Kurtulmuş, Gazi Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı açılışı dolayısıyla rektörlük binasındaki Mimar Kemaleddin Salonu'nda düzenlenen programda yaptığı konuşmada, yeni akademik yılın, Türkiye'nin köklü üniversitelerinden Gazi Üniversitesi için başarılı geçmesini diledi.
Kendisinin de hayatının önemli bir kısmını üniversitede geçirdiğini, üniversitelerde programlara geldiğinde büyük mutluluk duyduğunu söyleyen Kurtulmuş, bu anlamda yıllar içerisinde üniversitelerin gelişimine şahit olmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, Gazi Üniversitesinin, Cumhuriyet tarihinin en önemli kurumlarından biri olduğunu dile getirerek, üniversitenin, yıllar içerisinde yetiştirdiği çok sayıda öğrencisi ve bilim insanıyla Türkiye'nin bilimsel kalkınmasına büyük destek verdiğini söyledi.
"Üniversitelerin öncelikli vazifesi, değişimi anlamak ve yönetmek"
Türkiye'nin kalkınmasında üniversitelerin her zaman toplumsal sorumluluk anlayışı içerisinde hareket ettiğini dile getiren Kurtulmuş, günümüzde sadece bilim öğretmenin ve bilgiyle donatmanın tek başına üniversite kavramını gerçekleştirmek için yeterli olmadığını kaydetti.
Kurtulmuş, yaşanılan dönemde her alanda fevkalade büyük altüst oluşlar yaşandığına işaret ederek, üniversitelerin öncelikli vazifesinin, değişimi anlamak ve yönetmek olduğunu bildirdi.
Gelişmekte olan ülkelerin, teknolojide birçok gelişmiş ülkeye öncülük eder hale geldiğini ve bunun örneğinin Türkiye olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Son zamanlarda yaşadığımız teknoloji alanındaki gelişmeler aslında bizim de gelişmiş olan ülkelerle aramızdaki mesafeyi çok hızlı bir şekilde kapatmamıza vesile olacaktır. Bu çerçevede sadece bir tek rakamı sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye'nin savunma sanayindeki mühendislerimizin ortaya koyduğu yeni buluşlar, yeni teknolojik gelişmelere verdiği destekler hepinizin malumudur. Ama bundan daha sevindirici olan Türkiye'nin savunma sanayindeki mühendislerin yaş ortalaması 33'tür. ABD'de savunma sanayindeki mühendislerin yaş ortalaması 51'dir. Bunun bir manası var; Türkiye, bu genç mühendislerini bilimsel alana fevkalade ciddi şekilde kanalize ederse yüksek teknolojilerde de dünyanın öncüsü olabilecek, olmaya aday önemli ülkelerinden biridir."
Kurtulmuş, dünyadaki sorunların çözümüne ilişkin perspektifler ortaya koymanın önemli olduğunu bildirerek, bu fikirlerin olgunlaşacağı yerlerin üniversiteler olduğunu ifade etti.
"Yeni anayasa için güçlü destek vermenizi istirham ediyorum"
Türkiye'nin önemli meselelerinden birinin yeni anayasa yapmak olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Yeni anayasa yapılması ya da Anayasa'da köklü bir değişikliğin gerçekleştirilmesi, sadece siyasi bir argüman değil; sadece 'Efendim olursa da olur, olmazsa da olur' diye bakacağımız bir konu değil; adalet, özgürlük, demokrasi üçgeninde Türkiye'nin gelişmesi, çevresel tehditlere karşı daha güçlü olması, devlet ve millet kaynaşmasının tam manasıyla sağlanabilmesi için de zaruri bir adımdır. Bunun için özellikle üniversitelerimizden bu süreçte yeni anayasanın yapılabilmesi için güçlü destek vermenizi, fikirlerin olgunlaşmasına ve demokratik zeminde tartışılmasına vesile olmanızı ve bu konuda çabalarınızı ortaya koymanızı istirham ediyorum."
