Altının gramı 4 bin 80, çeyrek altın 6 bin 800 liradan işlem görüyor Altının gramı 4 bin 80, çeyrek altın 6 bin 800 liradan işlem görüyor

TCMB Para Politikası Kurulu'nun 17 Nisan toplantısına ilişkin özeti yayımlandı.

Küresel ticaret politikalarına ilişkin süregelen belirsizliklerin, son dönemde atılan korumacı adımlar sonrasında arttığı ve küresel ekonomi ile finansal piyasalar üzerindeki risklerin belirginleştiğinin aktarıldığı özette, söz konusu gelişmelerin küresel büyüme görünümünü olumsuz etkilemeye devam ettiği vurgulandı.

Özette, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için büyüme öngörülerinin aşağı yönlü güncellendiği ve Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin büyüme oranı beklentisinin 2025 yılı için yüzde 2,1’den yüzde 1,7’ye, 2026 yılı için ise yüzde 2,4’ten yüzde 1,9’a güncellendiği bildirildi.

Küresel talep görünümündeki bozulma nedeniyle doğalgaz ve petrolde daha belirgin olmak üzere emtia fiyatlarında hızlı düşüşler gözlendiği belirtilen özette, "ABD ticaret politikalarının önümüzdeki dönemde izleyeceği seyir ve buna diğer ülkeler tarafından verilebilecek karşılıklar, devam eden jeopolitik riskler ile birlikte küresel ticaret ve iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir." ifadelerine yer verildi.

Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki beklenen etkilerinin ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmekle birlikte, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde enflasyon beklentilerinin bir miktar arttığının ifade edildiği özette, bu çerçevede küresel enflasyondaki düşüşün yavaşlayacağı ve merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdüreceklerinin beklendiği bildirildi. Özette, bu dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahının belirgin gerilediği ve gelişmekte olan ülke piyasalarından portföy çıkışlarının devam ettiği kaydedildi.

Özette, Türk lirası (TL) mevduat faizlerinin, 7 Mart haftasına kıyasla 275 baz puan artarak 11 Nisan haftası itibarıyla yüzde 51,9 seviyesinde gerçekleştiği hatırlatılarak, şunlar kaydedildi:

"Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (kredili mevduat hesabı ve kredi kartı hariç) 449 baz puan artarak yüzde 54,9; ihtiyaç kredisi (kredili mevduat hesabı hariç) faizleri 555 baz puan artarak yüzde 69,7; konut kredisi faizleri 26 baz puan azalarak yüzde 39,6; taşıt kredisi faizleri ise 26 baz puan artarak yüzde 43,0 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 7 Mart-11 Nisan döneminde yüzde 2,3 seviyesine gerilemiştir. Bu gerileme kredi kartı büyümesindeki yavaşlama kaynaklı olup, bu dönemde tüketici kredilerinin tüm alt kırılımlarının büyümesinde artış görülmüştür. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,7 seviyesinden yüzde 3,6’ya ulaşmıştır. Yabancı para (YP) krediler için uygulanan yüzde 0,5’lik büyüme sınırıyla uyumlu bir şekilde, kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,0 seviyesinden yüzde 0,4’e gerilemiştir."

28 Mart’ta alınan kararla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında tüketicilere kullandırılan ihtiyaç kredilerinde istisna tutulan kredili mevduat hesabı kredilerinden üçten fazla taksitli olanların (eğitim ve öğrenim ücretlerine ilişkin harcamalar hariç) kredi büyümesi sınırlarına dahil edildiğine işaret edilen özette, ayrıca, YP kredi büyüme sınırından istisna tutulan yatırım kredilerinin kapsamında da değişiklik yapıldığı aktarıldı.

Özette şu ifadelere yer verildi:

"TCMB brüt uluslararası rezervleri, 7 Mart’tan bu yana 22,4 milyar ABD doları azalarak 11 Nisan itibarıyla 147,5 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 5 Mart’tan bu yana yükselerek 16 Nisan itibarıyla 343 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 16 Nisan itibarıyla yüzde 18,9 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 26,1 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasından 6,3 milyar ABD doları, hisse senedi piyasasından ise 1,1 milyar ABD doları olmak üzere toplam 7,5 milyar ABD doları net portföy çıkışı gerçekleşmiştir."

Şubat ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 1,1, çeyreklik bazda ise yüzde 3,7 oranında artış gerçekleştiği kaydedilen özette, aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 2,5 oranında artarken çeyreklik yükselişin yüzde 0,8 olduğu bilgisi verildi.

