Haber: Betül Vural

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın, ‘Süresiz nafaka kabul edilebilir değil’ açıklamasından sonra tekrar gündeme gelen nafaka tartışmaları devam ediyor. Nafaka ‘mağduru’ olduklarını savunan gruplar, süresiz nafakanın kaldırılmasını talep ederken, nafakanın tartışmaya açık bir konu olmadığını söyleyenler de bulunuyor. Avukat Ecem Saraç, süresiz nafaka tartışmalarını değerlendirdi. Süresiz nafaka hakkındaki çeşitli söylentileri ele alan Saraç, ‘’Ülkemizde, nafaka erkekleri mağdur etmediği gibi kadınların uygulamada nafaka alamamaları ya da nafaka bedellerinin çok düşük olması gibi hususlardan kadınlar mağdur olmaktadır’’ dedi.

Süresiz nafakanın ne olduğunu açıklayan Saraç, ‘’Boşanma halinde yoksulluğa düşecek olan taraf, geçimini sağlamak için, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile nafaka talebinde bulunabilmektedir. Bu talep, diğer eşin mali gücü de dikkate alınarak yapılır’’ diye konuştu.

Nafakanın yalnızca kadınlara tanınmış bir hak olmadığını belirten Saraç, ‘’Durum ve koşullar dikkate alındığında yoksulluğa düşecek olanın erkek olması halinde erkek eş lehine de nafakaya hükmedilebilmektedir. Durum ve koşullar dikkate alındığında yoksulluğa düşecek olan erkek olması halinde erkek eş lehine de nafakaya hükmedilebilmektedir’’ dedi.

Uygulamada kadınların nafaka hakkından daha çok yararlandığını ifade eden Saraç, bu durumu şöyle açıkladı: ‘’Kadın, iş hayatına atılma konusunda erkeklere nazaran çok daha dezavantajlı konumda. Boşanma aşamasındaki birçok kadın çalışamamakta, gelir elde edememektedir. Bu sebeple de çalışmayan, geliri olmayan kadın lehine nafaka hükmedilmesi, kadının mağduriyetinin önlenmesi açısından olması gerekendir.’’

Süresiz nafaka, yoksulluk ve iştirak nafakası

Eşlerin birbirinden talep ettiği bu nafakanın ‘yoksulluk nafakası’ olduğunu belirten Saraç, ‘’Yoksulluk nafakası için medeni kanunumuzda öngörülmüş bir süre sınırı yoktur. Taraflara ilişkin mevcut koşullar devam ettiği sürece nafaka da devam edecektir. Kural olarak boşanma davasının açılması ile birlikte nafaka talebinde bulunulabilmektedir ve hatta davanın açıldığı andan tüm yargılama sonuçlanana kadar sonrasında yoksulluk nafakasına dönüşmek üzere tedbir nafakası talebinde de bulunulabilmektedir’’ ifadelerini kullandı.

İştirak nafakasının da üzerinde duran Saraç, ‘’Eşlerin müşterek çocukları için hükmedilen nafaka ise iştirak nafakasıdır. İştirak nafakası da çocuğun velayeti kendisine verilen eş lehine hükmedilmektedir’’ dedi.

‘’Kadın veya erkeğin nafakaya itiraz hakkı vardır’’

Medeni kanunda kural olarak süresiz olan nafakaya itiraz hakkı olduğunun üzerinde duran Saraç, ‘’Nafaka yükümlüsü kadın olsun, erkek olsun itiraz hakkı mevcuttur. Nafaka ödenen kişinin, ekonomik durumu iyileşirse, işe girerse, gelir elde etmeye başlarsa, nafaka borçlusunun mali durumu olduğundan kötüye giderse itiraz üzerine nafaka azaltılabilir ve hatta kaldırılması da mümkündür. Dolayısıyla nafaka süresiz hükmedilir ve her ne olursa olsun ömür boyu bu durum bu şekilde devam eder diye bir kural yoktur’’ şeklinde konuştu.

Süresiz nafaka ‘mağdurları’

Nafaka tartışmalarının gündeme gelmesiyle ortaya çıkan ‘nafaka mağdurları’ gibi toplulukların, ‘’Nafaka erkekleri mağdur ediyor’’ söylemlerini değerlendiren Saraç, ‘’Ülkemizde, nafaka erkekleri mağdur etmediği gibi kadınların uygulamada nafaka alamamaları ya da nafaka bedellerinin çok düşük olması gibi hususlardan kadınlar mağdur olmaktadır’’ dedi.

Nafakanın amacının ‘evlilik sonrasında yoksulluğa düşecek olan eşin menfaatinin korunması ve insanca yaşayabilmesinin sağlanması’ olduğuna dikkat çeken Saraç, ‘’Nafaka söz konusu olduğunda kadının da erkeğin de ekonomik durumları, mali güçleri, üzerlerine kayıtlı mal varlıklarının olup olmaması, ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılarak tespit edilmektedir. Mahkemenin hükmettiği nafaka miktarına aynı şekilde itiraz etme hakları da mevcuttur’’ ifadelerinde bulundu.

