Son yıllarda çocuklar arasında büyük bir sorun haline gelen “akran zorbalığı” konusu okulların açılmasına sayılı günler kala yeniden gündeme geldi. Psikolog ve Pedagog Ebru Şen, akran zorbalığının nedenlerinin “bireysel, ailesel ve okula ait” olmak üzere 3 ana başlık altında incelenmekte olduğunu belirtti. Akran zorbalığına uğrayan öğrencilerin “hassas, sessiz, güvensiz” olduklarını söyleyen Şen, “Akran zorbalığına uğrayan öğrenciler genellikle bir saldırıya uğradıklarında ağlayarak, geri çekilerek tepki verirler. Mutsuzdurlar, içine kapanıktırlar. Düşük bir benlik saygısı içerisindedirler. Kendilerini başarısız görürler. İstenmeyen hissederler. Grup içerisinde dışlandıklarını düşünürler” dedi. Akran zorbalığı yapan çocuklarda ilerleyen yaşlarda yaşanabilecek sıkıntılara işaret eden Şen, “Bu çocukların yarısından çoğu erişkin yaşlarına geldiğinde suç işleme eğilimi yüksektir. Empati kurma yeteneğinden yoksundurlar. Sosyal ve ilişki kurma becerilerinde yetersizlik ve becerisizlik vardır. Özellikle saldırgan ve dürtüsel bir mizaca sahiptir. Erkeklerde fiziksel üstünlük de buna eşlik eder” diye konuştu.

“Tekrarlayıcılığı ve sürekliliği olan zarar verici, incitici saldırgan davranış”

Psikolog ve Pedagog Ebru Şen, ELİPS HABER’e akran zorbalığının ne olduğunu, nedenlerini, çocuklar üzerindeki etkilerini ve alınabilecek önlemleri anlattı. Okullarda öğrenciler arasında yaşanan akran zorbalığının yeni bir sorun olmadığını ifade eden Şen, dünyanın her ülkesinde bu sorunla karşılaşıldığını ve uzun yıllardır gelişmiş ülkelerin eğitim sistemi içinde akran zorbalığı ile mücadeleye yer verdiğini söyledi. “Akran zorbalığı” kavramını tanımlayan Şen, “Bir bireyin veya grubun, başka bir bireye yönelik uyguladığı tekrarlayıcılığı ve sürekliliği olan, gücün sistematik olarak kötüye kullanılmasını içeren, zarar verici ayrıca incitici saldırgan davranış olarak tanımlanmaktadır” dedi.

Akran zorbalığının nedenleri nedir?

Akran zorbalığının nedenlerinin “bireysel, ailesel ve okula ait” olmak üzere 3 ana başlık altında incelenmekte olduğunu söyleyen Şen, şunları söyledi:

“Bireye ait özelliklerde akran istismarı yapan çocukların özellikle akranlarına karşı saldırgan bir tutum içinde olmaları dikkat çekicidir. Sıklıkla yetişkinlere karşı da saldırgandırlar. Diğerlerinin üstünde güçlü ve baskın olma ihtiyaçları ön plandadır ve kesinlikle istismar, zorbalık yaptıkları mağdurlarıyla da çok az empati kurarlar. Bu kişilerin kendilerine karşı özgüvenleri son derece yüksektir. Bizler ‘acaba özgüveni düşük olan kişiler mi zorbalığı yapar?’ diye bir inanç geliştiririz. Fakat yapılan araştırmalar bu tür şekilde sonuçlanmamıştır. Kendilerine ondan özgüvenleri çok yüksektir. Akran zorbalığı konusunda saplanan bir diğer bireysel faktör öğrencilerin mizacıdır. Daha dinamik, dışa dönük kişiler arası ilişkilerde aktif rol aynı oynayan dürtüsel mizaca sahip olan çocuk ve gençlerin zorbalığa yatkınlığı daha yüksektir. Erkeklerde yaşıtlarına göre fiziksel güç sahibi olmak akran zorbalığı açısından belirgin; fakat kızlarda ise daha çok arkadan konuşma, söylenti çıkarma, dışlama gibi özellikler daha yoğun bir şekilde gözüküyor.”

 “Zorbalık yapan çocukların çoğunun erişkin yaşlarına geldiğinde suç işleme eğilimi yüksektir”

Akran zorbalığı yapan çocuklarda ilerleyen yaşlarda yaşanabilecek sıkıntıları anlatan Şen, “Bazı araştırmalar, akran zorbalığı yapan çocukların sınıf içerisinde popüler olduklarını gösteriyor. Bu çocuklar anti-sosyal ve karşıt gelme davranış sorunlarıyla birlikte görünüyor. Bunlar bireye ait nedenlerden sayılabilir. Bunların benlik saygısı normal veya normalin üzerindedir. Saldırganlığın ve çatışmanın yoğun olduğu ailelerden gelmektedir. Bu çocukların yarısından çoğu erişkin yaşlarına geldiğinde suç işleme eğilimi yüksektir. Empati kurma yeteneğinden yoksundurlar. Ailede model olarak görebileceği erişkinler arasında istismar yaygın bir şekilde görülmektedir. Sosyal ve ilişki kurma becerilerinde yetersizlik ve becerisizlik vardır. Özellikle saldırgan ve dürtüsel bir mizaca sahiptir. Erkeklerde fiziksel üstünlük de buna eşlik eder” diye konuştu.

