19 yaşındaki Semih Çelik'in, kendisiyle aynı yaşta olan İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'i İstanbul Fatih'te yarım saat arayla vahşice katletmesine ilişkin ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Yunus Emre Kaval'ın haberine göre, "Evladım için çok mücadele ettim. Hastanelere götürdüm. İntihar etmeye kalktığında doktora götürdüm" diyen anne, "Bir şeyi yok" denilerek evine gönderildiğini söyledi.
“Çırpındım ama iyileştiremedim”
Çok çırpındığını belirten anne "Yandım bağırdım ama oğlumu iyileştiremedim" dedi. Ne olduysa pandemiden sonrası odasına kapanınca olduğunu ifade eden anne "Oğlumdaki durumu görünce ben İkbal'in ailesine ulaşıp "Kızınızı uzak tutun. Oğlum iyi değil kızınızı alın kaybedin" dedim. Okuldan naklini aldılar ama bağlantıları yine kopmadı. İkbal de geçen yıl hap içip intihar girişiminde bulunmuştu. Ondan sonra bir süre uzaklaştılar ama yine de bağlantıları kopmadı" diye konuştu.
“Olay günü görüntülü aradı”
Olay günü oğlunun kendisini görüntülü aradığını söyleyen anne şöyle devam etti: "'Oğlum ne yapıyorsun, nasılsın' dedim. 'Anne iyiyim Ayşenur yanımda şimdi lavaboda, çekiniyor ekrana girmek istemiyor' dedi. Biraz sağdan soldan sohbet ettik, kapattı. Hiçbir anormallik sezmedim. Oğluma ne olduysa pandemi sonrası uyuşturucu kullanımında oldu."
Surlar buluşma mekanlarıydı
Oğlunun İkbal Uzuner'le sürekli surlarda buluştuklarını anlatan anne, "Semih'le İkbal'in buluşma mekanı zaten surlardı. Onlar sürekli orada buluşuyorlardı. İkbal ile bağlantılarını bir türlü kesmediler. O da Semih'i bırakamıyordu. Ben de bir anneyim ben ister miyim bir annenin önüne evladının kafası atılsın" dedi.
“Ben kötü değilim”
Kendi acısını yaşayamadığını ifade eden anne, devamında şunları anlattı: "Kimse beni anlamıyor, ben kötü değilim ben çabaladım uğraştım ama evladımı kurtaramadım. Keşke sadece kendini yaksaydı da o gencecik kızlara bir zarar vermeseydi. Odasında sürekli çizimler yapardı. Ama ben öyle kötü çizimlere denk gelmedim. Ben ilk kez gördüm öyle bir çizimi. Sürekli tabiat çizerdi, bazen kadın resimleri çizerdi. Bana gösterirdi. Oğlum insanlarla konuşmasını bilen, boş konuşmayan biriydi. Donanımlı, okumayı seven bir çocuktu. Kasap olarak işe girdiğinde biraz parası oldu muhtemelen o dönem de uyuşturucu alıyordu. Onun dışında benim verdiğim harçlıklarla geçinirdi. O parayla uyuşturucu alması mümkün değil."