Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici bugünkü köşesine, BDDK raporuna göre toplam 29 kişiyi 43 milyon 920 bin dolar ve 15 milyon 625 bin TL dolandırdığı gerekçesiyle 226 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan Seçil Erzan davasını ve Denizbank’ı taşıdı. Medya Denizbank’ı niye korudu? Sorusunu soran Bildirici, “Denizbank’tan kimsenin arayıp, aman bankanın adını yazmayın denmesine bile gerek yok. Bu gönüllü koruyuculuk" ifadelerini kullandı.

Bildirici, yazdığı yazıda şu ifadeleri kullandı;

Televole döneminden kalma hastalık yine nüksetti. Bankadaki gizli fonla dolandırıcılık vakasında Fatih Terim ve parasını kaptıran ünlü futbolcuların eski açıklama görüntüleri, sanki dava hakkında konuşuyorlarmış gibi yayımlanıyor bazı TV’lerin haber bültenlerinde.

Tekrar üstüne tekrar verilen bu görüntülerle gerçek saptırılıyor, izleyenler yanıltılıyor.  Haberlerde illa görüntü verme zorunluluğu olmadığı kabullenilse mesele kalmayacak. Futbolcuların açıklaması yoksa yoktur; arşive girip olmayanı üretmek haberciliğin ruhuna aykırı.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu: Yalnızca sağlık bakanı değil, sağlık sistemi de değişmelidir Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu: Yalnızca sağlık bakanı değil, sağlık sistemi de değişmelidir

Bu vakaya ilişkin haberlerin ikinci sorunu da bankanın adının yazılmasında çekingen davranılması. Olay geçen nisan ayında patladığında Habertürk’ün haberinde, Cem Küçük’ün Türkiye gazetesindeki yazısında ve ardından yayımlanan haberlerin çoğunda “özel bir banka” deniliyordu. Olayı dikkatle izleyen Gazete Oksijen ise Denizbank adını veriyordu.

Şube Müdürü Seçil Erzan ve öbür sanıklar hakkındaki iddianamenin kabul edilmesiyle ilgili 26 Ekim’deki haberlerde ve 20 Kasım’daki ilk duruşmayla ilgili haberlerin de çoğunda bankanın adı gizlendi. Öyle ki, Hürriyet’in 25 Kasım’daki “Seçil soruları” manşetinde sorulardan biri bankayla ilgili olmasına rağmen bankanın adı yoktu! Milliyet’in, 27 Kasım’daki “Bankanın da bilgisi vardı” manşetinde bankanın adı, iç sayfada satır arasında geçiyordu.

Basılı medyadaki nadir örneklerden biri olan İsmail Saymaz’ın Sözcü’de 23 ve 24 Kasım’da yayımlanan yazılarında Denizbank’ın ismi daha ilk satırda veriliyor; bankanın sorumluluğu irdeleniyordu. Dijital medya bu konuda daha aktifti. Gazete Duvar, Gerçek Gündem, Habertürk, Odatv, T24 gibi haber sitelerinde bankanın adı açıkça yer alıyordu.

Bu kadar ayyuka çıkınca öbür medya kuruluşları da haberlerinde bankanın adını geçirmeye başladı. Nitekim Denizbank da 28 Kasım’da açıklama yapmak ve soruları yanıtlamak zorunda kaldı. Bankanın o güne değin toplumu bilgilendirme gereği duymamasının temel nedeni medyanın bankanın adını haberlerinde gizlemesiydi.

Türkiye’de son yıllarda iyiden iyiye yerleşen bir hastalık bu. Özel şirketler, özel bankalar, özel hastaneler, büyük iş insanları hakkında olumsuzluk içeren haberlerde isim yazılmıyor. Muhataplarının talebine bile gerek kalmadan sorumlular gizleniyor. Denizbank’tan kimsenin arayıp, aman bankanın adını yazmayın denmesine bile gerek yok. Bu gönüllü koruyuculuk…

Editör: Kadir Gürhan