Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, Türkiye-Mısır Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı için Türkiye’ye geldi. Bu ziyaret 12 yıl aradan sonra Mısır'dan Türkiye'ye cumhurbaşkanı düzeyinde yapılacak ilk ziyaret olma özelliği taşıyor.

Netanyahu, balistik füze saldırısı düzenleyen Yemen’deki Husileri tehdit etti Netanyahu, balistik füze saldırısı düzenleyen Yemen’deki Husileri tehdit etti

Türkiye-Mısır ilişkileri Arap Baharı döneminde iktidarının destek verdiği Müslüman Kardeşler'e yakın Muhammed Mursi'nin Sisi tarafından Temmuz 2013'te askeri darbe ile devrilmesinin ardından kötü bir döneme girmişti. Mursi'nin AK Parti’nin 4. Olağan Kongresi'ne katılmak üzere 30 Eylül 2012 tarihinde Ankara'ya gelişi ise Mısır'dan Türkiye'ye cumhurbaşkanı düzeyindeki son ziyaret olmuştu. Türkiye, daha sonra bölgede arasının bozulduğu ülkelere yönelik 2020 yılında başlattığı açılım kapsamında Mısır ile ilişkileri de düzeltmek istedi. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan 14 Şubat’ta Mısır’a yaptığı resmi ziyaret ile önemli bir adım atı. Şimdi de Sisi iade-i ziyaretini gerçekleştiriyor.

Siyaset Bilimci Bekir Gündoğmuş, Sisi’nin gerçekleştireceği Türkiye ziyaretini Elips Haber’e değerlendirdi.

 “Bölge ülkelerinin her zamankinden daha fazla diyaloga ihtiyacı var”

Türkiye’nin bulunduğu stratejik konum itibariyle Mısır başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri ile yakın iletişim kurmak durumunda olduğunu söyleyen Gündoğmuş, “Bölgemizde mühim hadiselerin cereyan ettiği ve yeni gelişmelere de gebe olunan bir dönemde Türkiye ile Mısır arasında iletişim ve iş birliğinin artması yalnızca İsrail’i ve emperyalist emellere sahip olanları rahatsız edecek bir konudur.  İsrail’in saldırganlıkta, vahşette ve soykırımda iyice hoyratlaştığı şu günlerde bölge ülkelerinin her zamankinden daha fazla diyaloga ve askeri, siyasi, ticari iş birliğine ihtiyacı var” dedi.

“Bu görüşmelerin bölge ülkeleri lehine olup olmadığına bakmak gerekir”

“Türkiye’nin Mursi sonrası izlediği Mısır’ı yalnızlaştırma politikasının Mısır-İsrail ilişkilerinin, Doğu Akdeniz örneğinde olduğu gibi, İsrail lehine gelişmesine katkı sunduğunu unutmamak gerekiyor” diyen Gündoğmuş sözlerini şöyle sürdürdü;

“Türkiye ve Mısır elbette görüşmelidir. Önemli olan bu iletişim ve işbirliğinin içeriğidir. Sürece ilişkin, illaki bir eleştiri getirilecekse, odağında bu görüşmenin detayları ve hedefleri olmalıdır. Bu görüşmelerin bölge ülkeleri lehine olup olmadığına bakmak gerekir. Yoksa ‘Darbeci Sisi’ gibi retorikten öteye geçmeyecek söylemler üzerinden karşıtlığı devam ettirmek beyhude bir yaklaşımdır. Hittin korkusuyla yaşayan, yani Müslüman ülkelerin birlikte hareket etmesinden korkan İsrail’in arzu ettiği böl-parçala-yönet stratejisine karşı dikkatli olmak için daha kaç tane Irak, kaç tane Suriye tecrübesi yaşamamız gerekiyor? Onun için bu görüşme, hele ki Gazze’de yürütülen mücadele ortada iken, çok daha büyük önem kazanmaktadır”