“Zorbalığa uğrayan çocuklar düşük benlik saygısı içerisindedirler”

Akran zorbalığına uğrayan öğrencilerin “hassas, sessiz, güvensiz” olduklarını söyleyen Şen, sözlerine şöyle devam etti:

“Akran zorbalığına uğrayan öğrenciler genellikle bir saldırıya uğradıklarında ağlayarak, geri çekilerek tepki verirler. Mutsuzdurlar, içine kapanıktırlar. Düşük bir benlik saygısı içerisindedirler. Bütün bu yaşadıkları durum onların olumsuz algılarını pekiştirir. Kendilerini sıklıkla başarısız görürler. İstenmeyen hissederler. Grup içerisinde dışlandıklarını düşünürler. Yakın arkadaşları pek yoktur. Eğer mağdur olan kişi bir erkekse büyük olasılıkla fiziksel olarak daha zayıf, minyon tipte ve boyun eğici olabilir. Aşırı koruyucu ailelerin çocuklarında olduğunu görmekteyiz. Farklı ırk ya da etnik gruba üye olabiliyorlar. Farklı fiziksel özelliklere sahip olabiliyorlar. Kekemelik gibi bir engelli olabiliyor. Fakat yalnızca engelli olan kişi zorbalığa uğramaz. Herhangi bir engelli ya da özelliği olmayan bir çocuk da zorbalığa uğrayabilir. Daha varlıklı ailelerden gelip ve bu noktada daha az sosyal statüsü ve varlığı olan ailenin çocukları tarafından da mağdur edilebilir.”

Ailesel nedenler

Ailesel nedenlere işaret eden Şen, “Ailenin, çocuğun bakımını üstlenen kişinin birincisi ‘temel duygusal yaklaşımı’ yani yaşamın ilk yıllarında çocuğa yönelik yetersiz ilgisi, sevgisi varsa bu olumsuz tutum ve açık bir şekilde çocuğun ilerideki yıllarda insanlara karşı yine acımasız olma riskini arttırıyor. Yine bakım üstlenen kişinin ya da kişilerin çocuğun saldırgan davranışlarında izin verici tutum sergileme önemli bir etken. Eğer bir çocuk yakınlarında akranlarına kardeşlerine şiddet içerir davranışlarda bulunuyorsa ve buna yönelik ailesi, ona bakım veren kişiler tarafından sınırlandırmalar getirmiyorsa, izin veriliyorsa elbette bu ileriki yaşlarda sorun olacaktır. Yine diğer bir olasılık ailenin çocuğu yetiştirirken ‘güç kullanması’ çocuğa karşı saldırgan davranışlarda bulunması da ileride potansiyel bir ‘zorba yetişkin’ olmasına mahiyet verecektir. Çocuğun mizacı da saldırgan davranışlar geliştirmesinde rol oynar. Yani eğer aşırı hareketli ise öfke nöbetleri varsa diğer sakin, uyumlu çocuklardan daha uyumsuz ve problem çıkartan bir birey olmaya aday olacaktır” açıklamasında bulundu.

“Çocukların öğretmenlerine yaşadıkları zorlukları, sıkıntıları anlatabilecek bir ortam olması gerekir”

Okula ait nedenlere değinen Şen, şunları söyledi:

“Tıpkı ev ortamındaki gibi yakın bir takip gerektiği ortaya çıkıyor. Çocukların oyun alanlarında okul bahçelerinde, okul yolunda yetersiz denetimi akran zorbalığı sorunlarının artmasına neden olabilir. Güvenli bir okul yaratmak gerekiyor. Adil bir sistemde yargılanması gerekiyor ve ne olursa olsun çocukların öğretmenlerine yaşadıkları zorlukları, sıkıntıları anlatabilecek bir sıcak ortam olması gerekmektedir. Eğer bunlardan ırak bir okulsa o zaman zorbalığa uğrayan çocuklar bunu açıklamakta zorlanırlar. Öğretmenler de eğer iyi gözlem yapamıyorlarsa özellikle boş zaman dediğimiz teneffüs zamanlarında çocukları iyi gözlemleyemiyorlarsa o zaman bunlara mahal verecek ortam yaratmış olabilirler.”

“İlkokul, ortaokul ve lise fark etmeksizin her yaş grubunda zorbalığa uğranabilir”

Okulların açılmasıyla birlikte buna benzer sorunlara rastlanabileceğini ifade eden Şen, “Çocuklar sonuç itibarıyla bunları kendi yaş grupları içerisinde bazı zamanlarda deneyerek, bazı zamanlarda popüler olmak amacıyla bazı zamanlarda da bireysel sebeplerden kaynaklı olarak uygulayabiliyorlar. Bu zorbalığa uğramak her yaş grubu için geçerlidir. İlkokul, ortaokul ya da lisede hiçbir farkı yoktur. Her yaş grubuna açık bir durumdur. Elbette ki yoğunluğu ve şiddeti farklı olabilir” dedi.

