Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendisine yönelik eleştirilere yanıt verdi, hizmetini tamamladığını ve son dönemi olduğunu belirtti, “Yalnızca fikrime danışılırsa katkıda bulunurum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın Mısır'a gidecek Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın Mısır'a gidecek

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Duvar’dan Can Bursalı’nın sorularını yanıtladı. Süleyman Soylu’ya sorulan sorular ile yanıtları şöyle:

Yeni yasama döneminin açılışıyla birlikte MHP lideri Devlet Bahçeli’nin attığı adımlar, “Yeni bir süreç mi başlıyor?” sorusunu beraberinde getirdi. Bir yanda Abdullah Öcalan’a yapılan çağrı var öbür tarafta da kayyım atamaları… Siz bu dönemi nasıl tarifliyorsunuz?

Türkiye Doğu Bloku yıkıldıktan sonra bir dönemi ıskaladı. Kendisi mi ıskaladı, ıskalattırıldı mı bu ayrı bir tartışma konusu. 1990’lı yıllardaki siyasal istikrarsızlık, PKK terörü, deprem ve ekonomik istikrarsızlık… Oysa, Doğu Bloku yıkıldığında Türk dünyasında bizim için çok büyük avantajlar oluşmuştu. Avrupa Birliği çerçevesinde de yeni bir süreç başlamıştı. Ama biraz önce saydığım nedenle 1990’lı yıllarda bizi boğdu. Arada bir de 28 Şubat postmodern darbe girişimi yaşandı.

Şimdi gelelim günümüze… Avrupa büyüyordu, küçülmeye başladı. Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkeler ABD’nin de çok üstünde büyümeler ortaya koydu. Avrupa yüzde 95, ABD yüzde 135 borçlu. Doğru, Çin de borçlu. Ama 300 milyar dolar olan gayri safi milli hasılası bugün 17 trilyon dolar seviyesine gelmiş. Bir dönem Rusya’yı ve Çin’in de içine almış olan küreselleşme rüzgarının sonuna geldik. Şimdi Türkiye bu yeni dönemi görüyor. Türkiye 1990’lardaki gibi bu yeni dönemi ıskalayacak mı yoksa başka bir şansı mı olacak? Türkiye eski Türkiye değil. Altyapısını hazırlamış, yoluydu, barajıydı, havalimanıydı, hastanesiydi, üniversitesiydi, insan kaynağıydı, okuluydu… Aynı zamanda da etrafını çerçeveleyen birçok olumsuz sürece dirençli bir Türkiye var.

“İki lider Türkiye’yi geleceğe taşımak istiyor”

Türkiye'nin başında çok tecrübeli bir lider var. Çeyrek asırdır Türkiye’yi idare ediyor. Cumhur İttifakı'nda birlikte yol yürüdüğü yine tecrübeli bir lider var, Devlet Bahçeli. Şimdi bu iki lider hem tecrübeleri buna göre hangi adımlar atılması lazım geldiğinin bilgisi sahip olan, tecrübelerinin zirvesinde liderler. Bir soru daha sormak lazım. Geleceğe bir hazırlık mı yapmak lazım, günü mü idare etmek lazım? Bu iki lider günü idare eder. Hiçbir risk almadan günü yönetirler. Türkiye bugünü yönetebilecek güce ve potansiyele sahip. Siyasi olarak da yönetebilirler, ekonomik olarak da yönetebilirler, idare olarak da yönetebilirler. Ama bu bize yeter mi? Bu liderlerin istediği bu mu? Günü mü idare etmek istiyorlar yoksa gelecek nesillere geçmişte yaşadığımız travmalardan sıyrılmış, daha güçlü bir Türkiye mı bırakmak istiyorlar? Bence iki lider de ikincisini tercih etti. 

İki lider, Türkiye'yi terörden arındırılmış bir şekilde geleceğe taşımak istiyor. Türkiye, 45 yıldır yaşadığı süreçleri bir daha yaşamasın istediler. Güneyimizde, Kuzey Suriye’de bir terör devleti kurulursa, bölgeyi 50 yıllık bir kaos süreci bekliyor. Peki bunun önüne geçilebilir mi? ABD, Batı bir çok şeyi destekliyor ama hepsini yürütemiyor. Çünkü burası bizim coğrafyamız, burayı biz biliyoruz. Amerikalılar bilmiyor. Türkiye şunu yaptı: PKK’nın dağ kadrosunu ve terörün silahlı kanadını tasfiye mesabesine indirdi.

“Yerine kayyum atanmış kişiler kasıtlı şekilde aday gösterilmişlerdir”

Yeni süreçle birlikte kayyım atamaları da başladı… Peki Yüksek Seçim Kurulu bu adaylara neden onay verdi?

Kayyım meselesi de ‘Terörsüz Türkiye' projesinin en önemli ilkesidir. Bir çelişki mi var diye soruyorsun ya, tam da Terörsüz Türkiye'nin en önemli ilkesi, bizim yerel yönetimlerimize de terörün bulaştırılmasının engellenmesidir. Terörsüz Türkiye de aynı zamanda hukuk kurallarının ve demokrasi kurallarının işlediği bir Türkiye'dir. Eğer hukuk kuralları ve demokrasi kuralları işlemiyorsa orada bir problem var demektir.

YSK’ya göre ilk derece mahkemesinde hakkında karar verilmiş birinin aday yapılması engellenmiyor. Çünkü belki temyiz mahkemesi bu kararı bozacak. Ama hüküm onandıktan sonra gereği yapılır. Siyaseten yasaklı hale getirilirse zaten aday yapılamaz. Burada sorumluluk siyasi partilerdedir. Siyasi partiler, terör soruşturmasında ya da kovuşturmasında adı geçen birini aday yapıyorsa burada kasıt aranır. Bugüne kadar yerine kayyım atanmış kişiler, kasıtlı şekilde aday gösterilmişlerdir.

