A Haber ve A Para ortak yayınında gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Şimşek, küresel piyasalardaki oynaklık ve çalkantıları geçici bir panik atağa benzeterek, merkez üssü Japonya olmasına karşın yansımalarının global olduğunu bildirdi.
Tetikleyen faktörün ABD'nin yumuşak inişi başaramaması yani bu ekonominin resesyona girme riski olduğuna işaret eden Şimşek, "Şu anda şirket, piyasa değerlemeleri oldukça şişkin. Eğer ekonomide yavaşlama olur, şirket karlılıkları bunu destekleyici nitelikte olmazsa tabii ki bir düzeltme beklenebilir." diye konuştu.
Şimşek, uzun süredir Japon yeni borçlanmanın çok ucuz olduğunu bildirerek, Japon yeninden borçlanıp onu dolara çevirip ABD hissesi almanın, bu ülkede oldukça rağbet gören bir ticaret olduğunu anlattı.
Japonya'da son 1 ayda yenin dolara karşı değerlendiğine dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir ara yüzde 13 civarında kadar değer kazandı. Orada faiz yükseldi. Bugünkü piyasa tepkisine bakarsak bu geçici. Burada önemli olan ABD'nin yumuşak inişi başarıp başaramayacağı konusu. Önümüzdeki dönemde veriler bu perspektifle değerlendirilecek. Bu yakın dönem çalkantıyı bir kenara bırakırsak piyasanın bugüne kadarki yaklaşımı, yumuşak inişin başarıldığı yönünde. Hatırlarsanız pandemi sonrası enflasyon çok hızlı yükseldi. Sonra para politikası tepkisi geldi ama ona rağmen küresel ekonomi her ne kadar yavaş büyüdüyse de resesyona girmedi. Amerika'da büyüme nispeten güçlü seyretmeye devam etti. Dolayısıyla bu konuya yakından bakılacak. Bu bir düzeltme hareketi."
"Türkiye ekonomisini olumlu etkiler"
Şimşek, gelişmelerin Türkiye'ye yansımalarına bakıldığında ise birkaç hususun vurgulanması gerektiğini belirterek, "Küresel büyümede bir yavaşlama olacaksa bu, bir taraftan risk iştahını olumsuz etkiliyor, bizi de olumsuz etkiler ama beraberinde petrol, emtia fiyatlarında düşüş getiriyor. Nitekim petrol fiyatlarının tepkisi aşağı yönlü oldu. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki düşüş, Türkiye ekonomisini cari açık ve enflasyon kanalıyla olumlu etkiler. Dolayısıyla küresel emtia fiyatlarında özellikle petrol, doğal gaz fiyatlarının gerilemesi eğer kalıcı olursa, Türkiye ekonomisini olumlu etkiler. Çünkü biz net ithalatçıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Piyasaların, ABD Merkez Bankasının çok daha fazla ve hızlı faiz indireceğini öngörmeye ve bunu fiyatlamaya başladığına işaret eden Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Küresel finansal koşulların da bu gelişmeler ışığında gevşemesi Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin lehine. Çünkü fon akışını etkileyebilir. Bir taraftan risk iştahı düşük büyüme nedeniyle azalırken, finansal koşulların gevşemesi yine bizim lehimize. Diğer önemli bir konu ise bizde aşırı yabancı pozisyonu yok. Son 1 yılda önemli kaynak girişi oldu ama geçmişe ve başka ülkelere oranla buradaki konsantrasyon riski düşük. Bu tür çalkantılar Türkiye'yi nasıl etkiler herkesin kafasındaki soru. Bizim bir hikayemiz var. Hikaye bir dezenflasyon, yapısal dönüşüm hikayesi. Hikayesi olan ülkeler genelde bu tür olumsuz koşullarda bile nispeten az etkilenebilirler. Dolayısıyla yabancı pozisyonunun çok yüksek olmaması, hikayemizin olması, petrol fiyatlarındaki düşüşün bize olumlu yansıyacak olması, küresel finansal koşulların gevşemesinin bizim gibi gelişmekte olan ülkeler lehine olması gibi faktörler bu türden çalkantıların Türkiye'ye yansımalarını sınırlar."
"Enflasyondaki düşüş devam edecek"
Şimşek, geçen yıl eylül ayında kamuoyuyla reform ve istikrar programını paylaştıklarını anımsatarak, "Bunun en büyük önceliği milletimizi hayat pahalılığı belasından kurtarmak. Enflasyon şu anda bizim karşı karşıya olduğumuz en önemli makro ekonomik problem. Bizim programın özü dezenflasyon yani fiyat istikrarı yani enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye düşürmek. Biz bunun için 1 yıllık geçiş dönemi öngördük. Bu, 3 yıllık bir program. Çünkü dezenflasyona ortam hazırlamak yani enflasyonu düşürmek için politika setini inşa etmemiz, ortamı, ekosistemi yeniden kurgulamamız gerekiyordu. Dolayısıyla biz geçiş dönemini haziranda bitirdik. Haziran itibarıyla yıllık enflasyon düşmeye başladı. Temmuzdaki düşüş oldukça güçlü, ağustosta da devam edecek. Şu anda yıllık enflasyondaki düşüş bizim program öngörülerimizle paralel gidiyor. Önümüzdeki 12 ay için piyasa beklentisi yüzde 30 civarı. Önümüzdeki 24 ay için piyasa beklentisi yüzde 19 civarı." diye konuştu.
"Enflasyon yerçekimi gücüne karşı mücadele edemez"
Hedeflere yakınsadıkça beklentilerin yakınsama ihtimalinin de yüksek olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla enflasyonu düşürmede çok kararlıyız. Milletimizin şu anda karşı karşıya olduğu sıkıntıları gidereceğiz, 2025'te ilk rahatlamayı göreceğiz, 2025 dezenflasyon yılı olacak ve dolayısıyla milletimiz sonuçlarını görecek, çektiğimiz sıkıntılara değecek. Hep söyledik, 'zorlu geçecek' dedik, dezenflasyon kolay değil, zaman alıyor. Milletimiz bize inansın. Çünkü biz gerçekten güçlü, tutarlı bir program ortaya koyduk. Bu programı kararlılıkla Cumhurbaşkanımızın desteğiyle uyguluyoruz. Siyasi irade ve siyasi destek çok önemli. Teknik anlamda dünyanın en iyi programını ortaya koyabilirsiniz. Esas belirleyici olan siyasi iradedir. Biz bunu başaracağız, enflasyon düşecek. Enflasyon yerçekimi gücüne karşı mücadele edemez, düşecek. Neden? Çünkü para, maliye ve gelirler politikası ona göre tasarlandı. Bu enflasyon düşecek. Biraz zamana, sabra ihtiyacımız var. Sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada böyle. Beklentilerde iyileşme var. Biz, performansımız iyileştikçe bu iyileşmenin devam edeceğine inanıyoruz."
Şimşek, programı yaparken Merkez Bankasıyla bunu istişare ettiklerini belirterek, "Yıl sonu enflasyonunda hedefleri tutturmaya ilişkin bir endişemiz yok, öngörülerimiz doğrultusunda gidiyor. Hedefleri tutturacağız ve bu konuda kararlıyız." dedi.