Salim Güran'ın telefon kayıtları geri getirildi: 'Bu kayıtlar her şeyi ortaya çıkaracak' Salim Güran'ın telefon kayıtları geri getirildi: 'Bu kayıtlar her şeyi ortaya çıkaracak'

Çocuğun akran zorbalığına uğradığı nasıl anlaşılır?

Ailelere, öğretmenlere ve okul yöneticilerine çok fazla görev düştüğünü vurgulayan Şen, şu ifadeleri kullandı:

“Çocuk okula eğer ki yürüyerek gidip geliyorsa, okul yolunda bir zorbalığa uğramışsa, okula yürüyerek gidip gelmekten korkma, okula devam etmeyi istememek, kendisini okula sizin götürmeniz için yalvarması, okul değiştirme isteği olabilir. Okul başarısında ve performansında akademik bilgisinde sınavlarda düşmeler gözükebilir. Okuldan eve üstü başı yırtık, düğmesi kopmuş bir şekilde gelebilir. Aç gelebilir. Harçlığı alınmış olabilir ya da götürdüğü yemek başkası tarafından yenmiş olabilir. İçe kapanması, kekelemesi, vücudunda bir takım darbe izleri olabilir. Yemek yememe, uykuya dalamama veyahut sürekli uyumak istemek gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz. Ağlamalar, kabus görmelerle karşılaşabilirsiniz. Eşyalarının kaybolduğunu görebilirsiniz. Daha fazla sizden harçlık isteyebilir. Çünkü sürekli ona verilen paranın başkası tarafından gasp edilmesi söz konusu olduğundan bütün bunlarla bir profil gördüğünüzde çocuğunuzun zorbalığa uğradığına dair pek çok donenin dikkatinizi çekmesi gerekir.

Yaşıtlarına zorbalık yapan çocuk nasıl anlaşılır?

Şen, ‘yaşıtlarına zorbalık yapan bir çocuk’ için ailesinin dikkat etmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı:

“Kendisinin akranlarından daha güçlü olması ve bunu kötüye kullanması yönünde bir özgüven patlaması yaşaması, yönetmeyi sevmesi, olmadığında çok çabuk sinirlenmesi, dürtüsel davranışlarda bulunması, empati kurmada beceriksiz olması ya da hiç kuramaması yetişkinlere karşı gelme, saldırganlıkla karşılık verme görebiliriz. Okula karşı olumsuz bir tutum içinde olması bizim dikkatimizi çeken özelliklerdir.”

Okulların alması gereken önlemler nelerdir?

Zorbalıkla ilgili okulların alması gereken bazı önlemleri anlatan Şen, “ Öğrencilerin öğretmenleriyle sıcak, içten yakınlık kurabilecekleri bir ortam yaratılması. Bağ kurulması. Öğretmenlerin zaman zaman onların davranışlarını gözlemlemesi gerekiyor. Akran zorbalığıyla ilgili okul bazında küçük projeler yapılmalı. Bir canlandırması, bunun olası nasıl durumlar yaratılabildiğini bir drama şeklinde sunabilirler. Lise döneminde bu konular çok rahat yapılabilir, tartışılabilir. Edebiyat eserlerinde var olan bir zorbalık varsa bunun üstünden konuşulabilir ve zorbalığın aslında insanlar için ne kadar yaralayıcı bir durum olduğu konuşulabilir. Teneffüs zamanlarında son derece iyi gözlem yapılması, çocuklar arasında olumlu bağ kurmak için grup çalışmalarının ve öğretmenlerle birlikte daha yakın ilişki kurmalarına yönelik olan tavırların okul yöneticileri tarafından planlanması ve buna yönelik çalışmalar yapılması söylenebilir. Yapılmış bir zorbalığın mutlaka bir yaptırımı olması gerektiği ve adil bir şekilde davranılarak hem zorba olan kişiye hem de bunun mağduruna bunu açıklamak ve anlatmak gerekmektedir. Okullarda görev yapan psikolojik danışmanlar bu konuda çok aktif görev almalı. Her sınıfta, okul başında, ortasında ve sonunda tekrardan bu zorbalık konusunu işlemeli ve gerekli çalışmalar yapmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Sorun çözme becerilerinin geliştirilmesi gerekiyor”

Zorbalığa uğrayan çocukların ailelerinin hemen okul ya da sınıf değiştirmek isteyebildiğinden söz eden Şen, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Bu zorbalığın yoğunluğuna ve büyüklüğüne bağlı olarak değerlendirilse de biz yine de hemen hemen yaşamın her yerinde buna maruz kalabileceğimizi unutmayarak, aşırı bir koruma içerisinde olmadan çocuğumuzun kendisini nasıl savunabileceğini, nasıl kendi hakkını gösterebileceğini, yetişkinlerden nasıl destek alabileceğini öğretmemiz gerekiyor. Bulunduğu yerle ilgili hemen bir kaçış içerisinde değil, bir anlamda kendi becerilerini, yeteneklerini ve bilgisini kullanarak bununla sorun çözme becerilerine geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.”

Muhabir: Deniz Dalgıç