Özette, hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinin şubat ayında yüzde 2 oranında azaldığı ifade edilerek "Çeyreklik bazda ise geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 0,9 oranında yükselişinin ardından yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,9 oranında artmıştır. Kartla yapılan harcamalar, ocak ayında geriledikten sonra şubat ayında sınırlı bir telafi sergilemiş, mart ayında ise, özellikle ayın ikinci yarısında bayram öncesi mevsimsel artan talep kaynaklı olarak yükselmiştir. Nisan ayının ilk haftasına ilişkin sınırlı düzeydeki veriler aylık bazda bir düşüş ile çeyreklik bazda yatay bir görünüm ima etmektedir. Beyaz eşya satışları ilk çeyrekte gerilerken otomobil satışlarındaki artış hız kaybetmekle birlikte devam etmiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Aynı dönemde, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verilerinin, iç piyasa siparişlerinin bir önceki çeyrekteki yükselişinin altında sınırlı bir oranda arttığına işaret ettiği bildirilen özette, "Bu çerçevede, öncü veriler yurt içi talebin ilk çeyrekte ivme kaybetmekle birlikte öngörülenin üzerinde seyrettiğini ve enflasyonu düşürücü etkisinin azaldığını ima etmektedir." denildi.

Şubat ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,6 oranında, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 1,9 oranında azaldığı, çeyreklik bazda ise sanayi üretiminin, şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte yüzde 0,9 arttığı ifade edilen özette, "Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, sanayi üretiminde şubat ayındaki azalış yüzde 1,1 ile daha ılımlı olmuş, çeyreklik bazdaki yüzde 1,5 artış oranı da ana endeksin artışının üzerinde gerçekleşmiştir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, 2025 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretiminin ana eğiliminde yatay bir görünüme işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı bu dönemde bir önceki çeyreğe kıyasla 0,5 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, şubat ayı itibarıyla yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 10,3 oranında, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 13,8 oranında artış kaydetmiştir." ifadeleri kullanıldı.

Özette, şubatta mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, 32,3 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 1 azaldığı belirtilerek, bu dönemde, işgücüne katılım oranının çeyreklik olarak 0,7 puan düşüş kaydettiği, işsizlik oranının ise şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte 0,3 puan azalarak yüzde 8,3 seviyesine gerilediğinin altı çizildi.

Anket göstergelerinin, 2025 yılı ilk çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret ettiği belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Şubat ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 4,4 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık ise 12,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 1,1 milyar ABD doları artış göstermiştir. Söz konusu seyirde, hizmetler dengesi fazlasındaki artışa karşın, altın ve enerji dış ticaret açıklarındaki yükselişler etkili olmuştur. Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 62,0 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Nisan ayı başında ABD tarafından uygulanacağı açıklanan ilave gümrük tarifeleri ve sonrasındaki gelişmeler ticaret politikalarına ilişkin belirsizliği belirgin şekilde artırmıştır. Söz konusu gelişmeler Türkiye’de dış ticaret açığı üzerinde, küresel büyümedeki zayıflama, bununla bağlantılı olarak enerji ve emtia fiyatlarında düşüş, dış pazarlarda rekabetin artması ve paritede Euro lehine yükseliş gibi kanallar üzerinden bir miktar belirsizlik oluşturmuştur."

Özette, mart ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalatın arttığı ifade edildi.

İhracattaki artışın, Ramazan Bayramı öncesi teslimatları öne çekme hareketiyle birlikte daha kuvvetli olduğu değerlendirilen özette, 12 aylık birikimli olarak bakıldığında ise dış ticaret açığında bir önceki aya göre sınırlı bir azalış gerçekleştiği bilgisi paylaşıldı.

Özette, bu çerçevede 12 aylık birikimli olarak cari açığın, mart ayında azalabileceğinin öngörüldüğü aktarılarak "Altın ithalatı, mart ayında 1,6 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 18,5 milyar ABD doları olmuştur. Önceki iki ayda gerileyen mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, mart ayında söz konusu kayıplarını telafi etmiş ve tarihsel ortalamaların üzerindeki seyrini sürdürmüştür." denildi.

Son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında da tüketim malı ithalatının bir önceki aya göre bir miktar arttığı bildirilen özette, mart ayına ilişkin dış ticaret verilerinin nisan ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimlerin, ihracatta bayram kaynaklı oynaklığın ortadan kalkmasıyla yatay seyrin korunduğuna, ithalatın ise sınırlı artış kaydettiğine işaret ettiği ifade edildi.

Özette, yüksek frekanslı verilerin nisan ayında mücevher ithalatında daha ılımlı bir seviyeyle beraber mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda yatay bir seyir ima ettiği vurgulandı.

Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranının, şubat ayında yüzde 152 civarında gerçekleştiği aktarılan özette, "Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 130 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu, ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir." ifadelerine yer verildi.

Kaynak: AA