MetroPOLL Araştırma Kurucusu ve yöneticisi Prof. Özer Sencar, muhalefet belediyelerine yönelik kayyum atamaları ve soruşturmaların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceden planlanmış siyasi stratejisinin bir aşaması olduğunu belirtti.

Anka Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Sencar, "Bu uygulamalar sürecek. CHP’yi sürekli kendi belediyeleriyle meşgul ederek, sahadaki enerjisini buraya harcamasını sağlayıp geriletmeyi hedefliyor. Belediyeler her zaman siyasetin finansmanının önemli unsurları oldu. Yolsuzluk, usulsüzlük vardır yoktur, soruşturmalar, davalar hukukidir veya değildir bilemem. Bu tür olayların aynısı AKP’li belediyelerde de vardır. Ancak uygulanan siyasi bir stratejidir ve muhalefetin enerjisinin zayıflatılmasının, kendi kendiyle uğraşmasını sağlamanın parçasıdır" dedi.

İstanbul'da sahte içkiden ölenlerin sayısı 33'e yükseldi İstanbul'da sahte içkiden ölenlerin sayısı 33'e yükseldi

MetroPOLL Araştırma Kurucusu ve yöneticisi Prof. Özer Sencar, güncel kamuoyu araştırmaları ve anket sonuçlarına etki eden gelişmelerin başında toplumun en geniş kesimini ilgilendiren ekonomik sıkıntıların geldiğini, kararsızların yüzde 35’e kadar çıkmasının arkasında bunun yattığını kaydetti. Sencar,  "14-28 Mayıs seçiminden bu yana ağırlaşan ekonomik sıkıntılar Erdoğan ve AKP’ye ciddi oy kaybettirdi. Bu tablo 31 Mart seçimine yansıdı. AKP seçmeninin üçte bir AKP’den ve Erdoğan’dan uzaklaştı. Kararsızlara dahil olan bu seçmen kitlesi hâlâ AKP’ye dönmüş değil" dedi. Sencer, şunları söyledi:

"Bu sorunları CHP’nin, muhalefetin çözebileceği beklentisi CHP’yi ilk sıraya taşıdı. Ancak Suriye’deki gelişmeler, yeni çözüm süreci çıkışları AKP oylarına nispeten olumlu yansımış görünse de halkın ana gündemi hâlâ ekonomi. Ekonomist değilim ancak AKP bunu gördü ve Aile Yılı adı altında hanelere, kadınlara, çocuklara, gençlere para dağıtmaya yöneldi. Burada CHP’nin ekonomi kurmaylarının çok ciddi söylemler, projeler, umut verecek atılımlar ortaya koyması, halkı CHP’nin bu sorunların üstesinden geleceğine ikna edici bir kampanyayı topluma sunması şart."

"Şu aşamada İmamoğlu’na siyasi yasağı Erdoğan’ın siyasi zekasıyla bağdaştırmam"

"Beşiktaş Belediyesine açılan soruşturmanın İBB ve kendisine yönelik adımın bir parçası olduğunu öne süren ve siyasi yasak talebiyle devam eden ‘Ahmak Davasını’ gündeme getiren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iktidara ‘Cezamı onayın, milleti rahat bırakın’ çağrısının Erdoğan’dan karşılık bulamayacağını" vurgulayan Sencar, şu değerlendirmede bulundu:

"İmamoğlu’nun adaylığının siyasi yasakla devre dışı kalması Erdoğan’ın işine gelmez. İmamoğlu böyle bir çağrı yapmış olabilir. Erdoğan seçim süreci, tarihi, kararı kesinleşmeden, Cumhurbaşkanlığı adaylık süreci başlamadan İmamoğlu’nun siyasi yasak davasını sonlandırmaz. Bu yönde bir karar vermez, verilmesini de istemez. İmamoğlu’nun adaylığının tartışılmaya devam etmesini ister. Erdoğan’ın bugüne kadar sergilediği siyasi zekasına yakışacak olan budur.

CHP’de ve kamuoyunda Ekrem-Mansur tartışmasının sürmesi, bu tartışmanın diri tutulması muhalefeti yıpratsa da Erdoğan’ın işine geliyor. Erdoğan’ın istediği bu. Dolayısıyla Erdoğan’ın İmamoğlu’nun cezamı onayın çağrısına olumlu yanıt verme ihtimali sıfırdır. İmamoğlu devre dışı kalsa bile son adaylık ve görev onayı anketlerimizde Erdoğan-Mansur yavaş farkı 12 puan. Erdoğan yüzde 46, Yavaş yüzde 58. Hatta Erdoğan bir önceki ankette yüzde 40 idi. Bu büyük bir fark. Erdoğan bu farkı kapatmaya çalışacak. Zamana ihtiyacı var. Ekonomik sıkıntılardan kaynaklı faktörlerle AKP’yi terk eden üçte birlik seçmenin geri dönmediği aşikâr. Bu seçmeni geri döndürecek ne Suriye’dir ne yeni çözüm süreci ya da Öcalan’ın çağrısı, ev hapsi vb. değildir. Sadece ekonomik faktördür. Erdoğan’ın yeniden seçilmek isteğiyle aday olabilmesinin yolu bir erken seçim kararını TBMM’de aldırmaktır."

