Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin haklarında 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar, yargılandıkları davanın ikinci duruşmasının 2’nci gününde, yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi.
Diyarbakır Adliyesi önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.
Baba Arif Güran "müşteki", Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu.
Kamerayla kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu sanık amca Salim Güran savunma yapıyor.
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Davanın ilk duruşması, 7 Kasım'da görüldü. 3 gün süren duruşma sonunda mahkeme heyeti, ara kararını açıklayarak, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 26 Aralık'a erteledi.
Sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi
Dün başlayan duruşmada Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük R.A., pedagog eşliğinde adli görüşme odasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlendi. Ardından Çoban A.A. ve Narin’in amcası Erhan Güran dinlendi. Baba Arif Güran duruşmada söz aldı, tutuklu sanıklar ve avukatlar savunma yaptı. Mahkeme başkanı, dün 14 saat süren duruşmayı bugün sabah 09.00’a erteledi. Duruşma öncesi tutuklu sanıklar, cezaevinden yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde çıkarılarak adliyeye getirildi.
Salim Güran, olay gününü anlattı
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin görülen davanın ikinci duruşması, 2'nci gününde de devam etti. Dün yaşanan gerginliğin ardından Güran ailesinin yakınları duruşma salonuna alınmazken, tutuklu sanık Salim Güran savunmasına başladı. Mütalaaya karşı son savunması istenen Salim Güran, olay gününü anlatarak, “Alışverişe gittik. İki oğlumla çay ocağında oturduk. İşimiz bitince aynı istikametten geri geldik. Petrole gittim, yakıt aldım. Çarıklı istikametinden yine köye geldik. Eve geldik. Eşim kahvaltılık bir şey hazırladı. İki oğlumla beraber yedik. Sonra istirahat ettim. Daha sonra yukarı tarlaya gittim. Sonra işlerime baktım. Sonra elektrikçiler geldi, ‘Hayırdır’ dedim. ‘Senin amca oğlunun tarlasında arıza var’ dediler. Daha sonra ‘Gelin’ dedim, onların arabasına bindim. Daha sonra tarlaya geldik. Yeni yeni kurtlanmıştı. O sırada Mehmet Şerif ile konuşuyordum. ‘Pamuk kurtlanmış’ dedim. O sırada elektrikçiler panoya çıktı. Daha sonra elektrikçiler geldi. Mehmet Şerif ile konuşmamı, ne kadar vereceğimi öğrenmemi istediler. Ben de ‘Siz arayın konuşun’ dedim. Daha sonra anlaştılar. Daha sonra ben eve geldim yine. Zaten fazla durmadım. Oğlum da benleydi. Hüseyin amcamı görmeye gittim. Oradayken Ramazan aradı, ‘Şüpheli bir araba var’ dedi. Osman yeğenim de vardı yanımda. ‘Geleyim mi’ dediler, ‘Yok’ dedim. Köy yolundan çıktım, yukarı gittim. Gittim, araç sürmeyi öğrenen iki kişiymiş. ‘İleri geri hareket ettiriyoruz’ dediler. 20.00 sıralarında kızım aradı, ‘Narin kayıp’ dedi. Kalktım Mehmet Selim Atasoy’la köye geldik. Geldim, o kalabalığı gördüm. Yengem ağlıyor, yeğenlerim kendilerini yere vuruyor. Kalktım Şakir Başçavuşu aradım. ‘Yeğenim kayıptır, bir ekip gönderim’ dedim. ‘İzindeyim, göndereceğim’ dedi. Sabri K. var, ‘Okulun anahtarını getir’ dedim. Samet Hoca da telefon görüntüsüne bakmış, ‘Narin patikadan ayrılıyor’ dedi, ‘Anahtarı getir’ dedim. Jandarma bekliyor. Kameradan da pek anlamıyorum. Baktılar, patikadan sonra ayrılıyor. Okulun yanındayken Arif geldi. ‘Allah için, peygamber için kızımı bulun’ dedi. Bağ, bahçe, tarlaları gezdik. Köyün aşağısında da bir şey görmedik. Gün doğmadan Barış kardeşimin yanına gittik. Akşam ben bu vahşiyi (Nevzat Bahtiyar) görmedim. Ama sabah aramaya geldi. Kanala geçtik. ‘Kanala girmişse, bu menfeze yapışacak’ dediler. Ayakkabımı çıkardım, cüzdanımı çıkardım. 16-17 yaşlarında biri vardı. Bir refleksle ‘ay’ dedi. Öyle deyince ben de hemen kendimi suya attım. Menfeze yapıştım. ‘Ferhat, nerededir’ dedim, gösterdi. Baktım yosundur. Ondan sonra bu da (Nevzat) bizimle. Kalktık şüphelendiğimiz yerlere baktık. Köye geldik. Daha sonra jandarma ‘Muhtar, bizden ayrılma’ dedi. ‘Başım üstüne’ dedim” dedi.
