Haber: Ateş Çatıkkaş

Sürrealist Sanatçı Vahap Aydoğan, çizeceği kişilerin geçmiş ve şimdiki yaşamları ile ilgili bilgiye sahip olmadan sadece yazı dili ile iletişim kurduğunu, onların bilinçaltındaki objeleri ve iç dünyalarındaki yansımayı resmettiğini anlattı. Aydoğan, bağımsız ve kendi fırçasını olabildiğince özgür şekilde kullanmayı tercih ettiğini belirterek, ‘’Sanatçı, toplum ve sanat adına ortaya eser koyup katkı sunuyorsa,  galerilerin istekleri, piyasa koşullarını yaptığı üretimin üzerinde tutmamalı’' dedi. Cinayete kurban gitmiş bir kadının annesinin ağzından kızının ölüme nasıl sürüklendiğini dinlemenin çok büyük bir yük olduğunu söyleyen Aydoğan, cinayete kurban giden kadının annesinin anlatımı eser üzerinde de kendi üzerinde de çok büyük bir etki bıraktığını kaydetti. Her çalışma ve her biyografinin, kendi içinde farklılık ve etki bıraktığını vurgulayan Vahap Aydoğan, Elips Haber’in sorularını yanıtladı.

- Tablolarınızı oluştururken iç dünyanızdan, deneyimlerinizden ve ilham aldığınız unsurlardan nasıl besleniyorsunuz? Bu süreçte size rehberlik eden veya etkileyen belirli değerler veya idealler var mı?

‘’Benim ilham aldığım kaynak yaşamdaki dinamiklerdir’’

''Yaptığım iş, aslında sınırlı meta ile sonsuz bir dünya inşa etmektedir…

Biyografiler en büyük rezervim. Her sanatçının ilham aldığı beslendiği kaynaklar vardır. İdeallerden çok, insanların yaşam içindeki süreçlerden beslendiğini söylemek daha yerinde olur. Hayatta hepimizin tökezlediği ve ıskaladığı dönemler olmuştur. Bu dönemleri, hayatın en kötü ve en çıkmaz sokağı olarak düşünebilirsiniz. Ancak, bu çıkmaz ve en kötü deneyimlerin aslında sanatsal üretim açısından en verimli zamanlarım olduğunu söyleyebilirim.

Benim ilham aldığım kaynak yaşamdaki dinamiklerdir.  Bu dinamikler bazen sizi çalışma anlamında zirveye taşır ve rehberiniz olur. İçsel olarak kendi yaşamımdaki deneyimlerim imge olarak yansımasa da renk ve duygu durumum ister istemez tablonun bir parçasıyla özdeşleşir.

‘’Benim çalışmalarımın tamamı gerçek insan yaşamından anektodlardır’’

- Sanatınızda hangi temalar ve konular size İlham veriyor ve öncelikli?

Yukarıda belirttiğim gibi benim çalışmalarımın tamamı gerçek insan yaşamından anektodlardır.

Önceliğim, elbette insanların gerçek hayat hikâyeleri yani biyografileri. Yakın zamanda Mem û Zin destanını, kadın cinayetini ve Mahsa Amini'nin biyografisini çizdim. Onların toplumdaki karşılığı büyük olunca, sanata ilham verdikleri de bir gerçek.

‘’Beyaz tuval ile kişi arasında bir köprüyüm’’

- Biyografi çizimlerinde kişilerle nasıl bir etkileşim süreci yaşıyorsunuz? Onların hayatlarına dair bilgi edinmek için nasıl bir yöntem izliyorsunuz, süreç nasıl ilerliyor?

Bunu bir yolculuk gibi düşünelim. Bazen aniden yola çıkarsınız ve valizinizi almadan hareket edersiniz. Bazen ise o kadar hazırlıklısınızdır ki biletinizi ve valizinizi aylar öncesinden hazırlamışsınızdır. Bu kişinin karakteriyle ilgili bir durumdur.

Soru-cevap kısmına gelince, soruları basitten karmaşığa doğru, yüzeysellikten daha derinliğe giden bir tarzda sorular oluyor.

Hazır sabit bir soru olması, olguyu mümkün kılmaz. Sanat, spor, medya, sağlık ve her statüden insanla çalıştığım için standart sorular sormak imkânsız hale gelir. Daha önce söylediğim gibi, ben beyaz tuval ile kişi arasında bir köprüyüm.

‘’Her insanın evrende bir gezegen kadar yer kapladığına inanıyorum’’

Çalışmaların bana da büyük katkısı oluyor. Her insanın evrende bir gezegen kadar yer kapladığına inanıyorum. Her insanın kendisini merkeze aldığı bir süreci onlarla birlikte yaşayarak yürüdüğümü fark ettim. Hepimiz için öyle aslında, her insan bir dünya gibidir. İnsanı dinlemek, empati kurmak ve onlarla  tanışmak ve onların hayatlarından kesitleri dinlemek bende olumlu ve olumsuz izler bıraktı.

‘’Çalışmalarımın mihenk taşı, güven duygusunu karşısındakine aktarabilmektir’’

 -İnsanlar nasıl hayatlarının en derin sıralarına kadar size anlatabiliyorlar?

Sanatsal bir çalışmanın dışında sır verme duygusu ile insanda uyanan imge güven duygusudur. Yani günlük hayatta bile sıradan konuları konuşurken güvende hissetmediğimiz bir alanda ya bulunmaz ya da o ortamı terk ederiz.

Benim çalışmalarımın mihenk taşı, güven duygusunu karşısındakine aktarabilmektir. Zaten geriye kişiye ayna tutmak kalıyor.

