Eğitim-Bir-Sen üyesi eğitim çalışanları, İstanbul'da özel bir lisenin müdürü İbrahim Oktugan'ın, okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu yabancı uyruklu bir öğrencinin silahlı saldırısıyla öldürülmesini protesto etmek için TBMM'nin yanındaki Meclis Parkı'nda bir araya geldi.
Ali Yalçın, burada yaptığı açıklamada, eğitim camiasının Oktugan'ın katledilmesiyle sarsıldığını belirterek, Oktugan'a Allah'tan rahmet, ailesine ve eğitim çalışanlarına başsağlığı diledi.
Öğretmenlerin daha önce uğradığı şiddet olaylarını anımsatan Yalçın, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının münferit olmaktan çıktığını ve yaygın toplumsal sorun haline geldiğini savundu.
"Bugüne kadar çözüm üretmede yetersiz kalındı"
Yalçın, şiddetin, eğitim öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaştığını ileri sürerek, "Bu şiddet eylemlerindeki artışta, şiddete başvuran kişilerin 'Yaptığım yanıma kar kalıyor' inancının büyük rolü var. Eğitimciler olarak, daha iyi bir eğitim için daha iyi bir müfredat, pedagojik yöntemler, daha ileri amaçlar üzerine kafa yormamız gerekirken bugün bu yaramızı konu etmek mecburiyetinde kalışımızın üzüntüsünü yaşıyoruz. Bunun ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında bugüne kadar çözüm üretmede yetersiz kalınmasıdır." diye konuştu.
Bugün yaşanan acıların, dünün ihmal ve umursamazlığının sonucu olduğunu anlatan Yalçın, yarın yaşanması istenmeyen acıların da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmaması temennisinde bulundu.
Yalçın, eğitimcilere yönelen şiddete ısrarla dikkati çekip çözüm önerileri sundukları her durumda karşılaştıkları yetersiz tutumun, şiddetin ateşine benzin dökmekten başka bir anlama gelmediğini dile getirdi.
Şiddet olaylarına acil ve köklü çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Yalçın, şunları kaydetti:
"Uluslararası hukuk ve anayasada ifadesini bulan yaşam hakkı ilkesi çerçevesinde, kasıtlı ve hukuksuz şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemek, devletin yükümlülüğüdür. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari koşulları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunun altını özenle ve önemle çiziyorum. Eğitim çalışanları, kendilerine yönelik şiddet olaylarına karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayan çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesini acilen talep etmekte ve beklemektedir."
Eğitim-Bir-Sen olarak, yarın ülke genelindeki okullarda bir günlük iş bırakma eylemi yapacaklarını açıklayan Yalçın, bunun yanı sıra TBMM'ye sunmak üzere bir hafta sürecek dilekçe kampanyası başlatacaklarını belirtti.