Türkiye'de özel okulların sayısı özellikle son 10-15 yılda artış gösterdi ve son dönemde çoğunluğu, yeni eğitim-öğretim yılındaki fiyatlarıyla gündeme geldi. Önümüzdeki sene için istenen fiyatlar ve ‘diğer giderler’ adı altındaki talepler, veliler ile özel okulları karşı karşıya getirdi. Özel okul yetkilileri mevcut enflasyonist ortamda giderlerinin katlandığını öne sürerken, veliler ‘cep yakan’ fiyatlar karşısında isyan ediyor. Yüzbinlerce ebeveyn; yemek parası, servis, kitap gibi diğer giderlerin ilave edildiği rakamları karşılamakta zorlanacaklarını söylüyor. Bu tepkiler ile ilgili ÖZDER Özel Öğretim Derneği Başkanı Ahmet Akça ve Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz ile konuştuk.
“Rekabeti eşitsizleştirerek veli mağduriyeti yarattılar”
Devletin özel okul ücretleriyle ilgili yüzde 50’ye yakın bir zam telaffuz ettiğini söyleyen Veli-Der Başkanı Yılmaz, “Biliyorsunuz her yıl erken dönemde kayıt yaptırılır. Veliler bu erken dönem kayıtlarıyla bir nebze de olsun bütçelerinden daha az ücret ödemek için gerekirse kredi çekerek, varsa biriktirmiş parasından ödeyerek bütçesini denkleştirerek daha uygun fiyatlardan yararlanmak için bu erken kayıt döneminde kayıt yaptırıyordu. Bu dönem biraz daha erkene alındı. Genelde bu erken kayıt dönemleri şubat-mart aylarında yapılıyordu ocak ayına hatta ocak öncesine çekilerek açıkçası mal kaçırırcasına bu rekabeti eşitsizleştirerek bir veli mağduriyet yarattılar. Fiyatlarda yüzde 200’lere varan artışlar uygulayarak bir veli mağduriyeti yarattılar” dedi.
Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz
“Veliler tüketici mahkemelerine başvurabilirler”
Yaşanan bu durumun kabul edilebilir bir durum olmadığını savunan Yılmaz, “Tavan fiyat yüzde 50 olarak tahmin ediliyor. Devlet bununla ilgili henüz bir açıklama yapmadı. Bunun üzerindeki artışları velilerin ödememesi gerekiyor şu süreçte. Devletin belirlediği tavan fiyatı beklemesi gerekiyor. Eğer velilerden onun üzerinde ücretler alındıysa bununla ilgili hukuki bir süreçte yürütülmesi gerekiyor. Tüketici mahkemelerine başvurabilirler. Burada devletin denetlemesi gerekiyor bu meseleleri. Çünkü veliyi burada biraz kollaması gerekiyor. Çünkü özel okullar enflasyonist ortamdaki artışları bahane ederek asgari ücrete şu kadar zam geldi vs diyerek ücretlerine yüzde 100 yüzde 200’lere varan artışlar yapıyorlar. Bu hiç kabul edilebilecek bir şey değil” diye konuştu.
“Devletin fahiş fiyat artışıyla ilgili okulları denetlemesi gerekiyor”
“Gelirin daraldığı, enflasyonun arttığı dönemde insanların mecbur bırakıldığı özel okullara çocuklarını gönderilememesinin bedelini çocuklar ödüyor. O okullardan çocukların alınmasına sebep oluyor” diyen Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bir nevi eğitim hakkı ihlali oluyor. Bunu kabul etmiyoruz. İlk önce devletin özellikle bu fahiş fiyat artışıyla ilgili okulları denetlemesi gerekiyor. Kendisi bir tavan fiyat belirtiyorsa bir artış oranı belirtiyorsa bunun takipçisi olmak zorunda. Şimdi meselenin esas özü şudur; eğer devlet tüm çocuklara eşit ve nitelikli bir eğitim vermezse, kamusal eğitimin içeriği bozulursa ki bozulmuş durumda. Özel okul velileri genelde bu niteliği bozulmuş kamusal eğitimden çocuklarını alıp daha nitelikli saydıkları görece daha nitelikli gördükleri özel okullara gönderiyorlar. Haliyle özel okullarda aslında bir ticaret faaliyettir. Ticari faaliyette de her kalemi kendilerine kar olarak görüyorlar. Şimdi bu okul fiyatlarıyla da kalmayacak. Bunun servisi çıkacak, yemek fiyatları 40 bin lira deniyor. Seneye bu 80 100 bin lira olacak. Kırtasiyelerde aynı şekilde. Onlarda yüzde 100 artacak. Dolayısıyla önümüzde bir sürü veli mağduriyetini doğuracak ücret artışlarıyla ilgili bir sürü sorun olacak”
“Devlet kamusal eğitimi öne çıkarılmalıdır”
Devletin bu sorumluluğu üzerinden atmaması gerektiğini savunan Yılmaz, “Devlet herkese eşit nitelikli kamusal bilimsel bir eğitimi çocuklara daha eşit bir şekilde verebilmesi için kamusal eğitimi öne çıkarmalıdır. Esasında bu yatıyor. Ücretler konusundaki veli mağduriyetini geçen sene konuşuyorduk bu sene daha fazlasını konuşuyoruz. Şimdi eğitimde eşitlik önemlidir. Olanaklar çocuklara eşit koşullarda yaratılmadır. Onlara eşit bir şekilde eğitim vermeliyiz. Kimisine parasından dolayı daha iyi daha nitelikli bir eğitim verirken, yoksul olan çocukları farklı yöntemlerle eğitim dışına yönlendirmiş oluyoruz. Devletin burada çok iyi denetleme mekanizmasını devreye sokması gerekiyor. Kamusal eğitimi öne çıkarması lazım ama bu eğitimi nitelikli bir şekilde vermesi gerekiyor ki bu özel okula giden velilerde bu niteliği görüp tekrar kamusal alana çocukları yönetmesi gerekir” değerlendirmesinde bulundu.