‘Köydeki bütün kuyulara baktık
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “Araba meselesinde, Nevzat ‘Param yok’ dedi. Cemaat de vardı, ‘40 bin Nevzat versin’ dediler. Yine ‘Param yok’ dedi. ‘Paran yoksa kardeşime ev yapıyoruz, gel bu sıvayı yap’ dedim. ‘Bir fiyat söyle, yap’ dedim. ‘Ben bakmadan fiyat vermem’ dedi. Gitti inşaata baktı. ‘Bu inşaat, 200 binden aşağı olmaz. Senden 20 bin almam, 180 bin’ dedi. ‘Millet 150-160 bin fiyat vermiş. Sen de böyle bir fiyat ver’ dedim. Sonra ‘Kim veriyorsa o fiyata ona ver’ dedi. Ondan sonra 3 ay benle konuşmadı. Kahvede yanıma gelmiyordu. JASAT ekibinden biri bağırıp çağırıyor. ‘Muhtar gel arabaya bin’ dedi. ‘Kaç tane kamera var tespit edin’ dedi. Hacı Sait benim dostum, çiftliği var. ‘Muhtar benim çiftliğin kamerası var’ dedi. O çiftliğin kamerasına baksaydılar, Nevzat’ın arabasını görseydiler. Kolluk, hem aileyi suçluyor. Sen Narin patikadan kaybolduktan sonra o saatten sonraki kameralara niye bakmıyorsun? ‘Muhtar köyde kaç tane kuyu var’ dediler. Kalktık beraber gittik, köydeki bütün kuyulara baktık. En son dediler ki; bir kuyu da Mehmet Kaya’nın orada var. Biz Mehmet Emin Kaya’nın avlusunda, ‘Bu peyniri çıkarın’ dediler. Baktım bir şeyler oluyor. Dedim ‘Hayırdır komutanım?’ Dediler ki ‘Narin’in terliğini çingenelerin orada görmüşler.’ Oraya en son giden benim. Sonra köye geldik. Ben okulun yanındayken, kamera var. Birsen, ‘17.30’da eve geldi, kapımızı çaldı’ dedi. Kim ne saat diyorsa, ben kolluk kuvvetlerine öyle diyorum” diye konuştu.
