlara, 'Terör' diyerek, bunlar, 'Terör koridoru' diyerek işin içinden çıkabilir miyiz? Bakın, yol gösteriyoruz, 2011’den beri bir yanlış yaptınız, 2011’den beri hata yaptınız, gelin, bu hatayı kabul edin. Doğru adım atmıştınız baştan; PYD’yi buraya davet ettiniz, doğruydu. Salih Müslim’i çağırdınız, doğruydu, Kürtlerle diyalog kurmak istediniz, doğruydu. Biz de diyoruz ki: Gelin, o kaldığınız, başlattığınız doğruyu bugün devam ettirin. Ülkedeki Kürt sorununu çözmek, bölgedeki Kürt sorununu çözmektir. Bir Kürt realitesini kabul etmek gerekiyor ve asla ama asla kuzeydoğu Suriye yönetimi de Kürtleri de bu ülkeye tehdit değildir" ifadelerini kullandı.
Kürt kardeşlerimizin varlığına yönelik birşey söylemiyoruz
Koçyiğit'in sözleri üzerine yeniden söz talep eden Gül, "Burada hiç kimse Kürtlerin, Kürt kardeşlerimizin varlığına yönelik herhangi bir şey söylemiyor. Çok açık ve net bir şekilde, bizim varlığımızı, birliğimizi, huzurumuzu tehdit eden teröristlere karşı bir mücadele veriyoruz. Bizim siyasal tutumumuz da bu anlamdadır. Biz terörist diyoruz, buradan başka bir şekilde yansıyor. Burada ağzımızdan hiçbir şekilde, biz gerek Suriye’de gerek Irak’ta hangi etnik aidiyeti olursa olsun, hepsinin varlığı, kültürel haklarıyla ilgili yaşamasına her türlü desteği veririz ama bir terör örgütünün aparatlarının ülkemizi, bölgeyi tehdit etmesine asla izin vermeyiz. Bizim söylediğimiz budur, bunu tekrar ifade ediyorum" dedi.
Kürtlerin yerine kimleri yerleştirdiniz
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun konuşmalarının ardından söz isteyen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Şimdi, sormak istiyorum ben Sayın Abdulhamit Gül’e, Afrin’de, Gire Spi’de ve Serekani’de yerinden yurdundan ettiğiniz, binlerce yıldır orada yaşayan Kürtlerin yerine kimi yerleştirdiniz? El Kaide’yi, El Nusra’yı, Ahrar-uş Şam’ı, Özgür Suriye Ordusu'nun çapulcularını yerleştirdiniz. Günün sonunda ne oldu? Döndünüz, dediniz ki, 'Ya, biz Esad’la ilişkileri geliştirmek istiyoruz, ailece görüşebiliriz' Döndüler, ne oldu? Türk bayrağını yaktılar, askeri araçlara saldırdılar ve dediler ki, 'Ülkemizden gidin, siz işgalcisiniz.' Şimdi, Kürtler statü kazanmasın, Kürtlerin bir geleceği olmasın diye Kürtlerin bütün taleplerini kriminalize edip bir sürü dinci, tarikatçı, cemaatçi, IŞİD’ci yapıyı eğitip, donattınız, beslediniz günün sonunda geldiler ayağınıza dolandılar" diye konuştu.
Türkiye'nin illegal unsurlarla hareket ettiğini kabul etmiyoruz
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya ve CHP Grup Başkanvekili Murat Emir'in, Türkiye'nin Suriye politikasına yönelik eleştiriler dile getirmelerinin ardından söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Partimize, hükümetimize yönelik gerek DEAŞ gerekse diğer illegal unsurlarla beraber hareket ettiği gibi ithamları asla kabul etmiyoruz. Türkiye, DEAŞ olsun, diğer tüm terör örgütleriyle, PKK-PYD-YPG’yle mücadelesini ortaya koymuş bir ülkedir. Bizim burada yaklaşımımız Suriye'nin üniter yapısının korunması, iç barışının sağlamasıdır. Kürtlerin her alanda varlığının koruması bizim için en öncelikli meseledir. Bu anlamda, bir terör örgütünün ülkemizi tehdit etmesine karşı her türlü tavrımızı da almaktan asla çekinmeyiz. Diğer taraftan, bayrağımıza el uzatanların kimler olduğunu, onların hangi maşalar olduğunu, o maşaları kimlerin kullandığını da çok iyi biliyoruz. Gerek Türkiye'de gerek Türkiye'nin dışında, dünyada, nerede olursa olsun bayrağımıza el uzatanların elinide kırmayı biliriz, buna da asla izin vermedik, vermeyiz" ifadelerini kullandı.
Yurttaşların çıkarı nerede yatıyor sayın Gül
AK Parti adına önerge üzerine konuşan Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Emin Önen'in açıklamalarının ardından söz alan DEM Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, "Şimdi, iktidar partisi milletvekili olmak böyle bir terminolojiyle konuşma hakkı tanımaz size, öncelikle bunu söyleyeyim. 'Kandil önergesi', yok efendim, 'Vurmaya devam ederiz', yok 'Vatandaşlarımızın çıkarına olanı yaparız.' Yurttaşların çıkarı nerede yatıyor Sayın Gül? Yurttaşların çıkarı hangi ülkede olursa olsun demokratik, eşit, adil, özgür bir yaşamda yatar. Yurttaşların çıkarı sizin dün yaptığınız gibi iktidar partisi olarak PYD’yle yeniden iletişim kurmakta ve temasa geçmekte yatar. Bunu gayet iyi biliyorsunuz, bu bilmediğiniz bir şey değil. Şimdi, Esad’la niye görüşme ihtiyacı hissediyorsanız aynı ihtiyacı oradaki nüfusun en az yüzde 10’unu oluşturan Kürtlerle de görüşmek durumunda kalacağınızı da biliyorsunuz ayrıca değil mi? 2011’den bu yana kaç yıl geçti? Bu meselede bugün yanlış politikalar, eleştiri, öz eleştiri; hayır efendim, yalnızca yanlış politika değil, bu bilerek, isteyerek, Kürtler kazanmasın, nerede olursa olsun herhangi bir statüleri oluşursa buna karşı bir blok oluşturmak için bilerek, isteyerek geliştirilmiş politikalardır, aksini söyleyebilmeniz mümkün değil. 'Kürt' dediğimiz an, karşısına bir terör yaftası, vazgeçin bundan artık, gerçekten vazgeçin. Hiçbir toplumsal karşılığı yok, hiçbir toplumsal karşılığı yok" değerlendirmesinde bulundu.
