Haber: Büşra Sağlam
Mazota ve ÖTV’ye gelen zamlar gıda fiyatlarına yansıdı. TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 47,8 olurken tarımsal üretimin maliyeti haziran ayında yüzde 77,36 oranında yükseldi.
Tarımsal ürünlerin tarladan çıkış fiyatıyla market fiyatları arasındaki artışın fazla olduğunu söyleyen Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, “Bu zamlar üreticiyi hayal kırıklığına uğrattı. Bugünkü satış fiyatlarıyla üreticinin mazota ödediği toplam miktar 100 milyar liraya yakındır. Bu durumda üreticiden alınan mazot vergisi ile tarıma verilen toplam destek miktarının yüzde 70’i geri alınmıştır” ifadelerini kullandı.
Hüseyin Demirtaş’ın tarım ürünlerine gelen zamlarla ilgili basın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
2023 sezonunun son hasatları yapılırken tarımsal üreticilerin umutları bir kez daha yeni sezona kaldı...
Bu sezon itibariyle Tarımsal girdilerdeki fiyat artışları ürünlerin satış fiyatlarının çok üzerinde gerçekleşti. TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 47,8 olurken tarımsal üretimin maliyeti Haziran ayı itibariyle yüzde 77,36 oranında yükseldi..
Buğday ve arpa başta olmak üzere kışlık ürünlerin ekim döneminin hazırlıklarının başladığı bir dönemde mazota ve ÖTV’ye yapılan zam üreticileri yeni bir hayal kırıklığına uğratmış bulunmaktadır. Bugünkü satış fiyatlarıyla üreticinin mazota ödediği toplam miktar 100 milyar liraya yakındır. Bu durumda üreticiden alınan mazot vergisi ile tarıma verilen toplam destek miktarının yüzde 70’i geri alınmıştır.
“Tarımsal ürünlerin tarla ile market fiyatı arasındaki fark açıldı”
Tarımsal ürünlerin tarladan çıkış fiyatıyla market fiyatları arasındaki fark da büyümekte, bu durum üreticilerin kimi zaman zarara uğramasına, hatta üretimden çekilmesine yol açmaktadır. Türkiye’de ekilmeyen toprakların oranının artması ve köylerde yaşayanların sayısının her yıl biraz daha azalmasının en önemli nedenlerinden biri bu durumdur. Tarım sektöründe istihdam edilenlerin sayısı son yirmi yılda yaklaşık yüzde 50 oranında azalmıştır. Üretimi terk edenlerin başında genç nüfus gelmektedir. Arazi varlığının yüzde 10’u ekilmeden boş durmaktadır. Kayıtlı çiftçilerin yaş ortalaması ise 58’i aşmıştır. “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları”na göre, köylerde yaşayanların oranı yüzde 6.6’ya kadar gerilemiştir.
“Tarım ürünlerinin alım fiyatları yetersiz kaldı”
Tarım ürünlerinin alım fiyatları da girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle yetersiz kalmıştır. TMO’nun yılın ilk 5 ayında 6,5 milyon ton hububat ithal edilmesi ve TMO Depolarının büyük kısmının ithal buğday ile dolması nedeniyle TMO alımlarında sorun yaşanmıştır. Üretici randevulu alım sistemindeki tıkanıklıktan dolayı buğdayı belirlenen taban fiyatın altında fiyatla satmak zorunda kalmıştır. Ekmeklik buğdayda prim dahil 9 bin 250 ton/ lira olarak belirlenen fiyatın çok daha altında kalmıştır. Geçen yıla göre yalnızca yüzde 24,2 oranında artış anlamına gelmektedir. Üretici stoklar nedeniyle TMO’dan randevu alamadığı için ürününü tüccara bu fiyatın daha altında bir fiyattan satmıştır. Taban fiyatı 7.500 lira olan arpa da tüccara 5.000 lira civarında bir fiyattan satılmıştır. Mısır alım fiyatları da beklenenin çok altında kalmıştır. Üretici girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle asgari 8 bin liralık bir fiyat beklerken TMO mısır alım fiyatını ton başına 6 bin lira olarak belirlemiştir. Geçen yıl 5 bin 700 lira olan mısır alım fiyatının bu yıl sadece 300 lira (yüzde 5,3 oranında) artırılmasının yarattığı hayal kırıklığının üstüne bir de lisanslı depoların doluluğu nedeniyle yaşanan tıkanıklık eklenmiş, tüccarın mısır alım fiyatı 5 bin liraya kadar düşmüştür.
Fındık alım fiyatları da Giresun için 84 TL, Levant için 82,50 TL olarak belirlenmiştir; sivri kalite kabuklu fındığın kilogram fiyatı 80 lira, standart dışı kabuklu fındığın kilogram fiyatının ise 75 lira üzerinden değerlendirilmiştir. Böylece geçmiş yıllarda 5-6 dolar seviyesinde olan fiyatlar 3 dolara kadar düşmüştür. Fındığın maliyetinin 75- 80 lira olduğu düşünüldüğünde bu fiyat üreticinin beklentisi olan 100 liranın çok altında kalmıştır.
Trakya’nın en önemli tarım kenti Tekirdağ'da yağışların yetersiz olması ve kuraklık nedeniyle geçen yıl aynı dönemde yüzde 45 olan doluluk oranı yüzde 19'’a inmiş, yer altı su seviyesi 2 metre düşmüştür. Yaşanan kuraklık nedeniyle Trakya'da ayçiçeği üreticisinden sonra çeltik üreticisi de zor durumda kalmıştır. Kuraklık nedeniyle ayçiçeğinde geçen yılki rekoltenin yarısı düzeyinde ürün elde edilmesi beklenmektedir.
“Kuraklık göz önüne alınarak fiyatlar belirlenmelidir”
Kuraklıktan buğday rekoltesi de olumsuz etkilenmiştir. Ayçiçeğindeki kuraklık zararı TARSİM tohumluk bayiliklerine yabancı bir firma tarafından dağıtılan tohumun ‘’kuraklığa dayanıklı olmaması’’ nedeniyle zarar büyümüş rekolte düşmüştür. Yabancı bir firma tarafından dağıtılan tohumun verimli olmaması nedeniyle zarar büyümüştür. Edirne Ticaret Borsası fiyat arşivine göre 2021’de ayçiçeği fiyatı kilo başına 10,6 liraya kadar çıkan fiyat 2022’de 8 liraya kadar düşmüştür. Bu yıl açıklanacak fiyatın kuraklık da göz önüne alınarak bir telafi fiyatı belirlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde son yıllarda artan ayçiçeği üretimi yeniden düşecektir.
Meyve sebze sektöründe de benzer sorunlar yaşanmaktadır. Geçen yıl sezon sonunda 80 liraya kadar çıkan birinci kalite kiraz, bu yıl 20 liraya kadar düşmüştür. Buna karşılık geçen yıl 150 lira olan 1 litre ilaç bu yıl 450 liraya çıktığını, gübre fiyatları ise yüzde 400 oranında artmıştır.
“Gelecek sezon çiftçiye telafi destek sağlanmalı”
Bu tablo karşısında önümüzdeki sezon için önlemler alınması, çiftçiye bu yıl uğradığı zararı karşılayacak “telafi desteği” sağlanması gerekmektedir. Kırsal kesimde üretim yapan çiftçiler için de acil önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde üreticinin tarım sektöründen çekilme hızı artacak, ülkenin gıda alanındaki kendine yeterliliği daha da azalacaktır. Bu durum, dünyada gıda savaşlarının arttığı koşullarda bir milli güvenlik sorunu yaratacaktır.