İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda konuştu. Toplantı öncesinde İYİ Parti'nin 12 belediye başkanı aday adayı açıklandı. Aday adayların açıklanmasının ardından İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, kürsüye çıkarak gündemi değerlendirdi.
Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle:
"İstanbul Sözleşmesinden çekilerek cinayetleri durdurabildiniz mi?"
"Maalesef Türkiye’de son 10 ayda 364 kadın öldürüldü. Sokak ortalarına kadar taşan şiddet görüntüleri geliyor. Çocuklarımız da şiddetin mağduru oluyor. Aile yapımız zedeleniyor. Şiddetin bunda payı büyük. Memeleketin dört bir yanından şiddet haberi alıyoruz.
Sayın Erdoğan çıkıp İstanbul sözleşmesinden çekilmemizin kadın hakları ve şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisi olmamıştır’ diyerek açıklama yapıyor. Bu sorumsuz açıklama karşısında bende buradan kendisine seslenmek istiyorum. Madem öyle o zaman İstanbul Sözleşmesinden çekilmenizin kadınlar üzerinde nasıl olumlu bir etkisi olduğunu çık onu da açıkla sayın Erdoğan. Her gün yeni bir kadın cinayete kurban giderken AK Parti iktidarı olarak İstanbul Sözleşmesinden çekilerek cinayetleri durdurabildiniz mi? Onu da açıkla. Her gün yeni bir kadın şiddete maruz kalırken İstanbul Sözleşmesinden çekilerek bu şiddete mani olabildiniz mi?
Onu da açıkla. Her gün yeni bir aile içi vahşete tanık olurken İstanbul Sözleşmesinden çekilerek aile içi huzuru sağlayabildiniz mi? Onu da açıkla. Kadınlar her gün bir yenisi eklenen korkularla yaşarken İstanbul Sözleşmesinden çekilerek kadınları koruyabildiniz mi? Onu da açıkla. Bu soruların hepsinin cevabı hayır.
“İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaya almadığınız müddetçe hiçbir şeyi değiştiremezsiniz”
En ufak bir adım bile atmadılar. Peki sonuç ne oldu? Sonuç; 2022 yılında, 334 kadın, şiddet yüzünden, hayatını kaybederken 2023’ün bitmesine, 1 ay kala, bu sayı 364’e çıktı. Üstelik, daha kaç kadını, kaybedeceğimizi bilmiyoruz. Daha kaç kadının, şiddet altında yaşamaya çalıştığını bilmiyoruz. Daha kaç kadının, çaresizce ölümü beklediğini bilmiyoruz. Daha kaç kadının, baskı ve tehditlerle, mücadele ettiğini bilmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni, tüm gereklilikleriyle birlikte, hakkıyla uygulamaya almadığınız müddetçe hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.
Akşener'den asgari ücret açıklaması
Geçen hafta, yeni bir rezalete daha imza attılar. Çalışma Bakanı çıktı ve ‘asgari ücretin, artık yılda bir defa belirleneceğini’ söyledi. Üstelik bunu, ‘çalışanlarımızı enflasyona, ezdirmemek için yapmalıyız’ dedi. Türk-İş verilerine göre, Kasım'da açlık sınırı 14 bin 25 liraya, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 18 bin 239 lira olmuş. Dört kişilik bir aile için 45 bin 686 liraya ulaşan yoksulluk sınırı, 11 bin 402 liralık asgari ücretin dört katını aşmış. Temmuz ayındaki asgari ücret bugün 4 ay sonra açlık sınırının yüzde 20 altına inmiş, asgari ücret ailenin yoksulluk sınırının 3,3 katı iken bugün 4 katını aşmış. Asgari ücretli açlığa mahkum, ailesi de yoksulluğa mecbur hale getirilmiş. Böyle bir tablo karşısında çıkmışlar asgari ücreti yılda bir defa belirleyeceklerini söyleyebiliyorlar. İşte utanmazlık budur.
Ama biz, tam olarak bu nedenle ‘Böylesine yüksek bir enflasyonda asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli aylıklarını yılda 2 defa, güncellemek yetmez bu sayı, dörde çıkartılmalı’ derken Sayın Bakan, bunun, bir de ‘asgari ücretliler için’ yılda bir defaya düşürüleceğini söylüyor. Böyle bir insafsızlık olabilir mi?
Madem, bir yerlerden kısmanız gerekiyor z zaman, bir zahmet, kendinizden kısın. Biraz da, siz tasarruf edin. Biraz da, siz kemer sıkın. Artık biraz da, siz sorumluluk alın. Artık biraz da, siz bedel ödeyin. Bu milletin boğazından da artık elinizi çekin.
“EYT’lilerimize hakkını iade edin”
Hatırlarsınız, Sayın Erdoğan yıllarca, büyük bir inatla ‘seçim kaybedeceğimi bilsem, yine yapmam’ diyerek EYT sorununu çözmeyi reddetmişti. Ancak EYT’li kardeşlerimin, büyük azmi ve muhalefet olarak bizlerin oluşturduğu, yoğun baskı sonucunda, iktidar manidar bir şekilde, geçtiğimiz seçimlerden hemen önce bu sorunu çözmeye, mecbur kalmıştı. Buradan iktidara seslenmek istiyorum: EYT’li kardeşlerimiz, sizden bir ayrıcalık talep etmiyorlar. Bir lütufta bulunmanızı da beklemiyorlar. Onlar, yıllardır olduğu gibi sadece kazanılmış haklarının, peşinden koşuyorlar
EYT’lilerimize, kısmi emeklilik hakkını behemehal iade edin. Ve kısmi emeklilikte, artan prim sayısını SSK’lılarda 3600’e Bağ-kur’lularda ise, 5400’e düşürün. Normal emeklilikteyse, prim ödeme gün sayısını olması gerektiği şekilde, 5000 olarak kabul edin. Seçim vaadi, bir iktidarın namus sözüdür. Sözünüzü tutun."