İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, temaslarda bulunmak üzere Mersin’e geldi. Dervişoğlu’nun ilk durağı Tarsus Kent Konseyi oldu. Burada birçok meslek ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Kent Konseyi Başkanı, "Bu binayı bize kazandıran sayın Burhanettin Kocamaz’a teşekkür etmeden olmaz. Mevcut başkanımız da çok yardımcı oluyor. Bugün aramızda değil Ankara’da olduğu için. Umarım iyi bir tanışma olur" dedi. Dervişoğlu ise gündeme ilişkin açıklamarda bulunarak şunları söyledi:
“Türkiye, cumhuriyetin değerlerinin cumhuriyetin kazanımlarını el birliğiyle baş tacı yapılması icap eden bir süreçten geçiyor. Cumhuriyet üzerinde, devletin yapısı, milletin bölünmezliği, vatanın bölünmez bütünlüğü üzerinde birtakım senaryoların sahneye koyulduğu birtakım oyunların oynandığı hepimizin malumudur.
Ben Tarsuslu değilsem de Tarsus'un yabancısı değilim. Benim yetiştiğim memleket de Tarsus'a benziyor. Ben aslen Fatsalıyım. Benim de geçmişte yaşadıklarım herhangi bir siyasi taassupa kurban edilmeksizin kendinden sonraki nesle tecrübe olarak nakledilmelidir ama bir taassubun eseri olursanız, kendi gençlik çağımızda yapmış olduğunuz hata olduğunu bildiğiniz şeyleri kutsarsanız, onu sırf kendiniz yaptınız diye bir haklılığa dönüştürmeye çalışırsanız ortak aklı oluşturmaya muvaffak olamazsınız. Ben haklıydım denilen bir masada hak hukuk değil bireyler konuşulur olur. Oysa memleketi konuşmalıyız. Oysa Türkiye'yi konuşmalıyız, bölgemizi konuşmalıyız ve bunu yaparken ana gündemi gölgeleyen dilden azami ölçüde uzak durmalıyız.
“Günü de kurtarmak mecburiyetindeyiz”
Türkiye önemli günler geçiriyor, büyük sıkıntılar içinde derken bu sıkıntıların başında ekonomik sıkıntılar geliyor. Elbette bekamızla ile ilgili geleceğimizle ilgili önemli kararların alınması icap eden bir süreçteyiz ama günü de kurtarmak mecburiyetindeyiz. Yani emeklinin, dulun, yetimin tenceresini kaynatamadığı bir ülkeyi hiçbirimiz hak etmiyoruz. Toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçinin fakruzaruret içinde olmasını kabullenemiyoruz. Burası dünyanın büyük medeniyetlerinin kurulduğu bir cennet yurt köşesi. Burada binlerce yıldır büyük medeniyetler oluşmuş, büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış, mümbit topraklar üzerine kurulmuş bir sistemden bahsediyoruz. Bundan 20-25 yıl önce 10 dönüm narenciye bahçesi olan çocuklarını o bahçeden temin ettiği gelirle okutabiliyordu. Yuva sahibi yapabiliyordu. Şimdi o narenciye bahçelerinde dallarda duruyor ürünler. Çiftçim ürünü dalından alıp onu ekonomik değere dönüştüremeyecek hale getirilmiş. Bunun bir adım sonrası üretmekten vazgeçmektir. Üretmekten vazgeçersek sağlıklı gıdaya nasıl erişiriz? Bundan daha büyük felaket olabilir mi? Başkasına muhtaç olmadan yaşayamaz hale geleceğiz demektir. Sadece tarım, hayvancılık alanında değil birçok alanda aynı şey.
“Biz umudumuzu kesersek gençlerimiz farklı bir şey düşünemez”
Ülkede adalet ve güven tartışmasından yatırımcı bulunduğu yöreye yatırım yapmaktan imtina edecek hale gelmiş. Çünkü sisteme güvenmiyor. Sistemin onarılması lazım. Biz yaşadığımız coğrafyadan umudumuzu kesersek gençlerimiz farklı bir şey düşünemez. O sebeple Türkiye'de kendi geleceklerinden endişe duydukları için yurt dışında istikbal aramak üzere büyükelçiliklerin konsoloslukların önünde kuyruklarda ömür tüketiyor evlatlarımız.