‘Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum’
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “İkinci günden beri beni arıyorlar, ‘Bir tane üfürükçü var’ diyorlardı. Dedim ‘Devlet gelmiş.’ Bir tane istihbaratçı geldi, ‘Yenge ile Muhammed’i gönder, para istemiyor’ dedi. Dedim ‘Ben onları yalnız göndermem’ dedim, ‘Yenge Muhammed’i al, gel’ dedim. Oraya gittik. Kolluk kuvvetleri bizi götürmüş. İki tane hoca orada okuyor. Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum. Muhammed’e ‘Bir şey görüyor musun’ dediler. ‘Bir dede görüyorum’ dediler. Muhammed’e, ‘Dedeye Narin’i sor’ dediler. ‘Çarıklı’daki sokağa gitti’ dedi. ‘Taşlı bir eve’ dedi. ‘Dede Narin’i bana göster’ dedi, ‘Karanlıktır’ dedi. Dediler, ‘Söyle, dede aydınlık yapsın orayı.’ Sonra dedi ki ‘Aha, Narin. Narin makarna yiyor. Yanında da iki kişi var. Yüzleri karanlık.’ Bir heyecanlandım. Sonra geldik yengemi köye bıraktık. İstihbaratçı, ‘Muhammet’i getir’ dedi. ‘Ekip gelmeden ben yeğenimi getirmem’ dedim. Götürdüm, yeğenimi petrole bıraktım. ‘Ben ölürsem bir şey olmaz’ dedim. Daha sonra eve gittik. Bacanağımın evi de o tarafta. Bacanağımın oğlu da geldi. ‘Acıkmışım’ dedim. Tandır ekmeği getirdik. ‘Ekip gelecek’ dediler. Gün doğmadan ekip geldi. Gidene kadar bir kapıyı kırdılar. DİSKİ müdürünün evi. ‘Hayırdır, bu bana özel midir’ dedi. ‘Narin içindir’ dediler. ‘Narin içinse başım gözüm üstüne’ dedi. Orada bir şey yoktu. İkinci bir ev vardı. Onu da kırdılar. Daha sonra ‘Muhammed'i getirin’ dediler. Bir pompalı çıktı. O ev kimindir bilmiyordum. Nevzat'la bir akrabalık bağım yok. Sözde jandarmayı yönlendirmişim” dedi.
‘Ben bu adamla 3 aydır konuşmuyorum’
Aracından çıkan DNA nedeniyle tutuklandığını belirten Salim Güran, “Bunun (Nevzat) rezil kardeşi de beni arıyor. ‘Buldunuz mu, bulmadınız mı, inşallah bulursunuz’ diyor. Vecdi madem bizimle sıralı iletişim kurmuş, niye gözaltında değil? Kalktılar arabaları getirdiler, beni aldılar. ‘Muhtarın DNA’sı, senin arabandan çıkmış’ dediler. Dedim ‘Çıkmasa şaşarım.’ Dediler kusmuk, kan... Dedim asla bir şey olamaz. Götürüp medyaya verdiler. Beni medyanın önüne attılar. ‘Muhtar, sen petrole gitmişsin’ dediler. ‘Battaniyede ceset sarılıymış’ dediler. ‘Komutanım, ben cesetle çarşıda tur mu atmışım. Petrolün kamerası var’ dedim. ‘Bir de ıslak mendil almışsın’ dedi. Bu adam da (Nevzat) medyanın önünde her şeyi görüyor. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim. Ben cezaevindeyken televizyonda M.P. isimli itirafçı, sonra N.B. dediler. O zaman keşif yapıyorlardı. Narin’in cesedi bulunduktan sonra yeğenimin cenazesine ‘Bırakın gideyim’ dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bu insan yakalandığı zaman, ‘Salim Güran öldürdü’ diyor. Niye diyor? DNA arabamda çıktı diye. Dedim ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Bu ifadesinde sürekli Salim Güran diyor, ön koltuk diyor. O cam da bozuk, kapı da bozuk. O camı indirin, beni idam edin. İfadelerini medyadan almış. İkinci defa arabayı Van’a göndermişler. Bir saç çıktı. Çıkabilir” diye konuştu.
