Yahudiler, Mısır’dan Özgürlüğe Mayasız Ayinle Şükretti Yahudiler, Mısır’da kölelikten kurtuldukları günü anmak için mayasız ayin adı verilen bayramı kutladılar. Bu bayram süresince, Yahudiler maya içermeyen ekmek tüketti ve Seder yemeği adlı özel bir yemek düzenledi. Seder yemeğinde, Yahudilerin Mısır’dan çıkışının hikayesi okundu ve sembolik yiyecekler paylaşıldı. Mayasız ayinin ilk ve son günleri tatil ilan edildi ve Yahudiler bu günlerde dua etti, şarkı söyledi ve aileleriyle birlikte oldu.

Mayasız ekmek yedikleri söylenir

Mayasız ayin, Yahudilik için önemli bir bayram olarak kabul ediliyor. Bu bayramın kökeni, Mısır Firavunu’nun Yahudileri serbest bırakmaması üzerine Tanrı’nın Mısır’a gönderdiği on beladan biri olan ilk doğanların ölümüne dayanıyor. Yahudilerin evlerinin kapılarına kan sürerek Tanrı’nın kendilerini korumasını sağladığına inanılıyor. Yahudilerin Mısır’dan aceleyle ayrılması nedeniyle ekmeklerinin mayalanmadığı ve bu nedenle de mayasız ekmek yedikleri söyleniyor. Mayasız ayini bazı iddialara göre kan içme veya kurban töreni gibi karanlık bir yönü olduğu da ileri sürülüyor. Ancak bu iddiaların hiçbir kanıtı bulunmuyor. Mayasız ayinin aslında özgürlük ve şükran duygularını ifade ettiği belirtiliyor.

Mayasız ayin, Yahudilerin Mısır’dan kurtuluşlarını kutladıkları bir bayramdır. Bazı iddialara göre, bu bayramda 18 yaşına gelmiş bir erkek, bakire bir kızı öldürerek rüştünü ispat eder.

Münevver Karabulut cinayeti

Münevver Karabulut’un 29 bıçak darbesiyle ve testereyle öldürülmesinin, vahşi ve karanlık bir ayini işaret ettiği iddiaları ortaya atıldı. Bu ayinin tarihte bazı Yahudiler tarafından uygulandığına dair bazı kanıtlar olduğu da belirtildi. Ancak bu iddiaların karşısında da bazı çelişkiler bulunuyor. Örneğin, Münevver Karabulut’un cesedinin bulunduğu çöp konteynerinde kan izleri bulunmamıştı. Ayrıca, Cem Garipoğlu cinayeti işledikten sonra arkadaşlarıyla kahve içmeye gittiği ortaya çıkmıştı. Bu nedenle, Münevver Karabulut’un mayasız ayine kurban gittiği iddiası, kesin bir kanıta dayanmamaktadır. Bu iddia, sadece cinayetin vahşetinden ve Garipoğlu ailesinin kökeninden yola çıkarak ortaya atılmıştır. Bu konuda daha fazla araştırma ve delil gerekmektedir.

Editör: Sümeyye Aksu