Çölyak hastalığı, glütenin vücutta sindirilememesi durumunda ortaya çıkıyor. Hastalar, glütenli besinleri tükettiğinde karın ağrısı, ishal, kusma, kabızlık, yorgunluk ve cilt yaraları gibi semptomlarla karşılaşabiliyor. Çölyakın ince bağırsak hastalığı olduğunu ifade eden Tanrıseven, “Çölyak zor teşhis edilebilen bir hastalık. Pek çok hastalıkla karıştırılabiliyor. Çölyakın tek tedavisi ömür boyu glütensiz diyetten geçmektedir.” diye konuştu. Çölyak hastalarının çapraz bulaşma sorunu olduğunu söyleyen Tanrıseven, “Biz glutenli bir ürüne dokunduğumuzda, glutensiz bir ürüne dokunursak o bizim için yenmez bir hale geliyor. Daha uç bir örnek vermek gerekirse unlu mamül üretilen bir yerden geçmek dahi çölyak hastalarını rahatsız edebiliyor. Glutensiz üretim yapan tesislerin üretim yerlerinin ayrı bir noktada yer alması gerekiyor” dedi.
Glutensiz ürünlerin pahalılığı
Devlet tarafından çölyak hastalarına verilen desteğin yetersiz olduğunu belirten Tanrıseven, “2011 yılına kadar devlet glütensiz ürünlerde gıda desteği vermekteydi. 2011 yılından sonra verilen bu destek nakit desteğine döndü. Nakite dönülen destekte bir oran belirlendi. Belirlenen bu oran 2011 yılından 2024 yılına kadar sabit bırakıldı. 13 yılda Türkiye’de yaşayan insanların alım gücü çok düştü. 2015 yılında 120 lira olarak verilen nakit desteği 3-4 lira civarında satılan glütensiz ekmeği almak için oldukça yeterli bir rakamdı. Yine aynı dönemde glütensiz makarnalar 6-7 lira civarında satılmaktaydı. 2024 yılında ise glütensiz ekmek fiyatları 40 ile 100 lira civarında satılıyor. 1 kg un 100 liradan başlayıp 250 liraya kadar satılabiliyor. Bir adet glütensiz makarna 100 liradan başlayan fiyatlarla satılıyor” ifadelerini kullandı.
SGK destek ödemelerinin güncellenmesi gerektiğine dikkat çeken Tanrıseven, SGK’nın çölyak destek ödemeleri maalesef güncel ekonomik şartlara uygun değil. SGK, çölyaklıların ihtiyaçlarını tespit ederek ödemeyi gıda enflasyonuna bağlaması gerekmektedir. Enflasyonist bir ortamda bu oranın her yıl güncellenmesi gerekmektedir. Her yıl güncellenmesi için bizlerin bürokratların arkasında kapı kapı dolaşmamız mı gerekiyor” dedi.
Devletin destek verecek gücü yoksa başımızın çaresine bakalım
Çölyak hastalarının günlük yaşamda pek çok zorlukla karşılaştığını söyleyen Tanrıseven, “Biz ödenek azlığından mütevellit yaşadığımız sorunlara çözüm üretemiyoruz. SGK’nın verdiği desteğin yaşanabilir bir seviye de tespit edilip gıda enflasyonuna bağlanmasını istiyoruz. Çölyak hastaları her geçen yıl bu problemler ile uğraşmak istemiyor. Dernek başkanları olarak kendimizi dilenci gibi hissediyoruz. Eğer devletimizin bizim giderlerimizi karşılayacak gücü yoksa verilen desteği de kessin biz başımızın çaresine bakalım” diye konuştu.
Devlet çölyak hastalarına vermediği desteği ilaç firmalarına vermek zorunda kalıyor
Türkiye’nin birçok belediyesinin çölyak hastalığına duyarlı olduğunu ifade eden Tanrıseven, “Maddi zorluklardan dolayı diyetini yapamayan çölyak hastalarının devlete olan sağlık yükü diyet yapanlara göre daha fazladır. Devlet çölyak hastalarına vermediği desteği ilaç firmalarına vermek zorunda kalıyor.
Çölyak ve diyabet ikiz kardeştir. Çölyak olan bir hastanın diyetini yapmadığı taktirde hastalığının diyabete dönme ihtimali çok yüksektir. Bir diyabetlinin tedavisinin maliyeti devlete on milyonlarca liradır. Devlet aslında bize destek verirken bize yardım yapmıyor. Verilen destek SGK’ya ödenen primler karşılığında verilmesi gereken hizmettir. SGK tarafından yapılması gereken bir vazifedir. Belediyeler bizlere destek vermeye bilir onların vazifesi değil ama biz belediyelerden daha memnunuz” diyerek sözlerine son verdi.