CHP İçişleri Bakanlığı'ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, CHP Genel Merkezi'nde bir grup gazeteciye Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi'nin (TUSAŞ) Kahramankazan tesislerine düzenlenen terör saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Şehirler arası ya da sınırı aşıp geçmiş olabilirler"
Bakan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Bir güvenlik zafiyeti ortada. İki türlü güvenlik zafiyeti var. Bir bu PKK'lılarla ilgili yani Başkent’e gelinceye kadar ya bunlar burada bir hücre olabilirler. Yani bir hücre olarak bir süredir kalıyor olabilirler Ankara'da ya da şehirler arası ya da sınırı aşıp geçmiş olabilirler. Her iki türlü de bir önleyici istihbarat yapılmadığı ve bu saldırıya ya da böyle bir saldırı olabileceğine ilişkin istihbarat örgütlerinin bir duyum almadığı ve bir tedbir almadığı ortaya konuyor. Bu tür durumlarda mesela biz biliriz Türkiye bir terör tehdidi olduğunda önce ABD vatandaşlarını bir mesaj atar der ki; Türkiye'de bir terör saldırısı olabilir. Bunu önleyici istihbarat diyoruz. Haber alırlar ve tedbir alırlar. Bizim istihbarat örgütlerinin de yani özellikle İçişleri Bakanlığı'na bağlı hem emniyet istihbaratı hem jandarma istihbaratın hem de sinyal istihbarat da şu an ona bağlı olduğu için MİT'in bu önleyici bir istihbarat noktasında zafiyeti olduğunu düşünüyorum.
"Güvenlik zafiyeti olduğu düşünüyoruz"
Bunlar bir şekilde Başkent’e Türkiye'nin kalbine kadar gelmişler. Ellerinde kalaşnikoflar, el bombaları ve başka bir takım malzemelerle bu terör eylemini gerçekleştirmişler. Burada işte plaka tanıma sistemlerinden, yüz tanıma sistemlerine kadar birçok şey var. Yani bu her iki kişi de Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamayla PKK üyesi olduğu ortaya çıktı. Demek ki bunların parmak izleri, yüz tanıması var. Dolayısıyla aslında devlet istihbaratı doğru yapsaydı, elektronik izlemeyi doğru yapsaydı bu kişileri buraya gelene kadar tespit edebilirdi. Ve İçişleri Bakanlığı'na da geçen sene böyle bir şey olmuşken benzer bir şey tekrar yenileniyor. Bu yönüyle bir güvenlik zafiyeti olduğu düşünüyoruz. İki TUSAŞ'ın korunması noktasında da bir güvenlik zafiyeti olduğu ortada. TUSAŞ büyük ölçüde kamunun hissedar olduğu özel bir şirket. Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı en büyük hissedar. Türk Hava Kurumu hissedar. Dolayısıyla kamunun hissedar olduğu bir yer. burada özel güvenlikle korunmasında bir şey yok. Dünyada da bu tür kurumlar özel güvenlikle korunuyor. Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nde de İHA SİHA üreten ve özel şirketlerin ürettiği mesela Boeing'in ürettiği onun dışında farklı şirketlerin ürettiği savunma sanayi şirketleri var. Ama bu şirketler yüksek güvenlik öncelikli korunur. Yüksek güvenlik önceliğinde kademeli bariyerler elektronik gözleme, girişte yine yüksek güvenlik önlemleri olur. Ve özel eğitimli güvenlik güçleri olur. Yani özel güvenlik gücü özel eğitim alır. Mesela terör saldırısına karşı eğitim alır, tatbikat yapar.