Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda gündemi değerlendirdi. Birleşik Kamu-İş'in önceki dönem genel başkanları Mehmet Yeşildağ ve Hasan Kütük'e CHP’ye katıldı. Yeşildağ ve Kütük'e rozetlerini takan Özgür Özel, CHP'nin büyümeye devam ettiğini söyledi.
Muhalefet parti lideriyle yaptığı ziyaretlere değinen Özel, “Bizim bir ve birlikte olmamız gerektiği konusunda ortak mutabakatımızı bir kez daha hem de tüm görüşmelerden sonra basının önünde de teyit ettik” dedi.
Özel’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"CHP büyümeye devam ediyor"
"Bu seçim aday gösterdiğimiz 17 belediyenin 15'ini Manisa'da kazandık. Hep birlikte kazandık hep birlikte kazanmaya devam edeceğiz. Banu bunu yaşatan tüm ilçe başkanlarımıza selam olsun.
Belediye Başkanımız Ferdi Zeyrek'i, milletvekillerimizi, il başkanımızı ve bütün ilçe başkanlarımızı gönülden kutluyorum. Hepsini çok seviyorum. Hep birlikte kazandık. Hep birlikte kazanmaya devam edeceğiz. Bana, memleketime bunu yaşatan bütün ilçe başkanlarıma, bütün örgüte yürekten selam olsun.
Cumhuriyet Halk partisi ailesi büyümeye devam ediyor. Partimize emek dünyasından önemli isimler katıldı. Biraz önce yukarıda kendilerini ağırladık, rozetlerini taktık. Birleşik Kamu-İş'in önceki dönem genel başkanları Sayın Mehmet Yeşildağ ve Sayın Hasan Kütük'e baba ocağına hoş geldiniz diyorum.
"Muhalefet parçalanmaya çalışıyor"
Muhalefetin parçalanmaya çalışıldığı, muhalefetin ağır bir saldırı altında olduğu, yargı sopasının ellerinde olduğu, tüm imkanlarla, maddi manevi, rasyonel irrasyonel, yasal yasadışı, görünen yeraltı her türlü faaliyetle muhalefete saldırdıklarını ama bizim bir ve birlikte olmamız gerektiği konusunda ortak mutabakatımızı bir kez daha hem de tüm görüşmelerden sonra basının önünde de teyit ettik. Ben kendilerine partimizin içinde bulunduğu cumhurbaşkanlığı adayı belirleme sürecini, ön seçimi, bu sırada sandık görevlilerimizin nasıl hazırlandığını genel seçim için, Mayıs-Haziran ayında yapacağımız bir genel tatbikatla bir sabahın erken saatlerinde nasıl sandık başına gidip sandık görevlilerini sandığın başında fiilen bir tatbikatla sınayacağımızı, nasıl Türkiye'nin yarınlarını nasıl yöneteceğimizi ifade ettiğimiz parti programımızın, geleceğin iktidar programı, hükümet programına evrilecek parti programımızla ilgili 973 ilçeden, 81 ilden gelen verileri nasıl derlediğimizi, nasıl yoğun bir çalışma içinde olduğumuzu, önümüzdeki günlerde bu parti programını nasıl değiştirip nasıl bütün Türkiye'ye tüm sorun alanlarındaki çözüm önerilerimizi ifade edeceğimizi ve aday belirleme sürecini, bu süreçte karşılaştığımız yargı tacizlerini, hukuki durumu, partimize yapılan saldırıları hepsini uzun uzun konuştuk. Sağ olsun tüm sayın genel başkanlar harika ev sahiplikleriyle, deneyimleriyle, katkılarıyla tek hedefin bu ülkeyi tekrar hukuk devletiyle, gerçekten adaletle, hem mahkemedeki adaletle hem ekonomik adaletle tanıştırmak gerektiği noktasında birbirimize çok kıymetli katkılarda bulunduk. Çok değerli görüşlerinden istifade ettik.
