Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında iş yerlerinde hayatını kaybeden çocuk işçilerin sayısı artıyor. 2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk 6 ayında 8 çocuk işçi hayatını kaybetti. Konuya ilişkin görüşlerini aktaran Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı gönüllüsü Nail Dertli, “Bu sistem bir bütün olarak çocukların sağlığını tehdit ediyor” dedi.
Çocuk işçi ölümlerinin ‘öngörülebilir’ olduğunu belirten Dertli, “Hükümet, yüz binlerce çocuğu herhangi bir özel önlem almadan iş yerlerine ucuz iş gücü olarak sürdü. Bunun doğal sonucu olarak iş kazalarının artabileceğini öngörüyorduk. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) istatistikleri de iş kazalarının arttığını gösteriyor” diye konuştu.
“Hükümet, çocukların bu tür cinayetlere kurban gideceğini biliyordu”
Çocuk işçilerin istihdam edildiği iş yerlerinin sağlık açısından güvenli olmadığını söyleyen Dertli, “Fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskler söz konusu. Dolayısıyla çocukların bu tür cinayetlere kurban gideceğini hükümet de biliyordu. Sadece çırak çocuklar değil, stajyerler ve kursiyerler iş yerlerinde yaygın bir şekilde kullanılıyor” dedi.
MESEM kapsamındaki iş yerlerinin denetlenmesine ilişkin açıklamalarda bulunan Dertli, “MESEM kapsamında çalışan çocuk işçilerin çalışma koşullarının denetlenmesinin 2 boyutu var. Birincisi, denetlemeyi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapıyor. Bakanlık, eğitimin içeriğini de milli eğitimdeki öğretmenler aracılığıyla denetliyor. Dolayısıyla ikili bir denetimden bahsedebiliriz. SGK verilerine göre çıraklar, aktif sigortalıların yüzde 3,2’sini oluşturuyor. Oysa Bakanlığın teftiş faaliyetlerini incelediğimizde, 2022 yılında denetimlerde ulaşılan işçilerin yalnızca binde birinin (% 0,1) çırak olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu, çırakların çalıştığı iş yerlerinin denetim görmediğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“Ortada işlemeyen bir teftiş sistemi var”
Öğretmenlerin, bu iş yerlerini denetleme yetkisi olmadığını aktaran Dertli, “Öğretmenler genellikle çocuğun devam durumuna veya disiplin kurallarına uyup uymadığına bakabiliyorlar. Çalışma ortamının öğrenciye uygun olmaması durumunda öğretmenlerin yapabilecekleri çok bir şey yok. Dolayısıyla ortada işlemeyen bir teftiş sistemi var” şeklinde konuştu.
Çalışan çocukların maaşlarının ise İşçi Sigortası Fonu’ndan ödendiğini dile getiren Dertli, “İşçi Sigortası Fonu kendi amacı dışında her şey için kullanılıyor. Bunlardan biri de çırak istihdamının desteklenmesi. Çırakların ücreti bu fon ile ödeniyor dolayısıyla işverenin cebinden para çıkmıyor” dedi.
Söz konusu sistemin bir bütün olarak çocukların sağlığını tehdit ettiğini ifade eden Dertli, “İşsizlik sigortasının, güvencesiz bir istihdamın yaratılmasının aracı olarak işçilere karşı silah olarak kullanılması sigortanın temel amacına aykırı” diye ekledi.
“MESEM çocukları eğitimden koparıyor”
MESEM’in çocukları okuldan uzaklaştırdığının altını çizen Dertli, “MESEM örgün eğitim kapsamında sayılıyor. Ama çocukların bu iş yerlerinde yaptıkları şeyin ‘eğitim’ olarak adlandırılması mümkün değil. Çocuklar, mesleği öğrenmekten ziyade iş yerinde işçi statüsünde çalışıyorlar. Sisteme göre, çocukların 4 gün iş yerinde 1 gün ise okulda olduğunu varsayıyoruz. Ama alandan gördüğümüz kadarıyla çocuklar sadece 4 gün değil, hafta sonunda da iş yerinde çalışmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla MESEM’in çocukları eğitimden kopardığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
Çocuk işçilere ilişkin verilerden bahseden Dertli, “Yakın zamana kadar, hükümetin teşvikleriyle çocuk işçi sayısı SGK verilerine göre 600 bine ulaştı. Bakanların açıklamaları sayının 1 milyonun üzerinde olduğunu gösteriyor. İstatistikler arasındaki farkları açıklamakta da zorlanıyoruz. Fakat en azından SGK verileri ‘okuldan kopuş’ olarak nitelendirdiğimiz şeyin 2 kat arttığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“Başarısız çocukların MESEM’lere gönderilmesi yönünde müdürlere baskı yapılıyor”
Bakanlığın, Milli Eğitim üzerinden çocukları MESEM’e yönlendirdiğini kaydeden Dertli, “Başarısız çocukların MESEM’lere gönderilmesi yönünde müdürlere baskı yapıldığını alandan görüyoruz. Başarısızlık akademik anlamda ölçülüyor. Ama sağlıklı bir eğitim alamayan çocukların başarısız olarak iş yerlerine gönderilmesi bir cezalandırma aracı” dedi.
“Çocukların yaşamını korumak için ortak bir eylem planı etrafında bir araya gelinmeli”
“Sistem, yoksul çocuklarının işçileştirilmesi süreci olarak işliyor” diyen Dertli, sözlerini şöyle noktaladı:
“Bu sorun büyürken öngörülebilir bir şeydi. Bu cinayetlere karşı sendikalar, kitle örgütleri, meslek örgütleri, dernekler, eğitimciler temel sorumluluklarını yerine getirmediler ya da göz yumdular. Bu sürecin daha yeni başladığını tahmin ediyorum. Çocuk ölümlerinin önümüzdeki dönemde artacağını düşünüyorum. Çünkü MESEM’e kayıtlı çocuk sayısı artıyor. Hükümet de bundan vazgeçmeyecek gibi gözüküyor. Çocukların yaşamını korumak, eğitim haklarını güvence altına almak için emek meslek örgütlerin ve sendikaların acil ve ortak bir eylem planı etrafında bir araya gelmesi gerekiyor.”