Bu ülkenin bayrağını yakan teröristlerden rahatsız olmuyorsunuz
AK Parti ve DEM Parti milletvekilleri sıralarından karşılıklı sataşmalar yaşanırken söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Şimdi bir AKP klasiği var Sayın Başkan, biz, 'Kürt' deyince oradan biri kalkıyor, 'Terör.' Biz, 'Kürt' diyoruz, 'Hak' diyoruz, 'Hukuk' diyoruz, biri oradan bağırıyor, 'PKK.' Biz diyoruz, 'Köylü, işçi, çiftçi, yoksulluk' oradan biri bağırıyor, 'Bilmem ne.' Alıştık buna, alıştık ama normal görmüyoruz. Çünkü bir insanın bir söze, bir hakikate dair bir derdi olur, bir çözümü, bir aklı olur, hakikate dair bir fikri olmayanın karalaması olur, yaftalaması olur, suçlaması olur. Bu kadar açık, iftirası olur, gördüğünüz tablo budur. Biz şimdi açık soruyoruz: Afrin’de terörist mi vardı? Afrin’de 600 bin Kürt’ü yerinden yurdundan ettiniz. Yetmedi, onların zeytin ağaçlarını bile gidip kökünden aldınız, çıkardınız Antep'e getirdiniz. Onların zeytinlerini getirdiniz, burada 'Türkiye zeytini' üzerine etiket yapıştırdınız, götürdünüz, sattınız. Yetmedi, sizin o desteklediğiniz çeteler Afrin’deki, Halep’teki, Şam’daki, Humus’taki, Hama’daki fabrikaları bile söktüler, getirdiler, Maraş’ın, Antep’in pazarlarında sattılar. Hiç gıkınız çıkmadı. Şimdi siz sizin bayrağınızı yakan, bizim bayrağımızı yakan, bu ülkenin bayrağını yakan teröristlerden, ÖSO’culardan hiç rahatsız olmuyorsunuz ama size barış dalı uzatan, 'Ya, barış olsun, biz bir şey istemiyoruz. Sadece bu ülkeye, Türkiye’ye düşman değiliz ama eşit, özgür haklarımızı istiyoruz' diyen Kürtleri de yaftalıyorsunuz" ifadelerini kullandı.
Kürtler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşlarıdır
Genel Kurul'da AK Parti Milletvekili Yahya Çelik'in, DEM Parti sıralarını göstererek, "Şuraya bir tane de Aybüke öğretmenin resmini koyun, önünüze koyun" şeklindeki sözlerine DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Sen de Ceylan Önkol'un resmini koy, Uğur Kaymaz’ı koy, Roboski’de katledilenlerin resmini koy, olur mu?" şeklinde cevap verdi. Tartışmalar sürerken söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Türkler, Kürtler ve bu ülkede yaşayan bütün bu ülkenin asli unsurları bin yıldır bu coğrafyada beraber kardeşçe yaşıyorlar. Kürtlerin her meselede ret, inkar, asimilasyon meseleleri başta olmak üzere temsilcisi varsa kusura bakmayın, bu temsilci AK Parti'nin kendisidir, kimse kendini Kürtlerin temsilcisi yerine koymasın. Burada az önce arkadaşımız çok özenle de bir cümle kullandı, tam da bunu ispat eden, teyit eden bir argüman ortaya kondu. Hiçbir şekilde ağzımızdan yani çıkmayan bir ifadeyi, farklı bir şekilde yöneltiyor. Terörist girişimlere, teröristlere karşı bir dil kullandığımızda, 'Siz, Kürtlere şunu söylüyorsunuz' diyor. Tam tersi; biz, 'Terörist' diyoruz, siz, 'Kürt' diyorsunuz. Kürtler terörist değildir. Kürtlerin her türlü varlığıyla yaşam hakkının, nerede olursa olsun, hükümetimiz, AK Parti siyaseti, daima yanında olmuştur, olmaya devam edecektir. Biz, teröristlerin karşısındayız. Asla ve asla arkadaşımızın ağzından çıkmayan bir ifade. Kürtler bizim bin yıldır beraber olduğumuz ve kıyamete kadar beraber yaşayacağımız, bu ülkenin asli, birinci sınıf vatandaşlarıdır" dedi.
Genel Kurul'da tartışmalar sürerken DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, karar yeter sayısı aranması talebinde bulundu. Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, karar yeter sayısı için dijital oylama yaptı. Oylama neticesinde karar yeter sayısı olmaması sonucunda birleşime 10 dakika ara verildi.
Önerge reddedildi
Genel Kurul, birleşime verilen 10 dakikalık aranın ardından yeniden toplandı. Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, DEM Parti Grubu'nun sunduğu, 'Türkiye'nin Yanlış Suriye Politikasının Yol Açtığı Sorunların ve Çözüm Yollarının Araştırılması' başlıklı önergeyi oyladı. Önerge, AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.