İzmir’deki 842 okulda imam ve vaiz görevlendirilmesine İzmir Barosu ve Anadolu Eğitim Sendikası (AES) İzmir İl Başkanlığı tepki gösterdi. İzmir Barosu yayımladığı açıklamada, "Anayasa’nın laiklik ilkesine açıkça aykırı olup, Eğitimde Birlik Yasası’nı ihlal niteliği taşımaktadır" derken; Anadolu Eğitim Sendikası da "Öğretmenlerimize güvenin, okullarımızda öğretmenden başkasının borusunu öttürmeyin" ifadelerine yer verdi.

“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi değildir”

Baronun açıklamasında, “ÇEDES projesi, Anayasa’nın laiklik ilkesine açıkça aykırı olup, Eğitimde Birlik Yasası’nı (Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu) ihlal niteliği taşımaktadır. Anılan proje ile çevre duyarlılığı ve ahlaki değerlerin korunması iddia edilmekte ise de mevcut müfredatta yer alan ve öğretmenler tarafından sürdürülen bu eğitimin içeriği ve amacı, ayrıca bir projenin konusu olamaz. Kaldı ki eğitici yetkinliği olmayan kişilerin görevlendirilmesiyle projenin yürütülmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi de değildir. Bugün birçok okulda rehber öğretmen ve psikolojik danışman kadroları eksik haldeyken ve bu alandaki destek yeterli olarak verilememekteyken pedagojik formasyondan geçmemiş ‘manevi danışmanlar’ çocuklara yararlı olamaz, ‘değerler eğitimi’ veremez” denildi.

“Eğitimde Birlik Yasası’nın açık bir ihlalidir”

Açıklamada, “Proje bünyesinde gerçekleştirilecek etkinlikler kapsamında sayılan ‘Adab-ı muaşeret kurallarının daha iyi öğrenilmesi amacıyla taziye ziyaretleri, ramazan ayı özelinde ramazan etkinlikleri, teravih buluşmaları, yatakta bakım gerektiren hastaların hastanede ziyaretleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik Spor Bakanlığı’na bağlı gençlik merkezlerinde buluşmalar, okulda veya çevresinde çocuk iftarlarının düzenlenmesi, mübarek gün ve gecelerde aileler ile birlikte kandil buluşmaları, cami bünyesinde zeka oyunu uygulamaları, online sohbet, kısa ve özlü menkıbeler ile peygamberleri ve yolundan gidenleri anlamak, resfebe tekniği ile hadisleri öğretmek, bayram için cami süslemek, çocuklardan mehter takımı oluşturmak’ gibi tavsiye edilen ve planlanan etkinlikler, eğitimin yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmesini hüküm altına alan Eğitimde Birlik Yasası’nın açık bir ihlalidir” ifadelerine yer verildi.

“Eğitimde yetki gaspına girmektedir”

“Eğitim çağındaki çocukların ve gençlerin sosyal ve kültürel çalışma adı altında fiziksel ve zihinsel gelişimleri ile uyumlu olmayan dini etkinliklere yönlendirilmesi, üstelik bu etkinliklerde herhangi bir pedagojik donanımı bulunmayan din görevlilerinin görev alması, çocuklar açısından birçok hak ihlaline yol açmaktadır” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“ÇEDES'de yer alan ‘örnek öğrencilerin diğerlerine ağabeylik, ablalık yapması’ düzenlemesi, açıkça okullarda cemaat ve tarikat işleyişinin ve usullerinin yerleştirilme çabası ve eğitimin dinselleştirilmesi olup, bu cemaatler ve tarikat kurumlarında rastlanan akran zorbalığının yaşanması riskini de taşımaktadır. Projede belirtilen ‘Diyanet İşleri Başkanlığı koordinasyonunda kültür şenlikleri düzenlenmesi’ ve ‘Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı müdürlere şenliklerde Diyanet İşleri Başkanlığı’na destek olma’ görevi verilmesi de açıkça yetki gaspına girmektedir”

“Sonuna kadar takipçisi olacağız”

Öncelikle öğrencilerin rızası ve velilerin muvafakati alınmadan ders saatleri dışında yapılması planlanan bu etkinliklere katılım zorunluluğu getirilmesi hukuken mümkün değildir” ifadelerine yer verilen açıklamada,  “Bilimsel, laik, demokratik ve çağdaş eğitim ilkelerine ve Anayasa'ya aykırılık oluşturan bu projeden ve bahsedilen etkinliklerden acilen vazgeçilmesi gerekmektedir. İzmir Barosu olarak, eğitim görevinin öğretmenler dışında eğitici yetkinliği olmayan kişilere, Milli Eğitim Bakanlığı yetkilerinin ise Diyanet İşleri Başkanlığı'na, vakıflara ve tarikatlara aktarılmasını amaçlayan bu projedeki hukuka ve yasaya aykırılıkların ve yaşanacak hak ihlallerinin sonuna kadar takipçisi olacağımızı bildiririz” denildi.

“MEB’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz”

Anadolu Eğitim Sendikası (AES) İzmir İl Başkanı Adnan Sarısayın, uygulamaya tepki göstererek, şunları söyledi:

"Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi kapsamında İzmir de 842 okula müftülüklerce personel görevlendirilmesini büyük bir yanlış olarak görüyoruz. Değerler eğitimini öğretmenlerimiz yapamıyor mu? Türk milli eğitiminin amaçlarından habersiz pedagojik formasyonu olmayan kişileri okula sokarak kime hizmet ediyorsunuz? Öğretmene mi güvenmiyorsunuz? FETÖ melanetinden gerekli dersi çıkarmadınız mı? Başta MEB olmak üzere, tüm sorumluları buradan uyarıyoruz: Kendinize gelin, öğretmenlerimize güvenin okullarımızda öğretmenden başkasının borusunu öttürmeyin. Atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen adayı gençlerimiz var, bu proje kapsamında onları atayarak bir yaramızı kapatın. Bu yanlış uygulama öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve velilerimizi huzursuz etmiştir. Bize ulaşan veliler çocuklarının bu proje kapsamında faaliyetlere katılmasına razı olmadıklarını, okullara itiraz dilekçesi vereceklerini söylemektedirler. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz, sendika olarak değerler eğitimine ‘evet’ diyoruz, çevresine, değerlerine sahip çıkan bireyler yetiştirmeye ‘evet’ diyoruz. Ancak bu eğitimi öğretmenler, biz vermeliyiz. Buradan MEB’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Yeterli beslenemeyen, karnı aç olan çocuklarımızın kafalarını ve gönüllerini eğitemeyiz. Çocuklarımızın karınlarını, kafalarını ve gönüllerini güzelce dolduralım. Değerler eğitimiyle gönüllerini beslerken, çağdaş bilgilerle kafalarını dolduralım”

Editör: Sümeyye Aksu