ÖZDER Özel Öğretim Derneği Başkanı Ahmet Akça
“Özel okul ücretlerini Milli Eğitim Bakanlığı belirler”
Özel okulların her yıl ücretlerini Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı yönetmeliğe göre belirlediğine dikkat çeken ÖZDER Özel Öğretim Derneği Başkanı Akça, “Bu çerçevede anasınıfı, 1, 5 ve 9. Sınıfların ücretleri her bir okulun kendi gider gelir dengesine göre ilan edilir. Ara sınıfların ise hali hazırda devam eden bir eğitim süreci olduğundan yeni ücret ilanı yapılmaz, bir sonraki kayıt yılı için ücret artışı belirlenir. Bu sürecin de usül ve esasları gayet açık bir şekilde mevzuatlarda ifade edilmiştir” dedi.
“İşletmenin çalışılamaz duruma hızla nasıl sürüklendiğini ortaya koymaktadır”
“Özel okullar özellikle pandemiden bu yana ekonomik olarak ücret artışlarında devletin yönetmelikleri değiştirerek yaptığı tek taraflı müdahale ile ciddi gelir kayıpları yaşamışlar ve mali yapıları ciddi tehdit altında kalmıştır” ifadelerini kullanan Akça sözlerini şöyle sürdürdü;
“Örneğin; 2022-2023 ve 2023-2024 eğitim öğretim yıllarındaki maliyetlerde asgari ücret yüzde 303, memur maaşı yüzde 348 artış gösterirken özel okul ücretleri iki yılda sadece yüzde 125 artış göstermiştir. Okul ücretleri için belirlenen sınırlama 2022-2023 eğitim öğretim yılında yüzde 36 olarak belirlenirken 2023-2024 eğitim öğretim yılında ise yüzde 65 olarak belirlenmiştir. Bir okulun en büyük giderinin personel gideri (yaklaşık yüzde 65) olduğu düşünüldüğünde, bir işletmenin çalışılamaz duruma hızla nasıl sürüklendiği yukarıda bahsedilen verilerle ortaya koyulmaktadır”
“Destekleyici ek hizmetleri sunmaya devam edebilmelidir”
Özel okulların devlet tarafından tamamen ücretsiz verilen eğitim hizmetlerini ücretli vermeye çalışan kurumlar olduğunu söyleyen Akça, “Yani ticari olarak bakıldığında, oldukça zor bir sektöre de hizmet üretmektedirler. Hâl böyle olunca, okulun topluma yönelik sunduğu her hizmeti (okulun fiziki ortamı, eğitimin öğretimin hizmet kalitesi, personel maaşları vb.) devlet okullarına göre daha kaliteli hâle getirmek zorundadırlar. Özel okullar öğretmenlerine devletten daha yüksek ücret verebilmeli ki başarılı eğitimci kadrosunu bünyelerinde tutabilmelidir. Yahut velilerin kendilerinden bekledikleri eğitimi destekleyici ek hizmetleri sunmaya devam edebilmelidir” ifadelerini kullandı.
“Devletin özel okulların gelirlerine müdahale etmesi velilere zarar vermektedir”
“Devletin, özel okullara herhangi bir teşvik desteği vermeden sadece gelirlerine müdahale etmesi hem özel okullara hem de bu hizmeti tercih etmek isteyen velilere zarar vermektedir. Bu velilerin kalite arayışının önü kesilmemelidir” diyen Akça, “Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı özel okul ücretlerinin belirlenmesini ve artışını tamamen piyasa koşullarına bırakmalı, sadece alınan ücret karşılığında veliye vaat edilen hizmetin gerçekten verilip verilmediği konusunda denetim görevini yapmalıdır. Her alanda vatandaşlarının kalite ve konfor arayışlarının önünü sonuna kadar açan devletimizin eğitim alanında insanlarımızın kalite ve konfor arayışlarının önünü kesmesi anlamsızdır. Çünkü özel okul gıda, sağlık vb. gibi olmazsa olmaz stratejik bir ürün ya da hizmet değildir. Tercihe bağlıdır” değerlendirmesinde bulundu.
“Özel okullar yaptıkları iş itibariyle stratejik bir kamu hizmeti yapmaktadırlar”
Her bir insanın eğitim hizmetini istediği taktirde devletin kaliteli okullarından alabildiğini savunan Akça, sözlerini şöyle tamamladı;
“Vatandaşlarımız bu haklarından vazgeçip özel okula gelmeyi tercih ediyorsa, okulların ücretini de velinin istediği hizmetin kalitesi belirler. Çünkü eğitim sektöründe bir tekel mevcut değildir. Her bir velinin tercih ettiği özel okulu herhangi bir neden ile tercih etmediği açıktır. Türk eğitim sektöründe özel okullar bir tekelde değildir. Her bir özel okulun alternatif mevcudu bulunduğu gibi tüm özel okulların da devlet okulu alternatifi vardır. Ayrıca özel okullar yaptıkları iş itibariyle stratejik bir kamu hizmeti yapmaktadırlar. Özel okullar, bir devlet okulunun bağlı bulunduğu tüm yasa ve mevzuatlara bağlı ve tabiidirler. Bu yasa ve mevzuatlara bağlı olarak da sıkı denetlenmektedirler. Bu anlamda kamu hizmeti yapan ve kamunun yükünü paylaşan bu kurumlar ivedilikle desteklenen sektörler sınıfına dâhil edilmelidirler”