Özgür Özel’den Ümit Özdağ açıklaması
Bu hafta sadece üç genel başkan ziyaret etmedim. Dört genel başkan ziyaret ettim ama bunlardan bir tanesi maalesef Silivri Cezaevi'ndeydi. Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı Silivri Cezaevi'nde ziyaret ettim. Orada konuştuk, çıktığımızda ifade ettim. Tam bir yetkisizlik. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın yaptığı iş aslında İstanbul'la hiç ilgisi olmayan, Antalya'da olmuş ve Ankara'da ikamet eden birinin suçlandığı meselede İstanbul'dan tutuklama kararı çıkarmak. "Olmaz bu." dedik. Cezaevi çıkışında da ifade ettik ve sonra mahkeme karar verdi. Dedi ki: "Ümit Özdağ için İstanbul'daki mahkemeler yetkisizdir. Biz yetkisiziz." dedi. İddia edilen suç işlendi ise Antalya'da işlenmiş, kişi Ankara'da ikamet eder, ne işi var İstanbul'da, dedi. Bunu bana sormuyor. Bunu Akın Gürlek'e soruyor. Ümit Özdağ Ankara'da bir partinin genel başkanını, bu meclisin önceki dönem milletvekilini, Ankara'da yemek yerken İstanbul'dan verdiği talimatla gözaltına aldıran, polis arabasına bindirten, İstanbul'a kadar gözaltı şartlarında götüren, nezarethaneye koyan, sabaha kadar tutan, ertesi gün getiren, tutuklayan kişinin yaptığı işin yetkisiz olduğunu söyledi. O da biliyordu yetkisiz olduğunu. O yüzden tüm bu işlemleri yapıp tutuklamayı Kayseri'deki bir olay üzerinden yapmıştı. Şimdi onu bekliyoruz. Tweetlerin 8'i milletvekiliyken atılmış, yetki Ankara'da. Kayseri'deki olay ise yetki Kayseri'de. Şimdi öbür mahkemede "bunda yetkisizsin" diyecek ama olan bir sayın genel başkana yapılan itibar suikastine, bir sayın genel başkanın partisini insanların gözünün önünde küçük düşürme çabalarına hepimiz şahitlik ettik. Ben orada Sayın Genel Başkan'a da söyledim. Sayın Genel Başkan, genel başkanların hukuku diğer genel başkanlara emanettir.
“Bu belgenin bize geleceğini tahmin etmediler”
Bolu'daki yangın faciası. 36'sı çocuk, bebek 78 canımızı kaybettik. Bugün 35. gün. İlk gün Bolu'daydık. 7. gün buradan hatırlattık. Her hafta hatırlatıyoruz ve her hafta rezaletin yeni bir perdesini aralıyoruz. Bugün 35. gün. "Ucu nereye giderse gitsin." diyenler hep beraber dün kongreye gittiler. Ucu başı birbirine değiyordu dün. 21 Ocak'ta bir bilirkişi heyeti oluşturmuşlardı. Bilirkişi heyeti bu. Bu bilirkişi heyetine görev vermişlerdi. Sayısını burada söylemiştim. 2025'e 962. Bu bilirkişiye "korsan" dediler.
Bu bilirkişinin raporuna "korsan" dediler ve bilirkişi raporunu teslim almadılar. Sonra da bu bilirkişi raporunu teslim almama meselesinin kanıtını bulamayacağımızı söylediler. "Yok öyle bir şey." dediler. "Korsan." dediler. Önce bilirkişiyi takviyelerle güçlendirdik dediler ama bu belgenin bize geleceğini tahmin etmediler. Önce şunu göstereyim. Bu bilirkişinin raporunda sorumlular, Bolu Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü, yeni adı Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Müdürlüğü, Bolu İl Özel İdaresi, söz konusu otelin işletmecileri ve turizm işletmesi belgesi düzenleyen kurum olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı yazmışlardı. Bu bilirkişiye "Bakanlığı çıkar oradan." dediler.
"Bunlar" dedi "çıkaramayız.". "Burada Bolu Belediyesi yok." dediler. "Kanuna göre sorumlu değil, yazamayız." dediler. Bunun üzerine bu bilirkişiye "Raporu almayız." dediler. Ankara'dan gelen telefonu açanı, Bolu'da açanı, Ankara'dan arayanı sonra savcılığa baskı yapanı söyledim.
