CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Fernas işçilerinin grevine değinen Özel, "Fernas işçilerinin kılına zarar gelirse sorumlusu Erdoğan'dır" ifadesini kullandı. 

100 bin TL limiti olan kredi kartlarından savunma sanayii fonu alınmasını öngören düzenlemeye tepki gösteren Özel'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Fernas işçilerinin kılına zarar gelirse sorumlusu Erdoğan'dır"

"Buradan Sayın Erdoğan'a sesleniyorum; Bir milletvekilinin işçinin alın terini sömüren, haksızlık yapan, yer altında 301 işçinin öldüğü o havzada emeği sömürülen birinin emeğini sömüren patron, senin milletvekilin ve sana güveniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC'nin kuruluşunun 41. yılını kutladı Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC'nin kuruluşunun 41. yılını kutladı

Fernas'ın patronu kul hakkı yiyor ve bunu Erdoğan'a dayandırıyor. O işçilerin kılına zarar gelirse müsebbimi Fernas'da değil, bizzat Recep Tayyip Erdoğan'dır!

Cuma akşamı Gebze'de, Pazar günü Ümraniye'de yüreklerin kaldırmayacağı görüntüler yansıdı. Aslında bunun böyle olacağını biliyorduk. Hayvanları Koruma Kanununu getirdiler, kanunda bir değişiklik öngördüler, biz buradan itiraz edene kadar, vatandaşlarımız haberdar olup partimizin yaptığı haklı muhalefete toplumsal bir destek verene kadar kanun şöyleydi; Canları sokaktan alacak, götürecek barınağa koyacak, barınakta 2 ay tutacak, sahiplendirmeyeni zehirleyecektiler. 

"Katliam yasasını uygulamayacağız"

Gebze'de ve Ümraniye'de canları zehirlediler, öldürdüler. Övünç duyduğumuz husus şudur ki; ilk gün ben de söyledim, teker teker milletvekillerimiz de söylediler. Biz bu katliam yasasını uygulamadık, asla da uygulamayacağız. Bu katliam yasası durdurulmalıdır ve durdurulacaktır.

Özgür Özel'den savunma sanayii fonuna tepki

Daha üç hafta önce Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, ekonominin iyiye gittiğini ve yeni vergiler getirmeyi düşünmediklerini söylemişti, daha sözlerinin haber olduğu gazetelerde mürekkep kurumadan TBMM'ye AK Parti grubu 12 maddelik bir teklif getirdi. Aslında bu teklif bugünden bakıldığında hiç sürpriz değil, 1 Ekim günü Sayın Erdoğan Meclis'in açılış konuşmasında demişti ki; İsrail'in bir sonraki hedefi biziz, Türkiye'dir demişti.

Bunu ne dış politikacılar, ne güvenlik uzmanları kimse anlam veremedi ve bu işte bir bit yeniği var dedik. Galiba evet açlık var, yoksulluk var ama büyük bir tehlike var. İsrail, Türkiye'ye saldıracak bunun için bizi destekleyin demek istiyor. Yani yönetimdeki beceriksizliğini örtmek için İsrail tehlikesini ortaya atıyor dedik, bunu geçmişte de yaptıkları oldu. Şimdi susacak, televizyonlar bunu konuşacak. Eski MİT müsteşarı gizemli laflar edecek, MSB Bakanı, MSB'nin bütün deneyimine, istihbaratına, deneyimine, imkanlarına rağmen bir şey diyemeyecek, bu korku yayıldıkça yayılacak ve Tayyip Bey'de bu güvenlik kaygısının konforunu yaşayacak.

Bugün Sayın Bahçeli tepki göstermiş. Erdoğan 'yakıştıramadım' demiş. Sayın Bahçeli, çıkın ve bu milletin gözünün içine baka baka "İsrail'in Türkiye'ye saldıracağına ikna oldum" deyin. Bir MHP'li, bir AK Partili bunu diyemez. Esas niyet cambaza bak derken, milleti oyalamak sanıyorduk, cambaza bak derken bunu yanında bir de milletin cebine el atacaklarmış, attılar. Savunma Sanayi destekleme fonu getirdiler. Meğersem, tehlike büyük İsrail Türkiye'ye saldıracak, savunma sanayiine hep birlikte destek olacağız. 

"Vatandaşın gırtlağına çöküyor"

Vergi neyden alınır? Kazanandan alınır. Kredi kartını veren banka mı kazanıyor, alan vatandaş mı kazanıyor? Alışveriş yapandan da değil, yapma ihtimali olandan vergi almaya kalkıyor ama Türkiye'nin en büyük karlarını elde eden bankalara değil, kredi kartından kendini döndürmeye muhtaç vatandaşın gırtlağına çöküyor. 

Yapılmayan alışverişten vergi almaya kalkan deli dumrula diyorum; Bu vergiyi, bu parayı alamazsın, alamayacaksın, onu o taslaktan öyle ya da böyle çıkaracaksın! Alacaksan Türkiye'nin en çok para kazanan bankalarına gidip ondan alacaksın.

Tayyip Bey gölge etmesin, son 22 yıllık gölgeyi çeksin, eski Türkiye'dekini versin. Eğer asgari ücrete göre verecekse 5 bin lira, çeyrek altına göre verecekse 8 bin 300 lira öğrencilere eğitim öğretim bursu vermesi lazım. Tayyip Bey bak işte, "Nereden, nereye?" diyorsun. 2 bin lira vermek nereye rahmetli Ecevit'in, bugünkü parayla verdiği 8 bin 300 lira nereye.

