CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin 20. Olağanüstü Kurultayı'nda açıklamalarda bulundu. Divan Başkanlığı'na Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek seçildi.

Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

"47 yıl aradan sonra belki de ilk kez şu anda Türkiye’nin birinci partisinin kurultayını izlemekte olan milyonlara merhaba. Artık az değiliz, daha çoğuz. Umudunu bize bağlayan 4 milyondan fazla yeni seçmenimize merhaba. Bize başarıyı getiren değişim anlayışını partimizin yazılı belgelerine yansıtmak üzere bir araya geldik. 

Bundan tam 1 yıl önceydi, 6 siyasi parti ittifak halinde girdiğimiz seçimlerde çok istediğimiz bir seçimi kaybettik. 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra toplumda siyasetten uzaklaşma hali vardı. Gençlerin gözündeki fer sönmüştü, büyüklerimizin omuzları düşmüştü. Büyük bir değişimi gerekli görerek, 'CHP değişecek, Türkiye değişecek' dedik.

"Erdoğan'ın 18 kişilik kabinesinde 1 kadın var"

Bizim kurultaylarımız liderlerden talimat almaz, talimat verir. Sayın Erdoğan'ın 18 kişilik kabinesinde bir tek kadın vardır ve aileden sorumludur. O kıymetli bakanımıza 'Sen aileden sorumlusun, aileyle ilgileneceksin' deniyor. AK Parti, ona oy veren çok sayıda kadına 'Sizin yeriniz ailedir, evdir; göreviniz çocuk büyütmek, engelliye bakmaktır. Siz dış politikadan, ekonomiden, kültür-sanattan anlamazsınız. Yerel yönetimlerle ilgili kararları da biz alacağız, adliyeyi de mülkiyeyi de biz yöneteceğiz' diyor.

Bu ülkenin kurucu kadrolarının zihinlerinde bu yoktu. CHP eşit temsile, kadın-erkek eşitliğine yer verecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

1 Mayıs'ta işçi örgütlerinin yanında olduk. Nerede bir STK, nerede bir meslek kuruluşu sesini duyuruyorsa ilk biz duyduk, yanlarında durduk. Onlar da vatandaşımızın sesini duyurduğumuz mitinglerimize geldiler, katkı sağladılar.

Morallerimizi bozmak isteyenler oldu. Partimizin yerel seçimlerdeki başarısızlığı üzerinden kendilerine kariyer yapmaya çalışanlar oldu. Bir damla alın terlerini bu partiye damlatmamışlar ki. Her zaman karşımızda durmuş, alay etmişler, şimdi gelmiş CHP'li olmuşlar. Partimizi paçasından aşağı çekmeye çalışanları o çukurda bıraktık, yolumuza baktık.

Önümüzde iki risk vardı. İktidarın CHP'yle kutuplaşma siyasetini bir taktik olarak sürdürdüğünü gördük. 'Sizinle kavga etmeyeceğiz, bir kavga edeceksek emekliler için, yoksullar, çiftçiler için edeceğiz. Sizin suni gündeminizin peşine takılmayacak, bu seçimleri yerel seçim olmaktan çıkarmayacağız' dedik. Hakaretlerini duymadık, hak etseler dahi cevaplarını vermedik. 

TBMM Başkanı Kurtulmuş: İsrail'in saldırganlığı durdurulmazsa bölgesel ve küresel çatışmalar çıkar TBMM Başkanı Kurtulmuş: İsrail'in saldırganlığı durdurulmazsa bölgesel ve küresel çatışmalar çıkar

Eski dostlarımızın benzer yaklaşımları oldu. Öyle şeyler duyduk ki orada verilecek cevap aslında oluşturmaya çalıştığımız ittifak siyasetinin temellerini bombalamaya yönelikti. Görmedik, duymadık, 'Canınız sağ olsun' dedik. 2024'ün ittifaksız kazanılmayacağına inananlar çoktu. Sırf ittifakı reddeden parti olmadığımız gibi, ittifak arayışlarıyla ilgili üzerimize düşeni yaptık. Ama sırf ittifak yapmak için olmayacak tavizler vermedik, olmayacak tekliflere 'evet' demedik. Bu milletin hakkını kimseye yedirmedik. Biz ittifakın partilerle değil milletin kendisiyle yapılması gerektiğini gördük. Partilerle yapılamayacağını, bu zorlamanın sonuç almayacağını gördük.