Bu işin peşini bırakmayacağız. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "korsan" dediğin bilirkişilerin de, "korsan" dediğin raporun da altında imzalarıyla savcının da, onların yazdığı raporun da, azil yazıların da hepsi elimizde duruyor. Bundan sonra mahkeme sürecinde bu bilirkişiler, geçmişteki bu bilirkişiler şahit olsun da her şeyi anlatsınlar da, şimdi anlatamazlarsa yarın kurulacak mahkemelerde anlatsınlar da Adalet Bakanlığı eliyle korsan faaliyet neymiş sen de gör, kurtarmaya çalıştığın Turizm Bakanı da görsün.
“Ne içki içen suçludur ne de sen onu yargılayacak makamdasın”
Maalesef sahte alkolden ölümler devam ediyor. İstanbul'da 70, Ankara'da 65 kişi, toplam 135 kişi öldü. İki ilde, iki hafta içinde. Bu raporu, bir komisyon kuralım, bu sorunu inceleyelim diye geçen dönem teklif ettik, reddettiler. Yine teklif ettik, yine reddettiler ama örneğin Kartal'da, Kaya'da ölenlerin iki katı öldü burada. Soma faciasında ölenlerin yarısı öldü sadece bir olayda. Geçen sene 500 kişi ölmüştü sahte alkolden. Kurmak istemiyorlar. Niye? Siyasi sebeplerle. Niye? Kurduğunda biliyor ki gittiğimiz hastanelerde yatanlar ya da ölenlerin yakınları, niye içti dediğimizde %80 parasızlıktan, alkolün pahalılığından diyor. Ben çıkıp bunu araştıralım diyorum. Burada 100 liralık içkinin 62 lirası vergi diyorum. Kesiyor onu, grup toplantısında oynatıyor. Bakın diyor, rakı hesabı yapıyor grupta diyor. Canın hesabını yapıyorum ben burada. Ayrıca rakı meselesi, alkol meselesi dokunulmaz değildir. Senden, ondan, bundan gizlenilecek bir şey değildir. Utanılacak bir şey değildir. Bu insanlardan aldığın fahiş vergiler, hayat tercihi vergileri ve yaptığın bu vergilerin tamamının ideolojik olması ayıptır. Ne içki içen suçludur ne de sen onu yargılayacak makamdasın. Bunların hepsinin hesabını sen vereceksin.
“Askıda vekil uygulamasını sona erdirin”
Koalisyon ortağın, ittifak ortağın askıda 9 gülek buğday kampanyası başlattı. Hoş, Sayın Genel Başkanları rahatsız, bir kez daha acil şifalar diliyorum. Aradık, bizim arkadaşlar sordular, sordurdular. Çünkü faydalı bir iş yapılıyorsa destek olalım, görünür kılalım. İç Anadolu'da aradığımız Milliyetçi Hareket Partisi il yönetimlerinin, ilçe yönetimlerinin hiçbirinin kampanyadan haberi yoktu ilk gün. "Genel merkeze soracağız." dediler. Genel merkeze soruldu, bilgi yok, biz size dönelim dediler. Mesele kampanya şundan ibaret; eğer elinde buğday kaldıysa çiftçinin bu tarihte, gidilecek çiftçiden 9 gülek yani 18 kova...
İki kova, 36 kilo buğday alınacak, askıya asılacak. Yoksul birisi de gidecek askıdan iki kova buğdayı alacak, kendine bir değirmen bulacak, buğdayı değirmende öğütecek, un yapacak, eve gidecek ekmek yapacak. Kampanya bu. Ama şu kadarını söyleyeyim; kampanyanın kendisi ittifak ortağının diğerini afişe etmesi, insanların olmayan buğdaya, alınıp da asılacak iki kova buğdaya, onu alıp da öğütüp un yapmaya, o undan ekmek yapmaya muhtaç hale geldiğinin itirafından başka bir şey değildir. Benim
Milliyetçi Hareket Partisi'nin değerli grubuna, milletvekillerine önerim şudur: Bu askıda buğday işi tutarsa biz de yürekten destekleyelim ama daha kolay bir yolu var. Askıda vicdan uygulamasını sona erdirin. Askıda vekil uygulamasını sona erdirin. Askıya koyduğunuz milletvekilliğini ve vicdanınızı alın, hep beraber bu memleketin sorunlarını konuşalım."