"Tarsus konuşursa ses çıkarırsa bu hayra delalet eder"
Tarsus konuşursa, ses çıkarırsa bu hayra delalet eder. Tarsus'tan Adana'dan Çukurova'dan Mersin'den bu ülke için her zaman doğru seslerin çıktığı tartışmasız bir gerçektir. Buralar konuşmalıdır. Kent konseyleri konuşmalıdır, sivil toplum kuruluşları konuşmalıdır, hür bilim müesseseleri konuşmalıdır. Bu ülkenin aydınları yazarları sanatçıları konuşmalıdır. Konuşan bir Türkiye inşası ile ancak sorunları aşabilmek kudreti sergilenir. Oysa toplumu baskılamak isteyenlerin mevcut olduğunu biliyoruz ve bu toplumu baskılamak isteyenlerin bu ülkeyi yönetenler olduğuna dair derin kaygılar taşıyoruz. Sorunları konuşarak aşacağız.
“Bizim merkezimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş felsefesi üzerine inşa edilmiştir”
Farklı görüşlerinden insanların düşüncelerine tahammül gösterebilmek mecburiyetindeyiz. Sen benim düşündüğüm gibi düşünmüyorsun diye hiç kimseyi suçlayamazsınız. İYİ Parti'nin Türk siyasetindeki yeri neresidir sorusuna biz her zaman siyasetin merkezi diyerek cevap vermişizdir. Bizim merkezimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş felsefesi üzerine inşa edilmiştir. Bu zamana kadar Türkiye'de hizmetleriyle önemli izler bırakan herkesin peşinde olduğu bir ideali tanımlar. Birbirinden farklı düşünüyor gibi görebilirsiniz ama Süleyman Demirel de bu merkezde, Özal da bu merkezde, Ecevit de bu merkezde idi, Türkeş de Erbakan da. O merkez olma vasfını 22 yıldır bu ülkeyi yöneten tek adamın iki dudağının arasından çıkacak kelama milletin kaderini bırakan bir dönem yaşandığı için uzaklaşma oldu. Bu merkezden o sebeple uzaklaştırdı, ortak akıl inşası o zaman terk edildi. Şimdi yapmamız gereken şey hangi görüşe mensup olursak olalım önce ülkemizi ve kırmız çizgilerimizi koyacağız. Ondan sonra ülkenin ve milletin karşı karşıya bulunduğu sorunların aşırılması adına da ortak bir akıl geliştireceğiz.
“Kürtler bizim her şeyimizdir ama Abdullah Öcalan ve PKK bizim düşmanımız”
“Türkiye hızlı kutuplaşmanın girdabında felakete doğru sürükleniyor. İnsanların kökenlerinden kaynaklı olarak birbirine düşmanlığı üzerinden siyaset tesis etmeye çalışanlar ve bu suça başkalarını ortak etmeye kalkışanlar iyi bilsinler; binlerce yıldır bu coğrafyadaki bu vatan bizim, hepimizin. Buranın adı Türkiye, bu toprağın adı da Türk vatanıdır. Bu topraklar üzerinde yaşayan millet de Türk milletidir. Millet tanımı da ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesiyle şekillenmiştir. Devlet olma ilkesi ile bir araya gelmiş farklı insanların oluşturduğu bir felsefedir bizdeki millet tanımı. Ne demek yani şimdi Kürt Türkmen ayrımı? Binlerce yıldır buradayız. Kürtler bizim her şeyimizdir ama Abdullah Öcalan ve PKK bizim düşmanımız. Bu birlikteliği temin etmek mecburiyetindeyiz. Farklılıklarımızın zenginlikler olduğunu kabullenmek mecburiyetindeyiz. Ama kırmızı çizgilerimizi ortaya koymak ve müşahhas hale getirmek zorundayız. Nelerden vazgeçmeyeceğimizi dost düşman bilmek zorundadır.
“Milletin kurduğu bir partiyi Tayyip Erdoğan da yok edemez”
Açık ve net söylüyorum milletin istemediği hiçbir şeyi ne Musavat Dervişoğlu ne İYİ Parti asla yapmayacaktır. Üzerimize operasyonlar yapılabilir. Türkiye düşmanlarının ortak hayalidir İYİ Partisiz meclis. Siyasi partileri millet kurar. Milletin kurduğu partileri yaşatmak da milletin işidir. Milletin kurduğu bir partiyi Tayyip Erdoğan da yok edemez."