"Anketlere güvendik"

Seçmen Türkiye'nin geleceğine ve CHP'nin geleceğine yatırım yapmıştır. Seçmen, büyükşehirlerin ekonomilerini bize emanet etmiştir. Pek çok şehirde, 'Artık bıktık, CHP yönetsin' demiştir. Bu yüzden bizim 412 kıymetli belediye başkanımızın, her birinin cebindeki anahtar ne belediyenin kapısının, kasasının, şehrin altın anahtarıdır. Ellerindeki anahtar, partimizi iktidar yapacak olan iktidardır. Biz yerel seçimleri sokağın sesini duyarak kazandık. Anketlere güvendik. 31 Mart öncesi bize başarı getiren doğrulara sahip çıktık.

Aday gösterilip parti değiştirenler bize seçim kaybettirecek potansiyeli yakalayamadılar. Aday gösterilmeyince televizyonlara konuşanlar, partide kalıp soğuk yapanlar, istifa edenler tarihteki yerlerini aldılar. Partiyi tüm demokratlar sahiplenmişken, kişisel hırslarından dolayı bu partinin karşısında adaylaşanlar; adaylaştıkları yerde kalsınlar. Bir daha onlar bu partide görev almayacaktır.

Emine Şenyaşar'a randevu verilmesini, dinlenmesini söyledim. 'Ayşe Ateş'i ve 2 çocuğunu dinleyin, randevu verin' dedim. Normalleşme dediğimiz sürece önce birileri 'yumuşama' dediler. Halkın bu sürece olan teveccühü tüm araştırmalarda ortaya çıktı. Bizi o masalara oturtan milletin ta kendisidir. Siyaset yıllardır normalinden saptığı için milletin sıkıntıları çözümsüz kalmıştır. 'Oyu bana vermelisin çünkü bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler, vatabı böldürecekler' diyenlere Türkiye İttifakı'yla yürüdük, yürümeye devam edeceğiz.

İktidar tarafından başlarda olumlu birkaç adım atılmaya çalışılsa da normalleşmiş bir Türkiye'de kendisine yer olmadığını düşünenlerin saldırıları süreci sıkıntıya uğratmıştır. Yaptığımız görüşme ne AK Parti'yle ittifak görüşmesi, ne de Cumhur İttifakı görüşmesidir. Siyasi rakiplerimizin de böyle bir isteği olduğunu düşünmüyorum.

"6 yıl önce Erdoğan'a yapılmış anayasaya, bugün Erdoğan bile uymuyor"

Mevcut anayasaya uyarsanız, yeni anayasayı konuşabilirsiniz. Bundan 6 yıl önce her doğana yapılması gerekirken Erdoğan'a yapılmış anayasaya, bugün Erdoğan bile uymuyorsa; şimdi yeni bir anayasa konuşmanın değil o yeni anayasayı yapacak yeni bir meclis ve ona güçlü irade koyacak güçlü bir yönetici iradeye ihtiyaç var. 'Onun da zamanı CHP iktidarıdır' demekten geri durmadık.

Bizi bu süreçte en çok üzen ise aldığımız haksız eleştiriler oldu. O eleştirileri yapanlar kısır kavgaların fayda getireceğini düşünüyorsa yanlıştır. İstemeden iktidara can suyu verecek bir sürece alet oluyorlarsa dikkatli olmalılar. Kavga ve kutuplaşma iktidarın son çaresi.

Yerel seçimlerde partideki yönetim anlayışında yaptığımız değişiklikler bakidir. Ancak bugün değişimin altını doldurmak için tam anlamıyla tüzüğümüzü ele alacağız.

Bundan önce yürütülen demokratik tartışmaların, birazdan oluşturulacak komisyonda da özgürlükle tartışılması ve müzakere sürecinden sonra bu salondan birilerinin beklentisinin aksine güle güle oynaya çıkacağız.

Bu tüzük Özgür Özel tüzüğü değildir. Kılıçdaroğlu’nun taahhütleri tüzüğün içine konulmuştur. Kendisinden mail yoluyla onay alınmıştır. Bu tüzük ne benim ne il başkanlığının ne de Kılıçdaroğlu’nundur, bu tüzük kapsayıcılığı bakımından örgütümüzün tüzüğüdür. Bu tüzükten kavga bekleyen iktidar hayal kırıklığına uğradı."

Muhabir: Betül Vural