‘Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum’
Suçlamaları kabul etmeyen Salim Güran, şöyle konuştu:
“Bazla ilgili, ben aynı anda iki yerde olabilir miyim? Baz beni derede gösteriyor, ben köydeydim. Benim aile bireylerime bak. Fuat, onlara çay vermiş. Diyor ‘Bizi dinlemiş’. Eniştem Şevket Kaya, Narin’i bulmak için mücadele etmiş. Mehmet Bahtiyar diyordu, ‘Nevzat işe gitmiş.’ Ama şimdi demiyor. Hani bunun aile bireyleri bir tane gözaltında var mı? Hem kızımızı hem ailemi yok etti. Türkiye’yi parmağında oynatıyor. Allah peygamber aşkına, bu kolluk kuvvetlerine bir soruşturma açsınlar. Bu kadar kötülük niye? Dediler, ‘DEM partilin yemek arabasını kovmuş.’ Peşlerine takmışlar gazetecileri, şov yapıyorlar. Kim olsa kovar. Benim 7 çocuğum var, Narin’den 1 yaş küçük kızım var. Allah peygamber aşkına. Vallahi benim yengem, çocukları için ölüyor. Vallahi benim yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Amcamın eşi, kardeşimin eşi, Fuat’ın eşi… Sen niye karını söylemiyorsun, kızını söylemiyorsun? Allah bizimledir. Allah’ım, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşinde. Bu caninin (Nevzat Bahtiyar’ın) avukatının eşi gidip, onun eşiyle fotoğraf çekmiş. Belki karısı katildir? Sen nereden biliyorsun? Herkesten rica ediyorum, şov yapmayın. Canımız gitti. Bizim namusumuzla oynamayın. Kendimizi ifade edemiyoruz. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Dağ gibi kardeşim çökmüş. Ailem, hepsi perişan. Yeter artık lütfen. Niye bu kadar kötülük, art niyet? Bakın bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Suçlamalarımı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.”
‘Nevzat, bize iki ayrı hikaye anlattı’
Duruşmada, Narin’in amcası Salim Güran’ın savunmasının ardından, Salim avukatı Onur Akdağ söz aldı. Narin’in cenazesini taşıyıp Eğertutmaz Deresi’nde su kenarına bırakıp, üzerine de taş bıraktığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın söylediklerinin soruşturmanın merkezine alındığını belirterek, şunları söyledi:
“Nevzat her gelişmede ifadesini değiştiriyor. Nevzat’ın daha kaç ifade değiştirmesi gerekiyor? Bir kişi nerede kayboluyorsa, ilk orada aranır. Nevzat’ın evi patikaya en yakın evdir. Nevzat ilk anda tespit edilebilseydi, hiçbir kurgusu olmayacaktı. Nevzat’a suçu birinin üzerine atma şansı verildi. Kendisi itirafçı olmuş değil. Aksine, yatağın altında bir korkak gibi saklanırken yakalandı. Yakalanmasının sebebi, jandarmanın çiftlik kamerasına bakmasıdır. İhmal zincirleri saymakla bitmez. Gözaltına aldıklarına Nevzat, bize iki ayrı hikaye anlattı daha sonra bu hikaye çoğaldı. Arabanın ön koltuğunda cesedi taşıyor, bagajda değil, arkada değil, ön koltukta. Niye ön koltuk diyor? Çünkü çarşaf çarşaf DNA’nın nerede olduğu bilgisi var. O yüzden bagaj değil, arka koltuk demiyor. Arabanın ön koltuğunu göstererek, ‘Bunu yok et sana 200 bin TL dedi’ diyor. Bir gün sonra savcılıkta ifade değiştirdi. Bu cinayetin ne zaman işlenebileceğine dair zaman bilgisi var. O yol üzerinde zaten öldürüldü. Araba 15.40’ta deredeydi. Yani arada 29 dakika var. 15.13’te Nevzat’ın kolunda can veriyor. Jandarmanın ihmali var. Jandarma, Ahmet diye birini alsa, Nevzat ona göre ifade verecekti. Jandarma, cinayet dosyası eline geçince bocaladı. Jandarma her ifadeyle başka senaryonun peşinde düştü. İş çözülemez hale geldi. Günün sonunda kamera kaydıyla yakalanan Nevzat’ın söyledikleri, soruşturmanın merkezine alındı.”
‘Gazal, cinayeti gören ya da azmettirenlerden biri de olabilir’
Nevzat Bahtiyar’ın eşi Gazal’ın da cinayeti görebileceğini belirten Avukat Onur Akdağ, “Başta Güran ailesi olmak üzere kolundan tuttukları gibi içeri aldılar. Salim’e an az 3 kadınla ilişkisi olup olmadığını soruyorlar. Utanın be utanın. Bir insan bir köyde kaç kadınla birlikte olabilir? Olayı ilişkiye bağladılar. ‘Aranızda bir cevapsız çağrı var, bu cevapsız çağrılarla mı mesajlaşıyorsunuz?’ diye soruyorlar. Böyle bir soru olabilir mi? Medyanın ve Nevzat’ın söyledikleri merkeze alındı. Nevzat’ın evinde arama yapsaydınız ya da Narin’in amcasını, yengelerini alırken, onları da alsaydınız. Bu adam ‘Ellerimle götürdüm’ diyor. Evde Nevzat’ın karısı yok muydu? Onu niye tutuklamadılar? Muhammed, terlik bulduğu için tek kişilik hücrede. Gazal Bahtiyar (Nevzat Bahtiyar’ın eşi) en az cesedi görenlerden biri. Cinayeti gören ya da azmettirenlerden biri de olabilir. Adam ‘Cesedi eve götürdüm’ diyor. Evde arama yapmıyorlar. Cesedin taşındığı evden jandarma eşliğinde ev taşınıyor. Orası suç mahalli değil mi?” diye konuştu.
‘Toplum bu işten ‘aile çıksın’ istiyor’
Nevzat Bahtiyar’ın, 3 ay boyunca Salim Güran’ı aramadığını belirten Onur Akdağ, “Günün sonunda katili bulduk mu? Bu soruyu hiç kendinize sordunuz mu? Narin nerede öldürüldü, kim öldürdü, bu soruları bulmak için gerçek delillerin peşine düştünüz mü? Maalesef ki; hayır. Kimisi gündem kalmak ister, kimisi Narin’in ardından para kazanmak ister. Bir gazeteci nasıl olur da Nevzat’ı ölümüne savunur? Toplum, bu işten ‘Aile çıksın’ istiyor. Herkes bir ata oynuyor. ‘Benim atım kazansın’ diyor. Narin’in ölümü ne kadar korkunçsa, öldürülmekle itham edilmek de o kadar korkunç değil mi? Nevzat şimdi (içinden) diyor ki ‘Tek başıma köyün hakkından geldim, yedim, içtim, hesabı da size kilitledim’ diyor. Bütün bir toplum katile alkış tutuyor. Nevzat, tüm Türkiye’yi parmağında oynattı. Oynatmaya da devam ediyor. Salim, Nevzat’ı en son 21 Mayıs’ta arıyor, ondan sonra bir daha aramıyor. Arif ile Nevzat arasında para meselesinden sonra bir daha iletişim kurmuyor. Salim’e selam bile vermiyor. Tam 3 ay boyunca Salim, Nevzat’ı aramıyor. 3 ay boyunca seninle konuşmayacağım ama bir çocuğu öldürüp seni buna ortak edeceğim öyle mi? Mehmet Bahtiyar, 16 Eylül’deki ifadesinde, olay günü Çarıklı Mahallesi’nde Nevzat ile beraber çalıştıklarını söylüyor. Neden tutuklu değil? Vecdi önce Salim’i arıyor, sonra Nevzat’ı. Sıralı arama yapıldığı iddia ediliyor. Her iki durumda da suça ortak edilmiş oluyor” dedi.
