Saadet Partisi Grup Başkanı ve Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, Cumhurbaşkanı eski yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay’ın kendisiyle ilgili olarak son günlerde dile getirilen bazı yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile kamu görevlerinde bulunduğu dönemlerde kendisinin ve birinci derece akrabalarının bugüne dek elde ettiği tüm mal varlıklarının araştırılması, söz konusu iddiaların ve bu konuda yapılması gereken çalışmaların belirlenmesi amacıyla önerge verdi.

Özdağ: Türkiye 193 ülke içinde en kötü 12 ülke arasında

Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddelerine dayanarak önerge veren Özdağ, son yıllarda organize suç örgütleri, kara para aklayıcıları ve uyuşturucu tüccarlarının Türkiye’yi transit ve pazar ülke yaptıklarını, insan kaçakçılığının odağında bir ülke durumuna getirdiklerini kaydetti.

Selçu Özdağ şunları kaydetti:

Dervişoğlu yabancılara verilen vatandaşlığın nasıl iptal edileceğini açıkladı Dervişoğlu yabancılara verilen vatandaşlığın nasıl iptal edileceğini açıkladı
"Ülkemiz son yıllarda organize suç örgütlerinin, kara para aklayıcılarının, uyuşturucu tüccarlarının hem transit hem de pazar ülke yaptıkları ve aynı zamanda insan kaçakçılığının da odağında bir ülke haline getirilmiştir. Uluslararası istatistiklere olumsuz olarak yansıyan bu durum maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin imajına da büyük ölçüde zarar vermektedir. Seçimlerin hemen ardından kurulan yeni hükümet ve göreve getirilen yeni İçişleri Bakanının her fırsatta kamuoyuna bildirdiği üzere, organize suç örgütlerine yapılan birçok operasyon da maalesef bu iddiaların doğru olduğunu göstermektedir. Güvenlik ve adli uzmanların işaret ettiği şekliyle hiçbir suç örgütü kamu görevlilerinden bağımsız bu boyutlarda faaliyetler yürütemezler. Mutlaka çürük elmaların da dahil olduğu bir yapılanmayı el birliği ile gerçekleştirmektedirler.

Türkiye, geçtiğimiz sene bu manada 193 ülke içinde en kötü 12 ülke arasında yer alırken bunun alt başlıklarında: Mafya, suç örgütleri, yabancı suç aktörleri ve burası önemli, kamu görevlileri kategorilerinde değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Uluslararası sivil toplum kuruluşu “Global Initiative Against Transnational Organized Crime”: Türkiye’de kamu görevlilerinin suç örgütleriyle ilişkikerinde; Afganistan, Suriye, İran, Kongo Venezuela, Mozambik, G.Sudan, Libya, Rusya, Azerbaycan gibi ülkelerle aynı kategoride olduğunu raporlamıştır.

Bu bağlamda Cumhurbaşkanı eski yardımcısı ve Ankara Milletvekili Sn. Fuat Oktay’ın kendisi ile ilgili olarak son günlerde dile getirilen bazı yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile kamu görevlerinde bulunduğu dönemler içerisinde bizatihi kendisinin ve birinci derece akrabalarının yıllara sari olarak bugüne kadar elde ettiği tüm mal varlıklarının araştırılması ve söz konusu iddiaların tespiti ve bu konuda yapılması gereken çalışmaların belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddelerine dayanarak Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim."

Önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi: 

"Bugün ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizlerin temelinde adalet duygusunu örseleyen yargı kararları, adamına ve nüfuzuna göre muamele, gelir adaletsizliğinin yarattığı sahipsizlik ve yoksulluk ile kamu otoritesinin suçlulara iltimas geçen ama dürüst sıradan vatandaşalara hayatı zindan ettiği algısının toplumda yer bulması vardır. Kamu kaynaklarının daha doğrusu vatandaşlardan binbir emekle toplanan vergilerin har vurulup harman savrulduğu bir yönetim düzeni maalesef bu algıyı güçlendirmektedir. Bu konuda ise siyasi erk sahipleri ile kamu görevlilerinin yolsuzluklara yol veren tavır ve uygulamaları bu algıyı daha da beslemektedir.