Saraç, ‘’Nafakadan mağduriyet yaşadığını iddia eden erkek, iddiası ne ise bunu ispatlayabilir. Örneğin nafaka ödediği eski eşi işe başlamış ve yüksek gelir elde ediyorsa bu durumu mahkeme huzurunda ispat edip ödemekte olduğu nafakanın kaldırılmasını talep edebilecektir. Nafaka yükümlüsüne tanınan ispat ve itiraz hakkı son derece net iken mağduriyet yaşandığı söylemleri kanaatimce gerçeklikten çok uzaktır’’ şeklinde konuştu.

‘’Şiddet mağduru kadınlar için yoksulluk nafakası çok büyük önem arz etmektedir’’

Günümüzde boşanma davalarının çoğunluğunun erkek şiddeti gerekçesi ile açıldığını hatırlatan Saraç, ‘’Şiddet mağduru kadının şiddetten kurtulması ve bağımsız bir hayat kurabilmesi için yoksulluk nafakası çok büyük önem arz etmektedir’’ diye konuştu.

Kadınların çalışma hayatına atılmasının önünde duran engellerle nafaka arasındaki bağlantıyı vurgulayan Saraç, kocası izin vermediği, ailesi okula göndermediği ya da çocuk sahibi olduğu için meslek sahibi olamayan kadınlar için nafakanın önemine dikkat çekti. Saraç, şu ifadeleri kullandı:

‘’Ne yazık ki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kadınlarımız ya kocası çalışmasına izin vermediğinden, ya ailesi tarafından okutulup meslek sahibi olamadığından ya da çocuk sahibi olduktan sonra ev ve çocuk bakımını tek başlarına üstlenmek durumunda kaldıklarından çalışma hayatına atılamıyorlar. Kadınlar, çalışma hayatına girmelerinin önünde pek çok engelle karşılaştıkları gibi çoğunlukla çalışamıyor, çalışsalar dahi hayatlarını devam ettirebilecek geliri elde edemiyorlar. Bazı durumlarda kadın ağır fiziksel şiddete maruz kalsa bile ekonomik kaygılardan sırf geçim korkusu yüzünden boşanma kararını ertelemek zorunda kalabiliyor, şiddet ise katlanarak artıyor.’’

ecem saraç

‘’Toplumun sandığı gibi kadınlara yüksek nafakalar hükmedilmiyor’’

Nafaka tartışmalarında, ünlü isimlerin ödediği nafakalar gibi büyük miktarların öne sürülmesinin akıllara getirdiği nafaka miktarı hakkındaki soru işaretlerini de cevaplayan Saraç, ‘’Bildiğim kadarıyla, İstanbul Barosunun dosyalar üzerinde yapmış olduğu bir araştırmada, hükmedilen nafaka bedellerinin ortalama 360 liraya denk geldiği belirtilmişti’’ dedi.

Günümüz ekonomik koşullarında bu rakamların ‘çok düşük’ kaldığını dile getiren Saraç, bir kadının bu miktarlarla hayatını idame ettirebilmesinin zaten mümkün olmadığını söyledi.

Nafaka ile yükümlü tarafın, nafaka ödememek için kullandığı yöntemlerden de bahseden Saraç, ‘’Yargılamalarda sıkça karşılaştığımız üzere sırf nafaka ödememek için çalışmaya devam ettiği halde sigortalı işinden çıkış gösteren, mal varlığını başkaları üzerine devreden, yine gelir elde ettiği halde bunu gizlemek için maaşını bankadan değil elden alan, sırf yargılamada sunmak için fakirlik belgesi almaya çalışan erkekleri görüyoruz’’ diye konuştu.

‘’Nafakanın kaldırılması kadının en başta yaşam hakkını elinden alır’’

Kadınların nafaka hakkının kaldırılmasının ‘tartışmaya dahi açılamayacak hassasiyette’ olduğunu ifade eden Saraç, ‘’Nafakanın kaldırılması kadının en başta yaşam hakkını elinden alacak durum ve koşullar meydana getirir’’ dedi.

‘’Kadınları nasıl koruyacağımızı konuşmamız gerekirken bunun aksini yaşamamız üzücü’’

Medeni Kanun’un 175. maddesine göre süresiz olarak bağlanabilen nafakanın 176. maddeye göre kaldırılabildiği halde, direkt yasanın değiştirilmesinin talep edilmesini ele alan Saraç, sözlerini şöyle noktaladı:

‘’Nafaka, niteliği itibariyle süresiz hükmedilse bile nafaka yükümlüsünün itiraz hakkı mevcut. Mevcut koşulların değişmesi halinde mahkeme tarafların ekonomik durumu, mal varlıkları, mali güçleri, sosyal ekonomik durumları vs. birçok hususu araştırarak hükmünü değiştirebilmekte, nafakayı azaltıp kaldırabilmektedir. Kaldı ki zaten medeni kanunumuzdaki açık hüküm gereği kadının evlenmesi veyahut evliymiş gibi hayat yaşaması hallerinde de nafakanın kalkacağı düzenlenmiş. Hal böyle iken nafaka düzenlemesinin bırakın kaldırılmasını, kadınlarımızı nasıl koruruz, kadınları iş hayatına nasıl dahil ederiz, kadının çalışabilmesi için ne gibi kolaylıklar sağlarız konularının konuşulması gerekirken bunun tam aksini yaşamamız kesinlikle çok üzücü.’’

Editör: Betül Vural