1961 ve 1982 anayasalarının niteliği itibarıyla seçkinci, birtakım çevrelerin menfaatlerini önceleyen, yapım şekli itibarıyla da sivil olmayan anayasalar olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Bu salondan 4-5 akademisyen arkadaşımızı bir odaya kapatsak dünyanın en demokratik anayasasını getirebilirler. Mesele, kağıt üzerinde en demokratik anayasayı yaratmak değil, toplumun bütün kesimlerinin işin içerisinde olduğu, herkesin tartışmanın bir parçası olduğu ve ortak bir mutabakatın ortaya çıktığı bir anayasa yapım sürecinin gerçekleşmesidir." dedi.
Kurtulmuş, bir anayasanın sivil olmasının, ne kadar çok tartışıldığı, toplumsallaştırıldığı ve yapım sürecinde ne kadar objektif ve şeffaf şekilde hareket edildiğiyle ilgili olduğunu belirterek, "1982 Anayasası'nın maalesef Türkiye'de birçok siyasal ve toplumsal sorunların kaynağında büyük payı olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla artık Türkiye'nin, darbelerin ürünü olan bu Anayasa'dan kurtulmasının vakti gelmiştir. Türkiye'nin ikinci asrında hiç şüphesiz yeni, halkı kuşatan ve kucaklayan bir anayasaya ihtiyaç vardır ve bu anayasanın yapılması hepimizin ortak sorumluluğundadır." diye konuştu.
"Demokratik temsil kabiliyeti en yüksek parlamento"
Mevcut Meclisin yakın tarihin demokratik temsil kabiliyeti en yüksek parlamentosu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu parlamentonun demokratik bir anayasayı hazırlamak gibi önemli bir imkan ve gücü olduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, "Bu süreçte TBMM Başkanı olarak, kendi fikirlerimi söylemekten ziyade, herkesin fikirlerini açıkça ve özgürce söyleyebileceği bir zemin oluşturabilmeye gayret ediyorum. Bunun için açık ve şeffaf, ne dediğini çok net bir şekilde söyleyen, 'Benim de bir fikrim var', 'Anayasayla ilgili şunu söylemek istiyorum' diyen herkesin fikrinin itibar gördüğü birtakım platformları oluşturmaya gayret edeceğiz." dedi.
Anayasa konusunda her türlü fikre açık olduklarını dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Ama bir tek fikri asla kabul etmeyiz. 'Türkiye'de bu anayasayı yapmak, bu Meclisin hakkı değildir. Bu Meclis, anayasa yapma yetkisine, yeteneğine sahip değildir' diyenlerin sözleri antidemokratik sözlerdir. 'Çünkü bu Meclis, kurucu bir Meclis değildir' diyenlerin acaba kurucu meclislerinden kastı, askerlerin postalları altında oluşturulmuş, tankların paletlerinin şakırtıları içerisinde oluşturulmuş bir Meclis midir?"
Kurtulmuş, dünyanın artık çok kutuplu bir hal aldığına dikkati çekerek, Türkiye'nin bu düzende çok önemli etkileri olacağını belirtti.
Bilimsel alandaki gelişmelerin önemli ayaklarından birinin de toplumsal mutabakatı sağlayacak, demokrasi, özgürlük ve adalet üzerinden Türkiye'yi yeniden güçlendirecek atılımların yapılabilmesi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Biz, 'Güçlü Türkiye' derken sadece askeri gücü olan bir Türkiye'yi, ekonomisi güçlü olan bir Türkiye'yi, sadece kurumları güçlü olan bir Türkiye'yi kastetmiyoruz. Tabii ki bunlar olacak ama bir ülkenin gücü, hele hele bizim gibi büyük bir küresel medeniyet iddiasında olan bir ülkenin en büyük gücü, devletiyle milletinin bütünleşmesidir. Bunu sağlayacak, hazırlayacak önemli altlıklardan biri, hiç şüphesiz hukuk sistemi ve bunun en üst normu olan bir anayasadır." diye konuştu.