Yolsuzluklaın önüne geçmek için, şeffaf, adil ve hesap verebilen bir siyasi iklimin olması gerekir. Böyle bir yönetim anlayışının yerleşmesi; kurumsal manada siyasi partiler ve yöneticileri ile kamu erkine sahip kamu görevlilerinin böyle bir zihniyete ve anlayışa sahip olması ile mümkün olur. Zira kanunlar, art niyetli bu görevliler tarafından siyasi iklimin de göz yumması ve yol vermesi ile  çoğu zaman etfarından dolanılarak bypass edilmekte ve kendilerini kamu yaptırımlarından vareste tutabilmektedir. Dolaysıyla kanun tabi ki önemli ama kamu görevlilerinin hem ahlaken hem de vizdanen bu konuda etik bir karaktere sahip olması hatta yetiştirilmeleri gerekmektedir.

Dürüst ve temiz siyaset yapanlar ile yine kanunlara ve teamüllere uyan kamu görevlileri/yöneticileri, hesap vermekten asla çekinmez, korkmaz ve korkmamalıdırlar da. Her durumda hesap verebileceğini deklare etmek ve bu şekilde toplum karşısına çıkabilmek siyastçi ve devlet insanlarının şiarı olmalıdır. Ancak bu şekilde temiz bir toplum, onurlu bir yaşam ve güzel bir gelecek kurulabilir.

Ülkemiz son yıllarda organize suç örgütlerinin, kara para aklayıcılarının, uyuşturucu tüccarlarının hem transit hem de pazar ülke yaptıkları ve aynı zamanda insan kaçakçılığının da odağında bir ülke haline getirilmiştir. Uluslararası istatistiklere olumsuz olarak yansıyan bu durum maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin imajına da büyük ölçüde zarar vermektedir. Seçimlerin hemen ardından kurulan yeni hükümet ve göreve getirilen yeni İçişleri Bakanının her fırsatta kamuoyuna bildirdiği üzere, organize suç örgütlerine yapılan birçok operasyon da maalesef bu iddiaların doğru olduğunu göstermektedir. Güvenlik ve adli uzmanların işaret ettiği şekliyle hiçbir suç örgütü kamu görevlilerinden bağımsız bu boyutlarda faaliyetler yürütemezler. Mutlaka çürük elmaların da dahil olduğu bir yapılanmayı el birliği ile gerçekleştirmektedirler.

Türkiye, geçtiğimiz sene bu manada 193 ülke içinde en kötü 12 ülke arasında yer alırken bunun alt başlıklarında: Mafya, suç örgütleri, yabancı suç aktörleri ve burası önemli, kamu görevlileri kategorilerinde değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Uluslararası sivil toplum kuruluşu “Global Initiative Against Transnational Organized Crime”: Türkiye’de kamu görevlilerinin suç örgütleriyle ilişkikerinde; Afganistan, Suriye, İran, Kongo Venezuela, Mozambik, G.Sudan, Libya, Rusya, Azerbaycan gibi ülkelerle aynı kategoride olduğunu raporlamıştır.

Esasen hangi kategoride ve düzeyde olursa olsun devlet görevlerinde bulunan kişiler, her anlamda dedikodu dahil her türlü menfi iddiaadan vareste bir hayat yaşamaları gerekir. Bu durum yüksek kamu görevlerinde bulunan mesela güvenlik birimlerinde ve misyonlarımızda görevli olanlar, istihbaratçılar ve özellikle de devleti en üst düzeyde temsil eden kişiler için daha da elzem hale gelmektedir.

Bu görevlerde yer alan devlet insanı ve kamu görevlilerinin herhangi bir açığı ya da yanlışı hem suç örgütlerinin hem de uluslararası istihbarat örgütleri ve dolaysıyla devletlerin gizli açık şantajlarına muhatap olmalarına sebep olmaktadır.

Ülkemizin bölgesel ve uluslararası ilişkileri ile stratejik konumu ülke olarak bu hususta daha özenli olmamızı zorunlu kılmaktadır. Sonuç olarak herkesin olduğu gibi hakkında iddalar dile getirilen kamu görevlilerinin ve siyasetçilerin de kendisini ifade etme ve şeffaf bir şekilde hakkındaki iddialara açıklık getirme hakkı vardır. Ayrıca bir meselenin şuyu vukuundan beterdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin izzeti, ulusal/uluslararası itibarı ve gerçek bir hukuk devleti olmasının kamuoyuna deklare edilmesi ile hakkında iddialar bulunan Cumhurbaşkanı eski yardımcısı ve Ankara Milletvekili Fuat Oktay’ın berat-ı zimmet kaidesince kendisini ifade edbilmesi açısından, kendisinin, eşi, oğlu, kızları, damadı ve dünürleri dahil tüm aile fertleri ve yakınlarının mal varlığının ve kaynaklarının araştırılması büyük önem arz etmektedir."

Kaynak: Haber Merkezi