Devlet buna bigane kalamaz, hukuk da buna bigane kalamaz. Bu çok net. Buna yol verirseniz siz Terörsüz Türkiye değil, terörün yönettiği bir Türkiye ile karşı karşıya kalırsınız. Oradan elde edilecek insan kaynağının, oradan elde edilecek finansın, desteğin, moralin önünü açamazsınız. Dünyanın hiçbir ülkesini açamazsınız.

“Kiminle çalışmak istiyorsa onun takdiridir”

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının gizli tanığı, bazı emniyet mensuplarının sizin aleyhinizde ifade vermesi için baskı yaptığını iddia etti. Ayrıca sizin bakanlık yaptığınız dönemde A takımınızda yer aldığı belirtilen isimler, görevlerinden alındı. Siz de hem dokunulmazlığınızın kaldırılması için başvuru yaptınız ve zırhlı araçları iade ettiniz. Kulislere yansıyan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı’yla yaptığınız görüşmede, bu konular gündeme geldi. Cumhurbaşkanı’nın tepkisi ne oldu?

Benim dokunulmazlığımın kaldırılması isteğimin sebebini dilekçemde çok açık izah ettim. Siyasette de devlette de görevler takdirdir. Kim kimle çalışmak istiyorsa onun takdirindedir. Benim ona söyleyebilecek bir sözüm yok. Ben de aynı takdirleri kullanmış bir kişiyim yani. Bunu sorgulamadım. Ancak benim çalıştığım arkadaşlar, 15 Temmuz sonrası FETÖ, PKK, PYD, DEAŞ, DHKP-C pandemi, tarihin en büyük göçü, seller, yangınlar, depremlerde görev yaptı. İçişleri Bakanlığına geldiğimde 25 bin üst düzey polisin 9 bini kalmıştı. İçişleri Bakanlığı’na geldiğimde 600 tane emniyet amiri vardı Türkiye'de. Orta derecede hiç kimse kalmamıştı. Yeniden bir polis teşkilatı oluşturuldu. Yeniden bir jandarma teşkilatı oluşturuldu. Yeniden bir sahil güvenlik teşkilatı oluşturuldu. Mülki İdare Teşkilatı'nda çok önemli temizlemeler yaptık. Bir taraftan terörle mücadele ediyorsunuz. Bir taraftan da tüm birimlerinizi yeniden organize ediyorsunuz.

Arkadaşlarımdan Allah razı olsun. Bu devlete görevlerinin gereğini yerine getirmişlerdir. Tarihimizin en zor dönemini vatansever, milli ve çok fedakarane bir anlayışla geçirmişlerdir. Ve burada özellikle onların ailelerine de minnettarlığımı ifade edeyim. Ben sabaha karşı saatlere kadar çalışan bir adamdım. Hepsini de yordum, hepsine minnettarım.

Şu anda TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı’sınız ve İstanbul Milletvekili’siniz. Siyasi hayatınızda yeni bir hedefiniz var mı? Gelecek planınız nedir?

Siyaset bir amaç değildir. Milletimize, ülkemize, değerlerimize, insanlığa bir hizmet yoludur. Siyaset böyle bir yoldur. Siyasetin esiri olmamak lazım. Ben 13 yıldır cumhurbaşkanımıza yakın çalıştım. Hakikaten çok riskli dönemlerin içerisinde çalıştık. Bir faninin yaşayabileceği bir çok şeyi üst üste yaşadım. Allah'a şükürler olsun, birçok onur da yaşadım. Ben ülkem için, milletim için, devletim için, partim için, bu ülke için görevimi yaptığımı düşünüyorum. Ve sadık bir şekilde de çok çalıştım. Ben her zaman söylerim. Allah bilir ve görür. Allah biliyor ve görüyor. Benim rehberim hep Allah'ın bilmesi ve görmesi oldu. Tayyip Erdoğan benim liderimdir. Siyasi hayatımı da bu gerçeklikle tamamlayacağım. Parti kurma gibi iddialar var. Bizde 3 dönem kuralı vardır. Ben 4 dönemdir milletvekiliyim. Milletvekilliğimi tamamladıktan sonra tecrübeme danışılırsa sadece danışılması kaydıyla şerefle memleketimize, davamıza, fikrimle ve tecrübelerimle katkıda bulunurum. Tayyip Erdoğan siyaseti bıraktığı gün aktif siyaseti ben de bırakacağım. Ondan sonra da danışma olur, tecrübelerden istifade olur, fikir olur. Bunların hepsi bizim için ayrı bir onur vesilesidir. 28. dönem milletvekilliğinden sonraki tavrım ancak partim bana bir şey danışırsa kendi görevimi yerine getiririm.

“Ahmak davasının tarafı değilim”

Sizin de dolaylı olarak içinde olduğunuz bir dava var. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirilmesiyle sonuçlanabilecek bir dava. Siyasi yasak konusuna nasıl bakıyorsunuz?

Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştur. Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş diye Cumhurbaşkanı olmuş değildir. Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda milletin ona verdiği emanete doğru davrandığı ve doğru işler yaptığı için millet onu takdir etmiştir. Aynı zamanda Tayyip Erdoğan'ın bir fikri vardır. millete ait, ülkeye ait, devlete ait, dünyaya ait bir fikri vardır. Aynı zamanda bir hizmeti vardır. Onun için cumhurbaşkanı olmuştur.

Kaynak: Haber Merkezi