Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, yakın dönemde artış gösteren genç yaştaki kalp krizinden ölüm vakalarını değerlendiren kalp cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, son zamanlarda yaşanan viral enfeksiyonların kandaki pıhtılaşma faktörlerini olumsuz etkilediğini belirterek “Koronavirüs ve diğer influenza virüslerinden sonra yaptığımız D-Dimer adı verilen ve kanda pıhtılaşma düzeyini gösteren testlerin sonucunda pıhtılaşmanın astronomik oranlara ulaştığını görüyoruz. Genç yaşta geçirilen kalp krizlerinin en önemli sebebi akut pıhtı” dedi.

Riskte olanlar test yaptırsın

Pıhtılaşmayı teşhis etmek için “trombofili paneli” adı verilen özel bir genetik test yapıldığını aktardan Prof. Dr. Sönmez “Test yaptığımız gençlerin çoğunda pıhtılaşma faktörünün yüksek olduğunu görüyoruz. Bu kişiler ani kalp krizi ile karşımıza geliyor. Eğer o ilk krizi atlatırlarsa ömür boyu kan sulandırıcı kullanmaları gerekiyor. Hatta kriz erken fark edilip hastaneye yetiştirilebiliyorlarsa hemen stentle tıkanıklığı açıyoruz.  Ancak stent yeniden tıkanıyor, yeniden stent konuyor ve yine tıkanıyor. Dolayısıyla çok ciddi bir problem. Aile hikâyesi olanların mutlaka bir pıhtılaşma testi olan trombofili paneli yaptırması şart” diye konuştu.

Yaşlılarda damar sertliği

Kalp ve damar hastalıkları konusunda bir paradoks yaşandığına işaret eden Prof. Dr. Sönmez “Damar hastalıkları çok arttı çünkü ortalama yaşama yılı çok yükseldi. O yüzden yaşla birlikte artan damar sertliğine yakalanma ihtimali arttı. Ancak gençler arasındaki kalp krizleri de arttı. O 20-25 yaşındaki çocuklarda damar sertliği yok aslında. Orada akut pıhtılaşma var” dedi.

Gençlerde kalp krizi öldürür

Pıhtılaşma yüzünden geçirilen krizinin daha öldürücü olduğunu aktaran Prof. Dr. Sönmez “Çünkü 70 yaşındaki bir tonton amca bir kalp krizi geçirir; ikinciye hatta üçüncüye de geçirebilir ama 20-30 yaş arasındaki bir gencin ana damarları akut bir pıhtı sebebiyle tıkanırsa kesinlikle hayatını kaybeder. Çünkü genç insanın kalbi böyle bir şeye hazırlıklı değil. İleri yaşlardaki hastalarda damarların ‘şartlanma olayı’ var. Kalp krizi anında vücut yan damarlar oluşturarak kalbi besliyor ve ölüm gerçekleşmiyor. Genç insanın damarları sağlam. Ancak birdenbire bir pıhtı gelip tıkayınca ölümcül kalp krizi meydana geliyor” dedi.

Menopozla birlikte kadınların kalpten ölüm oranlarının artış gösterdiğine işaret eden Prof. Dr. Bingür Sönmez “Bunun sebebi kalbin Allah’ın kadınlara bahşettiği östrojen adı verilen ve kalbin damarlarının içini kayganlaştıran ve genişlemesini sağlayan hormonun azalarak bitmesidir. Östrojen hormonunun azalması eskisi gibi kilo verememesine ve dolayısıyla şişmanlamasına, kan basıncının bozulmasına ve hipertansiyonun, diyabetin ortaya çıkmasına sebep olur. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki kadınlarda menopoza girmeden östrojen tedavisi kullanılırsa damar sertliği oluşmuyor. Menopoz doğal bir süreç ancak bu ne kadar ileri taşınırsa kadınlarda kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riski azalıyor” dedi.

Türk kadınının kalbi avrupalıdan zayıf

Türk kadının Avrupalı kadınlara göre genetik sebeplerle 10 yıl daha erken menopoza girdiğini hatırlatan Prof. Dr. Bingür Sönmez “Kalbi koruyan östrojen hormonu daha erken vücuttan çekildiği için Avrupalı kadınlara göre kalp krizine daha yatkın oluyor. Daha da önemlisi Avrupalı kadın menopoz döneminde mutlaka östrojen kullanıyor, spor yapıyor ve beslenmesine dikkat ediyor, kilo almıyor. Bizim ülkemizde kadınlarda sigara içme oranı Batılı kadınlara göre çok yüksek. Kadınların kalp sağlığı açısından bir başka dezavantajı ise kadınların damarlarının erkeklere göre daha ince olması ve özellikle bacak damarlarının varisli olması. Kadınlara yapılan bir baypas ameliyatı erkeklere göre daha başarısız oluyor” diye konuştu.

Kalp karnemiz neden bozuk?

Türk insanda HDL kolesterol adı verilen ve kalbi koruyan iyi kolesterolün genetik olarak düşük olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bingür Sönmez “HDL damar sertliğini azaltıyor, plakları çözüyor ve kolesterolün damar cidarına oturmasını engelliyor. Dolayısıyla biz doğuştan damar setliğine çok yatkın bir topluluğuz. Öte yandan sigara içme potansiyelimiz çok yüksek. Spor yapmıyoruz. Çok ağır bir mutfağımız var. Dolayısıyla Türk milleti olarak çoklu kalp ve damar hastalıkları risk faktörlerine sahibiz ve hepimiz erken damar hastası olmaya adayız. Onun için bir Batılı insana göre çok daha dikkatli davranmak zorundayız” dedi.

Kalp krizi covid'den daha çok öldürdü

Yaklaşık iki yıl süren koronavirüs enfeksiyonunun bütün dünyada yaklaşık 5,5 milyon kişinin ölümüne sebep olduğunu söyleyen İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu “Kalp krizinden yılda 18,5 milyon kişi ölüyor. Herkes koronavirüsten korkuyor ve korunmaya çalışıyor ama kalp krizine yol açan faktörlerden korunmak için bir şey yapmıyor. Kalp ve damar sağlığı bilincinin toplumda yaygınlaştırılması gerekir. Kalp, günde 8 ton kan pompalayan 300 gramlık bir organ” dedi.

Ülkemizde birinci ölüm sebebi

Türkiye’de de kalp ve damar hastalıkları en önemli sağlık problemlerinin başında geliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. 2021’de ölümlerin yüzde 33,4’ü dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklandığı görülüyor. Bu da yaklaşık her üç dakikada bir kişinin ölümü anlamına geliyor. Türk Kalp Vakfı tarafından düzenlenen 36. Kalp Haftası’nın açılısında konuşan Türk Kalp Vakfı Başkanı Kenan Güven “Kalp krizleri artık yaşlılarda değil, gençlerde de önemli bir sağlık problemi. Büyük bir çoğunluğu çevreyle ilgili faktörlerden kaynaklanıyor. Genetik ve doğumsal sebepler dışında gelişen kalp krizlerinin yüzde 80’i önlenebilir sebepler dolayısıyla meydana geliyor” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi