Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen 3 avukat yaptıkları savunmada, dosyada yer alan delillere göre Narin'in boğularak öldürüldüğünü, cesedinin Eğertutmaz Deresi'ne bırakıldığını, öldürme eylemine ilişkin olayın saat 15.19 ile 16.00 arasında olduğunu belirtti.
"Bu saat aralığında sanıkların olay yerinde bir arada olduklarının sabit, bunun aksinin hiçbir aşamada ispat edilememiş olması ile o anda ahır önünde kameralar tarafından tespit edilen ışık parlaması ve canlı yoğunluğu eylemin o anda orada bulunan kişiler tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir. Birbirini destekleyen somut delillerin yanında olay anından bugüne kadar sanıkların içinde bulunduğu tutum ve davranışlar incelendiğinde, sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek fiil üzerinden ortak hakimiyet kurdukları ve birbirlerinin eylemlerini tamamladıkları sabittir." ifadesini kullanan avukatlar, bu nedenle savcılığın sunduğu mütalaaya katıldıklarını bildirdi.
Avukatlar, şunları ifade etti:
"Dosyadaki delillerin değerlendirmesi ele alındığında, dar alan baz verileri yönünden şu hususları belirtmek gerekir ki Türkiye'de, cep telefonu sinyallerinin konum tespiti için dünyadan farklı bir teknoloji kullanılmamaktadır. Temel teknolojiler ve prensipler aynıdır. Bu teknolojilerin hepsi aslında operatörlerin hizmet kalitesini artırma amacıyla ilerliyor olsa da aynı zamanda ceza davalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. HTS sinyal bilgileri ile konum tespiti anlık olarak yapılabildiği gibi bu dosyada bilirkişinin yaptığı şekilde olay yeri ve zamanındaki HTS kayıtlarından faydalanılarak bugün yapılan bir analiz ile de geçmişe dönük veriler elde edilebilmektedir. HTS kayıtlarında yer alan baz istasyonu bilgileri, mobil telefon dolayısıyla kişilerin fiziksel konumuna dair önemli verileri içerir. Hatta baz istasyonunun hücresel yapısı nedeniyle kişinin hareketi ve hareket hızının da hesaplanabildiği görülmektedir."
Bu doğrultuda dünya genelinde cep telefonu sinyallerinin konum tespiti için kullanılan temel teknolojilerden biri olduğunu, birden fazla baz istasyonu verilerinin birleştirilerek, buralardan gelen sinyal gücünün ölçülerek, bireyin konumunun daraltılabildiğini söyleyen avukatlar, bunun telefon konumunu daha hassas bir şekilde belirlemeyi sağlayan bir yöntem olduğunu anlattı.
Bugünün cep telefonu teknolojisinin hizmet kalitesini artırmayı ve abonelere bulundukları her noktada kesintisiz hizmet vermeyi hedeflemekle birlikte coğrafi konum tespitini de mümkün kıldığını vurgulayan avukatlar, tüm dünyada ve ülkede azımsanmayacak kadar uzun bir süredir birçok ceza dosyasında destekleyici delil olarak kullanıldığını bildirdi.