"Üniversite öğrencilerinin barınma sorunu var"

Diğer yandan Türkiye'deki üniversite öğrencilerinin barınma sorunu var. Devletin görevi ne? Öğrenciye yurt yapmak Türkiye'de 100 öğrencinin 13'ü yurtta, 87'si başının çaresine bakacak. Bu rakam İstanbul'da yüzde 2.6. İstanbul'daki 100 öğrenciden 2.6'sına devlet burs veriyor, geri kalan yüzde 97.4'üne 'başının çaresine bak' diyor.

Bu iktidara geçmişte oy vermiş ve bugünlere gelmiş tüm anne ve babalara diyoruz ki, devletin asli görevi yurt yapmaktır. Biz yerel yönetimlerde İstanbul'a gelene kadar, olmayan yurtlara ilk adımı atana kadar, İBB'nin bir tane yurdu yoktu. Şu anda 61 tane yurt var.

"Türkiye Cumhuriyeti bölünmez bir bütündür, nokta"

Türkiye'nin dört bir tarafından kötü haberler geliyor. İktidar partisi çıkmış, 'cezasızlık algısı var' diyor. Bu algı vardır çünkü bu memlekette bu suçları işleyenler çok kısa sürede tekrar aramıza karışmaktadır. Bugüne kadarki yargı paketlerini kim yaptıysa, uyarılarımızı kimler dinlemediyse, cezaevlerini dünya kadar suçsuz günahsız öğrenciyle, gazeteciyle, önüne geleni terörist ilan eden bu anlayış yüzünden kim doldurduysa cezasızlık algısına sebebiyet verenler onlardır. 

Bir yandan millet geçim derdindeyken, Tayyip Bey emekliye, asgari ücretliye, çiftçiye, emekçiye, esnafa verdiği sözleri tutmazken, HÜDA PAR'a verdiği sözleri tutuyor. Kadınları ortada bırakıp arkasından devleti çekip, İstanbul Sözleşmesinden bir imzayla çıktıları gibi o HÜDA PAR’cıların açtığı tartışmayı anayasanın ilk dört maddesi tartışmasını kendileri sürdüremiyor, sorunumuz yok diyor, konuşmayız diyor ama o mayınlı araziye Numan Bey'i yolluyor. Numan Bey, güya entelektüel bir tartışma yapacak. Çıkmış bir de en son şunu söylemiş, "Kendimizden ve ne yapmak istediğimizden çok eminiz" Kim? Anayasanın ilk dört maddesini tartışmaya açmak, meclis başkanlığının kurumsal görüşü değilse, üzerine yemin ettiğimiz anayasanın değişmez maddesini konuşmak, bu çoğul laf kimin? Kimsiniz siz?

Net bir mevzu var. Biz orayı okuduğumuzda şunu görüyoruz; Türkiye Cumhuriyeti devletiyle de, milletiyle de, ülkesiyle de bölünmez bir bütündür, tartışmaya kapalıdır. Nokta!

CHP, anayasanın ilk dört maddesinin tartışmaya açık olmadığının ve değiştirilemez olduğu fikrinin taş gibi arkasındadır, yanındadır. Bu ülkede bu konu tartışmaya kapalıdır!

"Devlet Bey doğrusunu yapıyorsun, el sıkışmak iyidir"

Sayın Bahçeli bugün yine uzun bir süreyi bana ayırmış demiş ki, "normalleşme çığırtkanları, normalleşme takıntısı olanlar" diye lafa başlamış, sonra dönmüş dolaşmış "uzattığım el hesapsızdır, iyi niyetlidir" demiş. Sayın Bahçeli, bu normalleşmenin neden bu noktaya geldiğini biliyorum, ben bu hafta sonu Türkiye'den 81 il başkanımız 3 gün oturdular, konuştular, tartıştılar. Dedikleri şu; Normalleşme millette karşılık buldu, normalleşme milletin tüm görüşleri birbirine ifade etmesine olanak sağladı. Tayyip Bey "yumuşama" diyordu, kimse yumuşama demiyor ama siyasetçilerin kayıkçı kavgasına, birbiriyle konuşup değil de bağırmasına Tayyip Bey'in ihtiyacı var. Çünkü açık kulaklar CHP'nin yoksullar için konuştuklarını, hayat pahalılığı için konuştuklarını duyduklarında bize hak veriyorlar.

Devlet Bey doğrusunu yapıyorsun. El sıkışmak iyidir, konuşmak iyidir. Bu yaptıkların için seni eleştirmiyorum. Bir partiyi yok saymak, ona oy veren seçmeni yok saymaktır.

Bu parti gelecek hafta Diyarbakır'da olacak. Bu parti analar ağlamaya devam etsin diye değil, analarımızın gözyaşı dursun diye, bu parti daha fazla şehit gelmesin diye, tüm vatandaşlar kendini özgür hissetsin, kendini eşit vatandaş hissetsin diye üstüne düşen ne varsa yapacak, kimsenin şüphesi olmasın. Anaların göz yaşı dinsin diye ne gerekiyorsa yaparız. Artık sıkılı yumrukların açılmasını savunuyoruz."

Muhabir: Şevval Dalgıç