‘’Cinayete kurban gitmiş bir kadının annesinin ağzından kızının ölüme nasıl sürüklendiğini dinlemek, benim için çok büyük bir yüktü’’

-Kadın cinayetlerini ve toplumsal eşitsizlikleri eserlerine konu alan bir sanatçının varlığı umut verici. Peki, bu eserler psikolojik olarak sizi nasıl etkiliyor?

Kadın cinayetini ve Mahsa Amani'yi çizdiğim biyografiler, benim hayatımın en zor iki eseriydi. Cinayete kurban gitmiş bir kadının annesinin ağzından kızının ölüme nasıl sürüklendiğini dinlemek, benim için çok büyük bir yüktü. Cinayete kurban giden kadının annesinin anlatımı eser üzerinde de benim üzerimde de çok büyük bir etki bıraktı.

‘’Her insan kendi özelinde kendi merkezinde tektir’’

Ama her çalışma ve her biyografi, kendi içinde bir farklılık ve etki bırakır. Her insan kendi özelinde kendi merkezinde tektir.

İçe dönük olarak tüm çalışmaları değerlendirdiğimde, 'DÜŞ VE DÖNGÜ' tablosu beni en etkileyen çalışmalardan biri oldu. Gerçek bir kadın cinayetini tabloya taşıdım.

Hem dinlemek hem de oradaki imgelerin derinliğini somutlaştırmak bile bir zorluğu beraberinde getirdi. Bu çalışma, hem bu ülkede kadın olmanın zorluğuna değindiği için hem de kadın cinayetleri üzerinden bir farkındalık yaratma adına derin bir çalışma olduğunu kabul edebilirim. Tüm sanatsal çalışmalarımın içinde beni en etkileyen tablo, 'DÜŞ VE DÖNGÜ' tablosu olmuştur.

‘’Her seferinde farklı bir dünyayı görmek, izlemek ve anlamak gibi bir hissiyat var’’

-Her hikaye sizin hikayenize dönüşüyor mu, yoksa resmettiğiniz kişinin spesifik bir hikayesi mi olması gerekiyor?

Her eserde farklı bir kimlikle çalışmak, çoktan seçmeli bir skaldada sabit kalmak mümkün değil.

Burada sunulan her eser, beni büyüleyici bir deneyime sürüklüyor. Her seferinde farklı bir dünyayı görmek, izlemek ve anlamak gibi bir hissiyat var. Çizdiğim karakterler elbette farklılık gösteriyor.

Şöyle ki, hiçbir insan ve hiç bir yaşam birbiriyle karakter ve yaşam olarak örtüşmüyor. Spesifik olarak bir yaklaşım elbette aramıyorum. Ama çizeceğim biyografinin etkisi güçlü olması benimde tercih edeceğim bir durumdur.

Özellikle bazen uzakta olan ve sadece yazılı bir enstrümanla kişinin dünyasını algılamakta zorlandığım zamanlar olabiliyor. Ruhumu etkileyen alan ise tamamen psikolojik bir dengeyle ilgili. Bazen akıp en derin dehlize götürüyor, bazen de imgelerle düş dünyasında zirveye çıkarıyor.

- Bir biyografi çizimi yaparken en zorlandığınız an nedir?

Sesli, görüntülü ya da yüz yüze iletişim kurmuyorum çalışacağım eserde. İletişim tablo bitene kadar karşılıklı yazı diliyle devam ediyor.

Bu yüzden bir biyografi çalışmasında zorlandığım anlar birincisi güven ikincisi ise kişinin kendisini anlatırken, onun duygu dünyasını tam manasıyla anlamakta zorlandığım anlar oluyor.

‘’Sanatın piyasa koşullarına göre şekillendiği bir dönem yaşıyoruz’’

-Sanat galerilerinde eserlerinizi sergilemek yerine bağımsız bir sanatçı olarak çalışmayı neden tercih ettiniz? Galeri ressamlığıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Sanatın piyasa koşullarına göre şekillendiği bir dönem yaşıyoruz. Piyasa çerçevesinde şekillenen salt endüstriye evirilen bir sanatı reddediyorum. Sanatçı, toplum ve sanat adına ortaya bir eser koyup katkı sunuyorsa,  galerilerin istekleri ya da piyasa koşullarını yaptığı üretimin üzerinde tutmamalı. Bağımsız, özerk ve kendi fırçasını olabildiğince özgür bir şekilde kullanmayı tercih edenlerdenim. Elbette galeri ressamlarının neden bu tarz bir yol izlediklerini sorgulayacak değilim, haddim de değil zaten. Sadece kendi özelimde, bu tarz yaklaşımların sanatçının üretim sürecini baltaladığını düşünüyorum.

‘’Deprem bölgelerinde çocuklar için proje geliştirdik’’

-Deprem bölgesinde çocukların yanında bulundunuz, destek verdiniz. Orada size ilham veren, etkileyen faktörleri dışarıya ve eserlerinize nasıl yansıttınız?

Ülke olarak bir Şubat soğuğunda çok güç ve sancılı bir güne uyandık.  Bu felaketin etkilerini hafifletmek adına neler yapabilirizi konuşurken çocuklar için bir proje geliştirdik deprem bölgelerinde.

Depremin ikinci gününden beri sahada oldum. Halen çocuklarla iç içe çalışmalara devam etmekteyim. Benim öncelediğim konu çocuklar oldu. Travmalarını ve psikolojik olarak ruh hallerini bir nebze de olsa dindirme gayretinde oldum. Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Gaziantep'te aktif çalışmalarımız oldu ve Hatay özelinde de devam etmekte.

Kentlerin hastanelerinde konteynerlerde ve okullarda sanatsalar çalışmalar yapıyoruz. Çalışmalarıma çocuk hekimleri, çocuk psikologları hemşire ve sanatçılarla beraber alanlarda olmaya devam ediyoruz.''

Editör: Ateş Çatıkkaş