Gazze masadaki en önemli başlık

Peki, görüşmede neler konuşulacak ya da daha doğru bir ifadeyle neler konuşulmalı? Gündoğmuş’a göre, Sisi'nin ziyareti sırasında masadaki en önemli başlığın İsrail’in Gazze'de devam ettirdiği saldırılar, ateşkes çabaları ile tansiyonun bölge çapında artması gibi iki ülkeyi de yakından ilgilendiren gelişmeler. Gündoğmuş konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;

“Netanyahu’nun Philadelphia koridoru ve Refah Sınır Kapısı ile ilgili aşikar ettiği planları karşısında atılacak adımlar başta olmak üzere bir bütün halinde Filistin’in görüşme masasında en önemli konu başlığı olması gerekiyor. Soykırımı açıktan destekleyen ülkelerin aksine Türkiye’nin Mısır’ın da desteğini alarak Filistin’in tam bağımsızlığı için atılacak somut adımları belirlemesi gerekiyor. Sözün kıymetinin kalmadığı, bıçağın kemiğe dayandığı şu vetirede Türkiye ve Mısır’ın İsrail’i durdurmaya dönük acil aksiyon alması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda yine görüşme içeriğinde yer alması beklenen askeri, ticari iş birlikleri de önem arz etmektedir”

“Türkiye'nin, Mısırın, Suriye'nin, Irak'ın, İran'ın bir araya gelmesi özgüveni açığa çıkaracaktır”

“1991 Körfez Harbi'nden beri bölgede yaşadığımız acı tecrübe şudur. Dönemin bölge liderleri çeşitli sebep ya da bahanelerle birbirine güvenmeyip birlikte hareket edemeyince her birisi kendi derdine düştü, denize düşen yılana sarılır kabilince AB, ABD-İngiltere ve İsrail ile yeni ittifak dengeleri kurdu” ifadelerini kullanan Gündoğmuş,  “Fakat bu anksiyeteye benzer ruh hâli işleri iyice karıştırdı. Irkçı emperyalistler resmen bölgeye girdiğinden beri herkes huzursuz. ‘Düşmanlar dost olmadı ama dostlar düşman oldu, iki düşman birleşince yıkılmak mukadder oldu’ sözleri bölge ülkelerinin sokaklarında yankılanıyor. Çünkü dün Saddam'ın devrilişini biraz da memnuniyetle izleyenler sıranın kendilerine geldiğini endişeyle izliyor. Batı'nın insanlık karnesini Gazze'de tüm çıplaklığı ile gördükçe demokrasi, barış ve insan hakları gibi söylemlerin, tıpkı Bosna'da olduğu gibi, sahteliğini bir kez daha hatırlıyor. Türkiye'nin, Mısırın, Suriye'nin, Irak'ın, İran'ın bir araya gelmesi tüm bölge ülkelerinin ihtiyaç duyduğu özgüveni açığa çıkaracaktır. Bir olunduğunda küresel hegemonyanin kırılacağına dair inanç belirgin hale gelecektir. Zaten başka da çıkar yol yoktur” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye-Mısır ilişkileri hem de bölgesel denge açısından oldukça kıymetlidir”

Ziyaretin her iki tarafa da güvence sağlayacağını söyleyen Gündoğmuş sözlerini şöyle tamamladı;

“Ziyaret Suriye ve Türkiye’nin normalleşme konusunda güvence anlamı taşıyor. Hem Cumhurbaşkanı’nın hem de Beşar Esad'ın ziyaretin estireceği olumlu havayla adım atmada daha cesur davranacaklarını söylemek mümkün hale gelecektir. Bu noktada önümüzdeki dönemde bu muhtemel olumlu havayı provake etme maksatlı gelişmelere karşı da hazırlıklı olunması gerektiğini hatırlatmak gerekiyor. Bölge ülkelerinin politik iş birligini sağlamanın ve sağlamlaştırmanın yolu güçlü ekonomik işbirliği kanalları ile mümkündür. Bu nedenle 14 Şubat'ta belirlenen hedefin de üstünde bir ticari açılım hem Türkiye-Mısır ilişkileri hem de bölgesel denge açısından oldukça kıymetlidir.

Muhabir: Sümeyye Aksu