‘Narin cinsel istismara maruz kalmışsa, bu Nevzat’tır’
Avukat Akdağ, varsa istismarın aileye düşman birini işaret ettiğini ifade ederek, “Raporda her ne kadar PSA tespit edildiyse de bunun kadınlarda da olabileceği söyleniyor. Eğer bir istismar düşüneceksek, ilk ağabey mi, amca mı yoksa aileye düşman olmuş birini mi göreceğiz? ‘Görmemesi gereken bir şey’ deniyorsa, bu çok net bir şekilde Nevzat’ı işaret ediyor. Bir katilin zihin dünyasını göremeyiz. İlk celsede Nevzat’a ‘Narin’e dokundun mu’ diye boşuna sormadık. Gidip peynir alıyor, çay içiyor, namaz kılıyor. Bu bize ne düşündürüyor? Bir ihtimal, cinsel istismar sonrası rahatlamasını gösteriyor. ‘Cinsel bulgu yok’ demiyor raporda. ‘Tespit edilemedi’ diyor. Sonraki hareketler maalesef bunu gösteriyor. Narin cinsel istismara maruz kalmışsa, bu Nevzat’tır. Bir pedofili, 13 yaş altı çocuklara yönelik fanteziler kuran, onlara karşı cinsel dürtüler hisseden bir bireydir. Aşağılık duyguları, yalnızlık düşük özgüven, duygusal olgunlaşmamışlık yaşarlar. Bu durum bize birini andırıyor” diye konuştu.
‘Adımsayarda silme işleminin yapılıp yapılmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilsin’
Salim Güran’ın, cinayet saatinde telefonundaki adımsayar uygulamasında yalnızca 45 adım attığının tespit edildiğini, bununla ilgili hata payının olup olmadığını bilirkişi raporuyla tespit edilmesini isteyen Akdağ, şöyle devam etti:
“Bu dosyada Salim hakkında yapılan en korkunç algı da DNA’dır. Spikerler, ağızlarını doldura doldura ‘Direksiyon kısmında ölüm sıvısı, Narin’in dışkısı bulunmuş’ diye haberler yaptılar. Bu da yalan çıktı. ‘Salim’in aracından sadece Narin’in DNA’sı bulunmuş’ iddiası da doğru değil. Battaniye sağ ön koltuktaysa, Narin’e ait DNA neden orada çıkmıyor? Arif’in, Salim’in çocuklarının DNA’sı karşılaştırma için alınsaydı, onların da DNA’ları araçta çıkacaktı. Çünkü sürekli oynuyorlardı. Narin’in o araca daha önce de bindiğini herkes teyit etti. Amcadan bahsediyoruz, yedi yabancıdan değil. Salim’in aracının bazı kapılarının kitlenmediğine de dair rapor da var. Sağ ön cam da açılmıyor. Bu Nevzat’ı da yalanlıyor. DNA kalıntılarının yeniden incelenmesi için Van’a gönderildi. Sağ kapı ön iç kısımda DNA bulundu. Birden fazla DNA’nın farklı yerlerde çıkması, Narin’in canlı iken araç içerisinde olduğunu ya da farklı zamanlarda bindiğini gösteriyor. Bunun yanında sürüntü DNA araca ne zaman bulaşıyor? Her ihtimal olabilir. Salim, aracını o günden sonra yıkamıyor. Hatta Nevzat ile Salim’in aracından toprak numunelerinin benzerliği de raporda mevcut. Nevzat, istikrarlı bir şekilde battaniyeden bahsediyor ve Salim’in çocuğu öldürdüğünü söylüyor. Sosyal medyadan, televizyondan ezberleyerek tekrar ediyor. Salim evdeki 3 çocuğu öldürmüyor, Narin gelince mi öldüresi geliyor? İkinci senaryoda Enes, görülmemesi gereken biriyle ya da bir hayvanla bir şeyler yapıyor. Senin oğlun öz kızını öldürecek ve 3 aydır konuşmadığın bir adama mı vereceksin? Sonra Arif’e haber vermeyeceksin. Onca tutuklu kadın ve erkek de Enes ve Salim için kendini feda ediyor. Bu tiyatroya son verecek bir akıl yok mu? Bunlar topluma empoze edilen şeyler. Madem Enes öldürmüş, Salim neden Arif’i aramıyor? Elinizi vicdanınıza bırakın, adımsayarda eğer 45 değil de 145 adım çıksaydı, herkes Salim’i katil ilan etmez miydi? Salim ve çocuklarıyla ilgili adımsayar hakkında bir teknik rapor aldıralım. Bu kadar net bir delil ortadayken, neden ehemmiyetsizleştirme çabasındasınız? Bu davada aynı yerde değil miyiz? Neden el birliğiyle, barosuyla, savcısıyla ehemmiyetsizleştiriyorsunuz? Adımsayarda silme işleminin yapılıp yapılmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilsin. Saatlik veri silme mümkün değil. Hata payı var mı yok mu, ona bakalım.”