"Seçim ekonomisi için para biriktirmek zorunda olan Erdoğan için güvenli zaman 2026 ikinci yarısından sonra"

CHP’nin hemen seçim çağrıları yanında bu yıl bir baskın seçim ihtimalini de mümkün görmediğini, anketlere yansıyan sonuçların iktidar açısından böyle bir adımı olanaksız kıldığını kaydeden Sencar, Erdoğan ve Mehmet Şimşek’in 2025’i toparlanma dönemi olarak gördüklerini söyledi. İktidarın bu sürecin olumlu sonuçlarını 2026’dan itibaren almayı umduğunu ifade eden Sencar’a göre asgari ücret, memur ve emekli maaş zamlarına düşük zammın ortaya çıkarttığı tepkilerin farkında olan Erdoğan ve kurmayları temmuzda bazı iyileştirmelere gidecek. İçeride sade vatandaşın hayatında her şeyin daha kötüye gittiğini vurgulayan Sencar, buna karşılık dışarıda yabancı sermaye lobilerinin, kredi notunu artıran reyting kurumlarının Şimşek programını olumlu bulup desteklediğini iktidarın bunun yansımalarını görmeyi beklediğini ifade etti.
MetroPOLL Araştırma Başkanı Sencer,  bu yılın sonuna kadar ekonomide bazı iyileşmeler olacağını 2026’da da bunun devam etmesinin beklendiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Temmuzda asgari ücret yeniden ele alınacak. Açıklanan Aile Yılı programı çok önceden hazırlanmış. Kadınlara, çocuklara, gençlere, yeni evleneceklere, çalışan kadınlara destekler yapılacak, ucuz kredi, para dağıtılacak. Yeni vergiler ve zamlarla Şimşek halktan parayı toplayacak, Erdoğan halka dağıtacak. Muhtemel bir erken seçim öncesi en az 4-6 ay seçim ekonomisi uygulamaları ve halkı, ekonomik sıkıntılardan dolayı AKP’den kopan seçmeni yeniden yanlarına çekmeleri lazım. Seçim ekonomisine para biriktirecekler. Dolayısıyla Erdoğan’ın da aday olabileceği bir erken seçim için en güvenli zaman dilimi 2026’nın ikinci, yarısı ve sonrasıdır. Bundan önce seçim olmaz."

"Öcalan’a ev hapsi kapısını kapatarak Bahçeli’yi gömdü. Erdoğan AKP’yi dönüştürüyor, milliyetçi seçmen AKP’ye yöneldi"

Siyasi gündemde öne çıkan yeni çözüm ve barış sürecinin AK Parti oylarına fazla etkisinin olmadığını kaydeden Sencar, Erdoğan’ın milletvekilleriyle yaptığı toplantıda, Bahçeli’nin gündeme getirdiği "Öcalan’a ev hapsi, af, umut hakkı vb." konularının bizzat talimatla kendisine sorulmasını istemiş olabileceğini belirterek, "Öcalan’a ev hapsini kestirip attı. Kapıyı kapattı. Bu tavrıyla Bahçeli’yi gömdü, açığa düşürdü. Şehit ve gazi ailelerine mesajlar verdi. Kaldı ki Öcalan ev hapsine çıksa güvende olmayacak. Devlet korumak zorunda. Bir şehit ya da gazi yakınının saldırısı, suikast vb. ihtimaller mevcut. Erdoğan, Öcalan’ın kendisinin de çıkmak istemediğini söyleyerek ilginç bir taktik güdüyor" dedi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin muhtemelen aralarında bir mutabakatla yeni süreci başlattıklarını, Bahçeli öne çıkarken Erdoğan’ın geri planda ve mesafeli durduğunu kaydeden Sencar, bu tavrın anketlerde AK Parti’yi milliyetçi oyların yeni adresine dönüştürdüğünü belirterek, şunları söyledi:

"Bahçeli ekimde ilk çıkışı yapıp Öcalan’ı PKK’yı lağvetme ve silah bırakma çağrısı yapmaya, TBMM’de konuşmaya davet ettiğinde kasım anketinde Bahçeli’nin bu açıklamalarına karşı çıkan, aleyhte görüş bildirenlerin oranı yüzde 80’di. Aralık anketinde MHP oylarının beşte biri AKP’ye gitti. Erdoğan, AKP’yi İslamcı-dindar-muhafazakâr bir partiden Türk milliyetçisi bir partiye dönüştürmeye, milliyetçi oyları toparlamaya yöneliyor. Şu anda görünen; ki muhtemelen önümüzdeki anketlere yansıyacaktır, AKP Türkiye’nin bir numaralı milliyetçi partisi konumuna geliyor."

"Suriye’de ABD ve İsrail desteğiyle Erdoğan kazançlı çıktı, 10 yıldır hedeflediği İslam devleti kuruluyor"

Aralık anketinde Suriye gelişmelerinin AK Parti oylarını bir miktar yukarı çekmesine karşılık bunun kalıcı ve belirleyici olmadığını, halkın gündeminde ''Suriye önceliğinin bulunmadığını'' kaydeden Sencar, Erdoğan’ın 10 yıldır Suriye’de izlediği yanlış politikaların bir gecede yaşanan yönetim değişikliğiyle unutulduğuna dikkati çekti.

Özer Sencar, "Erdoğan kendisi yapamadı ama istediği bir gecede Esad’ın gitmesiyle gerçekleşti. Tabii bunun gerisinde ABD ve İsrail’in desteği apaçık ortada. İsrail Suriye ordusunu, Hizbullah’ı, İran’ı sahada etkisiz hale getirdi. İran, Hizbullah vs. sahadan temizlendi, tasfiye edildi. İktidarın da yönetime gelen silahlı cihatçılarla uzun süredir iyi ilişkilerinin ve desteğinin olduğu anlaşılıyor. Anketlere yansıyan algı 10 yıldır yapılan tüm yanlışlara rağmen Erdoğan’ın Suriye’de değişimi gerçekleştiren muktedir kişi olduğu. On yıldır hedeflediği İslam devleti Suriye’de kuruluyor" dedi.

Kaynak: Haber Merkezi