Dursun ERKILIÇ

Türkiye son yıllarda suç, hak, hukuk alanında öylesine vahşi ve akıl almaz olaylar yaşadı, yaşıyor ki yalılara çıkılan kaçak katlar, doğaya verilen zararlar, insanların birbirinin hakkını, hukukunu çiğnemesi birkaç cümle ile konuşulup geçiyor ve unutulup gidiyor…

Başkent Ankara’nın iş dünyasında ‘KOBİ Mehmet’ olarak bilinen Mehmet Akyürek, insanların ‘kusurlu’ olmasına, yani hakkı olanı değil de yanlış işler yapmasına herkesin dikkatini çekecek biçimde bakıyor.

Başkent'te 'Büyük Samsun Tanıtım Günleri' etkinliği başladı Başkent'te 'Büyük Samsun Tanıtım Günleri' etkinliği başladı

Kusurlu olan insan hesap soramaz

Akyürek, çuvaldızı başkasına batırmadan iğneyi kendisine batırıyor ve diyor ki:

- Yurttaşlık çok önemli. Kusurlu yurttaş olmak istemiyorum!

“Neden” diye sorduğumda cevabı da bir o kadar ilginç:

- Kusurlu yurttaş, başkasının kusurunu göremez, hesap soramaz. Çünkü kendi de kusurludur…

Örnekleri hayatın içinden verdi…

Örneklendirmesini istediğimdeyse hayatın içinden verdi örnekleri:

- Örneğin, KDV'yi ödememek için fatura almak istemeyen bir kişi hem kendini hem de satıcıyı suça ortak eder. Sonuçta kimse birbirine hesap soramaz hale gelir…

Örnekleri yanlış park etmekten mevzuata aykırı balkon kapatmaya kadar vardıran Mehmet Akyürek, yasalara uymayanları şöyle uyardı:

- Yasaları bilmemek mazeret değildir. Yasa yayınlandıktan sonra, kusurlu olmak kişinin kendi sorumluluğundadır.

Herkes üzerine düşeni yapmalı…

Mehmet Akyürek, söylediklerine o kadar inanıyor ki sözleri yürekten geliyor. Dedi ki:

- Kendi kusurlarımıza dikkat etmeliyiz. Balkonu kapatmak suçsa, kapatmamalıyız. Arabayı yanlış park etmek yanlışsa, yapmamalıyız…

Sonuçta ne mi oluyor? Onu da anlattı:

- Herkes kusursuz bir yurttaş olma sorumluluğunu taşımalı. Böylelikle, birbirimizin hatalarına itiraz edebilir ve toplumda daha adil bir düzen sağlayabiliriz.

Bunun bir çözümü var mı? Var…

Hemen herkesin aklına gelen soru şu: Çözüm ne olabilir? Şu olabilir: Toplumsal hak ve hukuk ihlallerinin bu denli yaygınlaşması, bireysel bilinçlenmenin ve kamu denetimlerinin yetersizliğinden kaynaklanıyor olabilir. Hem bireylerin haklarını koruyan yasaların etkin bir şekilde uygulanması hem de toplumsal farkındalık kampanyalarının artırılması önemli. Vatandaşların haklarına sahip çıkmaları kadar, başkalarının haklarına da saygı göstermeleri, toplumsal huzur için büyük önem taşıyor. Ayrıca, yerel yönetimlerin otopark, mimari düzenleme ve vergi denetimleri konusunda daha sıkı tedbirler alması, bu ihlallerin önüne geçebilir. Türkiye’nin hızla gelişen şehirleşme ve modernleşme süreci içerisinde, toplumsal uyumun sağlanması adına herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiği açık. Hem bireysel hem de toplumsal refah için, hak ve hukuk kurallarına uymak bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.

Muhabir: Dursun Erkılıç