Saadet Partisi İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Birol Aydın, Burdur’da; “Anayasa tartışmaları bugünkü ekonomik darboğazın sebeplerini, sonuçlarını insanlar tartışmasınlar; 7 bin 500 lirayla bir emeklinin geçinemeyeceği durum konuşulmasın, tartışılmasın; maaşın 22 bin lira yanı başındaki evin kirası 12-13 bin lira olduğu konuşulmasın, tartışılmasın; her 10 gencimizden 7’sinin imkan ve fırsat bulsa bu memleketin bu cennet vatanından değil de bir gelişmiş batı ülkesinde yaşamak istediği duygu tartışılmasın konuşulmasın diye böyle birtakım suni gündemler ve algılar oluşturuluyor. Biz bu oyunu, bu filmi hep gördük” dedi.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Birol Aydın, Partisinin Burdur İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Burdur STK buluşmasına katıldı.
gündeme dair açıklamalarda bulunan Birol Aydın şunları söyledi:
Türkiye’nin hiçbir temel meselesine çözüm kavuşturamayacakları tescillenmiştir
“Milletimizin tercihleri, anlayışı mevcut yönetimin, önümüzdeki seçim yapılana kadar Türkiye’nin, insanımızın, özgürlük, güvenlik ve refah beklentisine cevap vermek için yetkilendirilmesiyle sonuçlandı. Ancak yaşadığımız seçim sonrası 3 aylık dönem, bundan sonra 4 yıl süreyle yaşayacaklarımızın adeta fragmanı olarak görülmektedir. Arada bir seçimin olmuş olması yaşayacağımız ağır ekonomik sıkıntıların bir miktar ötelenerek sürdürülmesine neden olmaktadır. Yoksa normalde deniz tükenmiştir. Mevcut iktidardaki arkadaşların benimsedikleri anlayışla Türkiye’nin hiçbir temel meselesine çözüm kavuşturamayacakları tescillenmiştir.
Türkiye bile isteye yoksullaştırılıyor, fakirleştiriliyor
Şimdi diyor ki; '2020’de dolar şu olacak. Enflasyon şu olacak.' Sonra bu ilan ettiği rakamı 2-3 ay sonra yukarı ya da aşağı doğru revize ediyor. 3 ay geçiyor revize ettiği rakamı tekrar revize ediyor, bir türlü tutturamıyor. Faizle ilgili ortaya bir şey atılıyor. Talimatla faizlerin aşağıya doğru çekilmesi hususunda bir süreç yürütülüyor. Dövizin yükselmemesi için Merkez Bankası rezervlerinin kullanımı seferber ediliyor ve bu süreçte koca koca insanlar, akademisyenler, yazarlar, iktisatçılar daha çok iktidara yakın olanlar alkışlıyorlar, bundan büyük bir hikmet arıyorlar. Ama bedeli ağır oluyor, ağır ki ne ağır... Rezervlerimiz tükeniyor, enflasyon patlıyor, döviz yükseliyor, bir yerden bir yere bir servet transferi gerçekleştiriliyor, orta direk dediğimiz alt gelir durumundaki insanlarımızın yoksulluğu, fakirliği artıyor, bir avuç zadegan servetine servet katıyor. Bu da bu milletin gözünün önünde cereyan ediyor. Yeni bir ekonomik model kamuoyuna takdim ediliyor. Bununla ilgili günlerce, aylarca televizyonlarda, ekranlarda tartışmalar yapılıyor, insanlar arasına nifak tohumları ekiliyor, bununla ilgili olumsuz bir cümle kullanan ötekileştiriliyor. Ama aradan şu kadar zaman geçiyor, her şey sil baştan yapılıyor, faizler artırılıyor, dövizin reel seviyelere ulaşması hususunda birtakım temennilerde bulunuluyor, 4 yıldır iddia edilen bütün argümanlar geri çekiliyor. Bu sefer bu yeni durumla ilgili de birtakım hikmetler, güzel sözler ifade ediliyor. Ama arada bir bedel ödeniyor. Bedeli ödeyen Burdurlu insanımız, üreticimiz, çiftçimiz, memurumuz, işçimiz, dar gelirlimiz. Yüzde 20’lik bir kesim de servetine hala daha servet katıyor. Dolar yükselirken de kazanıyor, düşerken de kazanıyor. Faiz artırılırken de kazanıyor, düşürülürken de kazanılıyor. Bu ne menem bir şeydir. Siz bunun bir tesadüf olduğunu mu, hükümet ne yaptığını bilmiyor da onun için mi böyle olduğunu düşünüyorsunuz? Bu çalışılmış bir projedir. Türkiye bile isteye yoksullaştırılıyor, fakirleştiriliyor. Üretim damarları tıkalı tutuluyor. Üretmeden tüketen bir toplum haline bilerek getiriliyoruz.
Anayasa üzerinden algı oluşturuluyor
Bütün bunlar yaşanırken şimdi Türkiye’nin gündemine bir de yeni anayasa getiriliyor. Mevcut anayasamız dipçiklerin gölgesinde yapılmış bir anayasadır, bunu değiştirmemiz, sivil bir anayasa yapmamız gerektiği üzerinden bir algı oluşturuluyor. Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün bilinen, görünen insanların tamamı diline yeni anayasayı doladı. Anayasayla biraz önce konuştuklarımızın üstünü örtmek istiyorlar. Sanki memleketimizin, milletimizin bugünkü yaşadığı sorunların merkezinde bugünkü anayasamız yatıyor, kanunlarımız yatıyor. Hukuksuzluk, yolsuzluk, hırsızlık, mevcut yasalarımızca suç mu değil mi? Suç, cezası da var. Sanki mevcut anayasaya uygun hareket ediliyor da mevcut yasalara, kanunlara uygun hareket ediliyor da buna rağmen sorunların üstesinden gelemiyoruz. Kırmızı ışıkta durmanın gerekliliğini herkes biliyor ama kırmızı ışıkta geçiliyor. Kabahat kırmızı ışık, trafik kurallarıyla ilgili bir düzenleme yapmaktan mı geçiyor? Biz bir defa anlayış değişikliğine gitmemiz gerekiyor. Bir zihniyet değişikliğine gitmemiz gerekiyor. Ne olursak olalım, hangi pozisyonu işgal edersek edelim bizim bugünkü sorunlarımızın merkezinde bugünkü yasalarımız yatmamaktadır. Bugünkü anayasa yatmamaktadır. Bütün bunların altında bir zihniyet yatmaktadır. Bir anlayış yatmaktadır. Vakti zamanı gelir kutuplaşmanın ve gerilimin az olduğu bir ortamda sivil bir anayasayı hep beraber Allah’ın izniyle yaparız. Ama bugünkü şartlarda anayasa tartışmaları bugünkü ekonomik darboğazın sebeplerini, sonuçlarını insanlar tartışmasınlar, 7 bin 500 lirayla bir emeklinin geçinemeyeceği durum konuşulmasın, tartışılmasın, maaşın 22 bin lira yanı başındaki evin kirası 12-13 bin lira olduğu konuşulmasın, tartışılmasın, her 10 gencimizden 7’sinin imkan ve fırsat bulsa bu memleketin bu cennet vatanından değil de bir gelişmiş batı ülkesinde yaşamak istediği duygu tartışılmasın konuşulmasın diye böyle birtakım suni gündemler ve algılar oluşturuluyor. Biz bu oyunu, bu filmi hep gördük."