Gazeteci Tolga Şardan, bugün kaleme aldığı “Ankara eyleminin düğümü Kayseri'de çözülecek” başlıklı yazısında, Ankara’da Meclis’in açılacağı gün İçişleri Bakanlığına yönelik saldırıya değindi. Tolga Şardan, Kayseri’nin Develi İlçesinde veterinerlik yapan Mikail Bozloğan'ı başından vurarak öldüren teröristlerin aracı gasp ederek Ankara'ya gittiğini ve saldırıyı gerçekleştirdiğini yazdı. Saldırının başlangıç noktasının Kayseri'nin Develi ilçesi olmasının dikkatleri buraya yoğunlaştırdığına vurgu yapan Şardan, soruşturmada yeni bulguların ulaşıldığını belirtti.

Tolga Şardan’ın t24.com.tr adresindeki yazısı şöyle:

İçişleri Bakanlığı'nın ana yerleşkesine yönelik terör eylemi sonrasında başlatılan soruşturmada yeni bulgulara ulaşıldığını söylemek mümkün.

Bakanlıklar'daki yerleşkeden giriş yapılmak suretiyle gerçekleştirilmek istenilen terör eyleminin detayları, çoğunluğu sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla en ince ayrıntısına kadar kamuoyuna yansıdı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine konulan yayın yasağını delmeden gelinen süreçle ilgili edindiğim bilgileri aktarayım.

İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı, infial yaratan eylem sonrasında bazı açıklamaları yaptı. Eylem için çalındığı ifade edilen araçta elde edilen patlayıcı, silah ve mühimmat aslına bakarsanız bir canlı bomba eylemi için çok fazla.

Tam tersi bomba yüklü araç eyleminin planlanması halinde ise, canlı bomba yelekleri ile lav silahı ve uzun namlulu silahların taşınması, terör örgütlerinin kullanmadığı yöntemlerden.

Diğer boyut ise, eylemde kullanılan aracın konumu.

Özellikle PKK'nın benzer eylemlerinde, aracın çalınması ve kiralanması, eylem hedefinin bulunduğu yere getirilmesi, patlayıcının imali, eylemin türüne göre üretilen patlayıcının hedef bölgeye taşınması, hedef / hedefler üzerinde keşif yapılması ve nihayetinde eylemin gerçekleştirilmesinde ayrı kişi ya da ekiplerin görev yapması, uzun süredir tercih edilen uygulama.

Ayrıca, aracın sözü edildiği gibi Adana veya çevresinde bombalarının yüklenmesi ihtimali açıkçası zor. Zira, uzun yolda aracın yakalanmasıyla eylemin kesintiye uğraması hâli, örgütlerin istemediği durum olarak bilinir. Riske girmek istenmez.

Bu sebeple, aracın sahibi Mikail Bozlağan'dan gasp edildikten sonra farklı bir yerde imal edilen patlayıcının Ankara'ya yakın bir yerde araca yüklenmesi olasılığı daha yüksek.

Hatırlatmak gerekir ki; 2016'da Ankara'nın Gölbaşı ilçesi yakınlarında yani kente yaklaşık 30 kilometre mesafedeki bir çiftlik evinde PKK'ya ait patlayıcılar bulundu. Dolayısıyla, PKK'nın uzaktan patlayıcı getirmek yerine daha önceden gönderip saklamaya aldığı patlayıcı, silah ve mühimmatı şimdilerde kullanma ihtimali hayli fazla.

Kayseri'ye özel ekipler gönderildi

Saldırının başlangıç noktasının Kayseri'ni Develi ilçesi olması, dikkatleri buraya yoğunlaştırdı, doğal olarak.

Buradaki araştırmalarda, aracı kimin/kimlerin gasp ettiği, Bozlağan'ın öldürülmesinde elde edilen ipucu ve emarelerin yanı sıra bulunacak mermi kovanı üzerinde yapılacak balistik incelemeyle silahın izinin sürülmesi, aracın güzergâhı, eylemcilerin bölgedeki bağlantıları, aracın patlayıcı yüklenmesi için nereye götürüldüğü, Ankara'ya ne zaman ve hangi koşullarda geldiği sorularının yanıtları bulunacak.

İşte bu sorularının yanıtlarının bulunması amacıyla pazar gecesi özel ekipler Kayseri'ye gönderildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki İstihbarat Başkanlığı ile Terörle Mücadele Dairesi'nden üst düzey görevlilerden oluşan ekip, Bakan Ali Yerlikaya'nın talimatıyla kente gönderildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ait özel uçakla gönderilen heyette Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'ndan da yetkililer yer aldı. Ekipte özellikle teknik iletişim uzmanlarının bulunduğunu söyleyebilirim.

Tabii, sürecin Kayseri bölümünde yanıtlanması gereken bir grup önemli sorular daha var. Şöyle ki, Bozlağan'ın cansız bedeninin cumartesi günü saat kaçta bulunduğu, kimliğini ne kadar zamanda tespit edildiği, Bozlağan'ın aracının gasp ediliş saati ve olayı soruşturan jandarmanın kayıp / çalıntı araç kaydını sisteme ne zaman girildiğinin cevapları önemli.