Tavşantepe Mahallesi'nde 20'den fazla baz istasyonu bulunduğunu belirten avukatlar, şöyle dedi:
"Bu istasyonlarla BTK'den gelen HTS kayıtları yanında açıkça belirlenmiştir. Dolayısıyla kimi sanık vekillerinin köye hizmet veren tek bir baz istasyonu olduğu yönündeki iddiası gerçek değildir. Aksine Tavşantepe Mahallesi gibi çok sayıda baz istasyonunun bulunduğu bölgelerde, daha doğru coğrafi konum tespiti mümkündür. Tüm bu faktörlerle birlikte geniş bir arazide ve insan sayısının az olduğu böyle bir yerde bu kadar fazla baz istasyonunun bulunması, konum tespitini kolaylaştıran faktörlerden olup böyle bir ortamda hazırlanan rapor ile ortaya konulan tespitlerin güvenilirliği şüphesizdir. Bu analiz, tek başına sanıklar HTS kayıtlarının incelenmesi değildir, sanıkların olay tarihi ve muhtemel olay saatindeki HTS kayıtlarından yola çıkarak analizin yapıldığı gün, binlerce örneklem ile aynı baz sinyal gücüne ulaşmaya çalışarak sanıkların olay gün ve saatindeki coğrafi konumunun tespit edilmesidir. Bu açıklamalar ışığında söz konusu rapora göre, Narin'in ölümüne sebep olan muhtemel olay saati aralığının 15.18-16.00 olduğunu, Narin'in son görülme anı olan 15.18'den hemen sonra ölümüne sebep olan eylemin gerçekleştiğini, tüm sanıkların bu olay saatinde bir arada olduğunu, Nevzat'ın, Narin'in cansız bedenini, bulunduğu yere, Eğertutmaz Deresi'ne aracıyla götürdüğünü, aynı yere Salim'in de olay gecesi gittiğini tespit etmesi bakımından son derece önemlidir. Diğer bölümlerde izahına çalıştığımız gibi özellikle kamera görüntüleri, dosya içeriğindeki tutarlı beyanlar ile tamamen örtüşen bu bilirkişi raporu, hükme esas almaya değer doğruluktadır."
Avukatlar, "Narin'in dışardan gelen bir müdahaleyle boğularak öldürüldüğü, Salim'in aracından DNA sonucu çıkması yönünden ise öldürüldükten sonra Narin'in bizzat kendisinin ya da Narin'in cansız bedenine temas etmiş bir nesnenin Salim'in aracı ile taşındığı açıkça ortadır." ifadesini kullanarak, sanık Salim Güran'ın, telefonundaki ses kayıtlarında olayın en başından itibaren Narin'in kaybolduğu saatle ilgili olarak çelişkili beyanlarda bulunduğunu savundu.
Avukatlar, savunmalarında şunları kaydetti:
"Sanık Salim Güran'ın öncelikli amacının Narin'in bulunmasını ve ölümünün net bir biçimde ortaya çıkmasını engellemek olduğu, sanığın telefonunda yapılan teknik incelemede cihazda yer alan kayıt programındaki olay gününe ilişkin kendince önemli gördüğü kayıtları silmesi, WhatsApp kayıtlarını silmesi ve bu hususu izah edemediği, Nevzat Bahtiyar ile olay günü 15.08 dışında hiç görüşmediğini beyan etmesine karşın HTS analizi ve dar alan baz çalışması yapılan bilirkişi raporunda yaklaşık olay saatinde bir arada oldukları ve birlikte hareket ettiklerinin açıkça ortaya konulduğu, fiilen kullandığı araçta tüm DNA profillerine dair çalışma yapıldığı, araçta elde edilen DNA profilinin Narin'e ait olduğu, Salim Güran'ın olay günü ve saatinde Narin'in ailesinin evinde diğer sanıklarla birlikte bulunduğu, sanığın olay gecesi cesedin bulunduğu yere gittiği kamera kayıtları, HTS analizi ve dar alan baz kayıtlarıyla tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle sanıklar ile tanıklara ait soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki tüm çelişkili beyanlar, dosya kapsamında yer alan ATK ve kolluk tutanakları, HTS kayıtları ve daraltılmış baz analiz raporları, kamera görüntüleri, cezaevi görüşmeleri, ses kayıtları, Ulusal Kriminal raporlarında özetle sanıkların üzerine atılı eylemleri işlediğini gösteren tüm bu somut suç delilleri birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların suça iştirak ederek müşterek fail olduğu şüphesizdir. Sanıkların tüm süreçte adeta bir zincirin halkaları gibi fikir ve eylem birliği içinde iştirak halinde çocuğun kasten öldürülmesi suçunu işledikleri sabittir.
Tüm bu sebeplerden ötürü mütalaada belirtilen sevk maddeleri uyarınca sanıkların her birinin ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanıkların her birinin gerçekleştirdikleri eylemin niteliği, olayın oluş biçimi, eylemden sonraki ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışlar dikkate alınarak haklarında TCK 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, hükümle birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep ederiz."
Duruşmaya, saat 09.00'da devam edilecek.