Nevzat Bahtiyar: Cezam neyse razıyım
Verilen aranın ardından duruşma, Nevzat Bahtiyar’ın mütalaaya karşı savunmasıyla devam etti. Bahtiyar, Narin’in cenazesini Salim Güran’ın kendisine verdiğini ifade ederek, “Narin’i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum. ‘Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet’ dedi. Bu suçu benim üzerime yüklemeye çalışıyorlar. Salim’in avukatı bana ‘Papağan’ dedi, ‘Vahşi’ dedi. Terbiyesizlik etti. Ben papağan olsam dağda olurdum. Vahşi de değilim. ‘Ahırın üst kısmından vahşice ahırın içine atmış’ dedi. Arka tarafta yer var. Ben niye yukarıdan atayım? Biri beni görebilir. Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim. Ama benim ailem cezaevi görüşüme gelene kadar, İl Jandarma’dan Allah razı olsun, ‘Emniyet altına almışız ne görmüşsen’ söyle dediler. Beni bir gün çağırdılar. Orada hepsini izah ettim. Ben orada tek odada kalıyorum. 3 ay sigara içmedim. Ailem benim yanıma gelene kadar. Ailem geldi, hesabıma para yatırdılar. Odamda ne TV, ne radyo var. Espri olsun diye ‘Patlıcan’ kelimesini avukata dün söyledim, kin olarak bana bunu söyledi. Ben devletten büyük değilim. Büyük olsaydım burada olmazdım. Beni yakalamazlardı. Es geçerlerdi. Sen konuştuğun kelimeleri bilmiyorsun. Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletten üstün olabilir?” dedi.
‘Sadece cansız bedeni taşıdım’
Salim Güran’ın kendisini çağırarak Narin’in cansız bedenini verdiğini ifade eden Bahtiyar, “Salim Güran, araba konusunda yalan konuştu. Salim’e ‘Paran varsa kendine al’ dedim. O da gitti aldı. Nasıl olsa anlaştılar. Aldılar. Arabayı verdiği zaman ‘Araba benimdir’ demedi. Para meselesi çıktı, ev meselesi çıktı. Sıva meselesinde ‘Ben görmeden bir şey diyemem. Hakkı 170 bin TL’ dedim. ‘Ama biz arkadaşız, senin için en son 150 bin yaparız.’ ‘Biri 140 bin TL demiş’ dedi. ‘Beni kurtarmıyor’ dedim. Dedim, ‘Veriyorsan ver.’ Sen beni çağırdın, Narin’i bana teslim ettin. İnkar ediyorsun. Ben aldım. Ben götürdüm. Oraya bıraktım. Cezam neyse razıyım. Sadece cansız bedeni taşıdım. Ben inkar edemem. Benim üzerime atıyorlar. Ben kesinlikle kabul etmiyorum. Ben ne gördüysem onu söylerim” diye konuştu.
Sezgin Tanrıkulu: Mahkeme kararı yarın verecek
Diyarbakır'da öldürülen Narin Güran cinayetine ilişkin devam eden duruşmayı takip eden CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, mahkemenin yarın karar vereceği bilgisini paylaşarak, "Savunma avukatları savunma yapıyorlar. Muhtemelen akşama kadar devam edecek. Mahkeme, eğer hüküm oluşturmak için yeterli vicdani kanata ulaşmışsa bu savunmalardan sonra yarın hükmünü açıklayacak. Karar bugün muhtemelen verilmeyecek. Kararı mahkeme yarın verecek" dedi.
Ayrıntılar geliyor...