Kısacası düğüm Kayseri'de çözülecek.

Diğer ciddi biçimde incelenmesi gereken süreç, Ankara'ya geliş sırasında aracın güvenlik kontrollerinden nasıl geçtiği.

Şehirlerarası yollarda sık sık gerek jandarma gerekse polis tarafından denetimler yapılıyor. Aracın Ankara'ya ulaştırılması süreci zaten ayrı değerlendirilmesi gereken durum. Sıkı denetimlere rağmen Develi'den çalınan aracın Ankara'ya getirilmesinin aydınlatılması gerekecek. Çünkü, eylemde başkalarının var olup olmadığı bu çalışmayla belirlenecek.

Başka hücreler var mı?

Ankara'daki son eylemde görev alan teröristlerin -varsa- kullandıkları cep telefonları üzerinde yapılacak teknik incelemeyle yine başka önemli sorular yanıt bulacak.

Eylemciler kim? Nereden geldiler? Kimlerle irtibatlılar? Hedef keşfini kim yaptı?

Kişisel fikrim, iki eylemcinin Ankara'da bir "kontak noktası"nın olacağı. Geçmişteki benzer eylemlerde bu sonuca ulaşıldı hep.

Her iki eylemci de büyük olasılıkla Ankara'ya dışardan gelenlerden.

Ölümsüzler Taburu

İçişleri Bakanlığı'na yönelik terör saldırısını üstlendiği ifade edilen PKK'nın silahlı eylem kolu HPG'ye bağlı Ölümsüzler Taburu'nun ilk izleri 2015'te elde edildi.

Güneydoğu'da yakalanan bir örgüt üyesi üzerinde bulunan harici bellekte yapılan incelemede, yasa dışı silahlı örgütle ilgili önemli bilgilere ulaşıldı.

Bilgiler, MİT ve Emniyet'te mevcut.

Ölümsüzler Taburu'nun lideri konumundaki Porsipi kod adlı -Porsipi'nin Kürtçe'deki anlamı; ak saçlı- İshak Özçaktu, Kasım 2019'da Diyarbakır'da öldürüldü.

Mersin Polisevi'ne geçen yıl yapılan PKK eylemini de yine HPG üstlenmişti, hatırlatayım.

Terör eylemi siyasi turnusol oldu

Ankara, pazar sabahı çok önemli bir faciadan döndü. Yerleşkenin Emniyet Genel Müdürlüğü tarafındaki doğu girişinde nöbet tutan iki polisin kahramanlığı, belki de son yılların en önemli terör saldırısının önüne geçti.

Saldırının kriminal boyutu araştırılıyor elbette.

Ancak bu terör eylemi iktidar içindeki "sıkıntıyı" da su yüzüne çıkardı maalesef. Keşke böyle olmasaydı.

Fakat olayın hemen ardından, ilginç gelişmeler yaşandı. Yerlikaya'dan önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yakın oldukları iddia edilen kimi sosyal medya hesaplarından yapılan çirkin paylaşımlar, gerek AKP'de gerekse kamuoyunda büyük tepki çekti.

Zaten, birbirinin benzeri bu hesaplar hemen faaliyetlerine son verdiler. Soylu lehine paylaşım yaptıktan sonra hesapların kapanması, kamuoyundaki "Soylu'nun trolleri" iddiasının somutlaşmasını sağladı.

Bu arada, sosyal medya üzerinde yaşananların Yerlikaya'nın, hem Soylu'ya hem de Soylu'ya sahip çıkan MHP'ye karşı psikolojik üstünlük sağladığına dikkat çekeyim.

Yerlikaya'nın yakın zamanda söz konusu hesaplar üzerine daha yoğunlaşacağını söylemek yanlış olmaz.

Böylelikle, Soylu'nun kendisini eleştirenlere yönelik kullandığı "operasyon çocukları" tanımı, bundan sonra asıl Soylu'nun trolleri için kullanılacak hiç kuşkusuz.

Fotoğrafın anlattığı

Yerlikaya'nın X'teki kişisel hesabından paylaştığı bir fotoğrafı alıntıladım.

Terör saldırısından sonra, 'geçmiş olsun' dileklerini paylaşmak için ziyaret eden konuklarını duyuruyor Yerlikaya iki gündür.

AKP'li siyasetçilerin, bakanların ve üst düzey kamu görevlileri, Yerlikaya'yı ziyaret ediyorlar.

Alıntıladığım fotoğrafta, iki Eski İçişleri Bakanları var: Efkan Ala ve Selami Altınok.

Bu fotoğrafta ya da başka bir ziyaret esnasında gözler Soylu'yu arıyor doğal olarak. Eylem hedefi seçilen bakanlıkta yedi yılını geçiren Soylu'nun ziyaretiyle ilgili Yerlikaya herhangi bir paylaşım yapmadığına göre Soylu, durumu "es geçmiş" demek ki.

Ayrıca, Soylu'nun arkasında duran iktidarın küçük ortağı MHP'den de hiç kimsenin ziyarete gelmediği X paylaşımlarından anlaşılıyor.

Demek ki, iktidardaki kutuplaşma o kadar derinleşti.

Editör: Selim Ercan