CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kullandığı “Baba evi, baba ocağı” ifadelerine yönelik eleştirilere ilişkin konuştu. Özel, "Ben Manisa'da 'baba evine helallik almaya gittim' dedim. Atatürk'ün partisi olduğu için, bizim partiye 'baba evi' diyoruz. Bütün kadın meselesine olan pozitif yaklaşımıma rağmen 'Niye baba evi?' dediler. Dedim ki 'Acele etmeyin anaocağına da gideceğiz'. Madem ki; bizi bu örgüte Nükhet Tartan getirmiş, emanet etmiştir, büyütmüştür; burası da benim ana ocağımdır. Helallik istemeye geldim" dedi.

Bakan Bayraktar, Gürcistan Birinci Başbakan Yardımcısı ile görüştü Bakan Bayraktar, Gürcistan Birinci Başbakan Yardımcısı ile görüştü

"Anayasa hükmü yok hükmünde kabul ediliyor"

Özel, Türk Eczacıları Birliği Büyük Kongresi’nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, soru üzerine, “Sayın Kurtulmuş’un ziyaretinden önce ziyarete ilişkin bir açıklama yapmam doğru değil. Bugün bir meslek örgütünün toplantısına geldik. Bu meslek örgütü de siyaseten homojen bir meslek örgütü değil. Bana karşı hepsi birden bir sevgi ve misafirperverlik gösterdiler ama bu örgütte her siyasi partiden arkadaş var. O yüzden siyasi değerlendirmeler yapmam da doğru değil” dedi.

Özel, şunları kaydetti:

“Sorunuzda burada yanıtlayabileceğim kısım şudur. Bugünlerde anayasanın bir maddesi Yargıtay tarafından yok sayılıyor. Ülkeyi yöneten kişi de bunu haklı görüyor ve diyor ki ‘Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini herkesin bağlayacağıyla ilişkin anayasa hükmünü yok hükmünde kabul ediyor.’ Biz de diyoruz ki böyle yaparsanız Meclis’i de yok hükmünde sayar yarın birisi çünkü bazı maddeler Meclis’i ilgilendiriyor. Yarın sizi de etkiler çünkü Cumhurbaşkanıyla ilgili maddeler birisi tarafından yok sayılıyor olmaz. Aynı şekilde Türk Eczacıları Birliği de anayasada kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleriyle ilgili maddeden güç alıyor. Eğer bugün, örneğin herhangi bir eczacı ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararının Yargıtay tarafından kabul edilmemesine doğru yapıyorlar’ diyorsa kendi mesleği de elden gidiyor mesela bunu görmesi lazım. Herhangi bir tabip buna sessiz kalırsa artık Türk Tabipleri Birliği diye bir yapı yarın yok diyebilir Cumhurbaşkanı. Herhangi bir kamu kurumu niteliğine sahip meslek örgütü herkes ki anayasayla kurulan içinde biliyorsunuz Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nden esnaf odalarına kadar atıflar var ve hepsi anayasadan güç alıyorlar. O yüzden anayasal düzeni bir maddede yok sayarsanız bütün düzeni bir ortadan kaldırırsınız. Kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olmazsa eczacılar yine olur ama onlar ya sermayenin eline düşerler ya da kendi ceplerini düşünen tüccarlara dönüşürler. Kamu kurumu niteliğinde olduğunuzda gece 3’te çocuğunuz hastalandığında ateş düşürücü şurubu bulabileceğiniz bir eczanenin açık olduğundan eminsiniz çünkü kamu için o alan düzenlenmiş.

Yani Anayasa tartışması Özgür Özel’in, Recep Tayyip Erdoğan’ın tartışması değildir

Anayasa böyle sahip çıkmak lazım. Yani Anayasa tartışması Özgür Özel’in, Recep Tayyip Erdoğan’ın tartışması değildir. Gece 3’te ateşlenmiş havale geçirecek bir çocuğun ilacının bulunup bulunmama meselesidir. Türkiye’nin bir ucuna bir hekimin gidip gitmeme meselesidir. Anayasa meselesi barınma hakkı meselesidir. Çocukların parklarda yatmama meselesidir. Anayasa meselesi örgütlenme hakkı meselesidir, sendikalı işçinin hakkını alma meselesidir. Siz anayasayı bir yerden yok saymaya başlarsanız önüne gelen başka bir yerini yok sayar, düzen kalkar, devlet kalkar. Ben Recep Tayyip Erdoğan’a karşı devleti, düzeni, hukuku savunuyorum. Ben Recep Tayyip Erdoğan’a karşı kendi bindiğin dalı kesme diyorum. Onun Cumhurbaşkanlığını güvence altına alan anayasa maddesini savunuyorum. Yarın kimin Cumhurbaşkanı olacağına milletin karar vermesi anayasadır, babadan oğula geçmesi anayasasızlaştırmadır. Anayasa dünyada 800 yıllık, Türkiye’de ilk adımları atılmaya başlayalı yani tek adamın yetkileri tartışalı Sened-i İttifak’tan beri 200 yıllık bir yürüyüştür. Bu yürüyüşe çelme çakan Türkiye’ye çelme çakar.”
 

Editör: Sümeyye Aksu