Gazeteci Fehmi Koru, bugün kaleme aldığı “İsrail ordusu Gazze’ye kara harekatı başlatarak yanlışa adım attı.. ‘Kıyamet savaşı’na doğru mu gidiliyor?” başlıklı yazısında, İsrail’in saldırıların 7. gününde Filistin’e kara harekatı başlatmasına değindi.
“İsrail ve onu destekleyen devletler ile Cumartesi günü yapılan saldırıyla ilgili yazı yazan ve yorumlayanların çoğuna göre, Hamas bir ‘terör örgütü’; aynı devletler ve kişiler Hamas’ı bu sıfatla anmayan kişiler ve kurumları kınıyorlar da…” ifadelerine yer veren Koru’nun yazısı şöyle:
“BBC de kınanan kurumlar arasında…
‘Terörist’ sıfatını kullanmıyor Hamas için BBC, o da benim gibi ilk günden beri Hamas eylemcilerini ‘militan’ sıfatıyla anıyor…
Eylemin bugün 8. günü. İsrail, yine bir Cumartesi günü, yine sabahın erken saatlerinde, bu defa Gazze’ye kara harekatını başlattığını duyurdu. Zaten günlerdir İsrail karadan, havadan ve denizden Gazze’yi vuruyor. İsrail’in kullanımı yasak ‘beyaz fosfor’ kullandığı yolunda iddialar da var…
Şimdiye kadar geçen bir hafta içerisinde, İsrail saldırılarında, Gazze’de hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı herhalde binin üzerindedir.
Yani, Hamas militanlarının öldürdüğü İsraillilerden fazla.
Dikkat ettiyseniz, son paragrafa kadar, geçen Cumartesi günkü eylemden söz ederken hep ‘Hamas’ sözcüğünü kullandığım halde, bir önceki paragrafta o sözcüğün yerini ilk kez ‘Filistinli’ sıfatı aldı. Çünkü, Cumartesi eylemini yapan ‘Hamas’ örgütü, eylemde yer alanlar da ‘Hamas militanları’ olduğu halde, Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarında ölenlerin Hamas militanları olduğunu söylemek güç; hatta imkansız.
Muhtemelen eylemi gerçekleştiren Hamas militanları, eylemleri sonrasında kendilerine yönelecek tepkileri ve eylemlerine İsrail’in saldırılarla cevap vereceğini de hesaplamış, kendilerini o saldırılardan koruyacak tedbirleri de almışlardır.
Yine muhtemelen, militanlar, rehine tuttukları İsraillileri nerede saklıyorlarsa, kendilerini de aynı yerde koruyorlardır.
Eylemi yapanlar, İsrail vatandaşlarının canını alan ve bir bölümünü de rehine olarak ellerinde tutanlar Hamas militanları, ancak İsrail’in onların yaptıklarına karşı başlattığı ve adını ‘savaş’ koydukları saldırılarda ölen ve yaralananlar farklı insanlar; sıradan Filistinliler…
‘İntikam’ alıyor İsrailliler, ama kendilerini intikam almaya sürükleyen eylemi yapanları değil eylemle ilgisi bulunmayan başkalarını öldürüyorlar.
Hamas karşılarına çıkan İsraillileri öldürdüğü için ‘terörist’ ilan ediliyor, peki de teröristlerden intikam alma amacıyla başlattığı saldırılarda karşılarına çıkan Filistinlileri öldürmekten geri durmayan İsrail devleti için hangi sıfat kullanılacak?
‘‘Devlettir, yapar’’ mı denilecek?
Oysa devletlerin de ‘savaş’ sırasında bile her önüne geleni öldürme serbestisi bulunmuyor.
Uluslarası hukuk diye bir şey var. Onun içerisinden devletlerin savaşlarda nasıl davranacağına ve neler yapamayacağına dair bir de ‘savaş hukuku’ doğmuş bulunuyor.
İsrail devleti şu anda uluslararası hukuku tanımaz biçimde davranıyor.
Yalnızca eylemlere bakarak bu sonuca varmış değilim, İsrail devletinin yönetiminde yer alan isimler, başta bizzat Netanyahu olmak üzere, aralarında savunma ve maliye bakanları ile askeri yetkililerin de bulunduğu pek çok isim, Gazze’yi yerle bir etmekten, kadın ve çocuk ayrımı yapmadan Filistinlilere karşı ölümlü tepki vermekten söz edip duruyorlar.
Kara harekatı başlamadan önce Gazzelilere orayı terk etmeleri uyarısında bulunuldu. Gazze çıkışa kapalı bir yerleşim yeri; gitmeye kalktıklarında Filistinlilerin alabileceği bir mesafe yok. Yine de kaçmaya çalışanların onbinlerceyi bulduğu, ancak eşeklerin çektiği arabalarla fazla uzağa gidemedikleri bildiriliyor. Uyarı sureta veriliyor yani…
İsrail ordusu, Hamas’ı yeryüzünden silme iddiasıyla Gazze’ye ayak bastığı andan itibaren, kendisinin ‘terör örgütü’ olduğunu ilan ettiği militanlara, yapılana karşı isyan hisleriyle dolacak ve bu arada kendileri hayatta kalsalar bile yakınlarını saldırılarda kaybedecekleri için ‘intikam’ almayı düşünmeye başlayacak yeni militanlar ekleyecek bir yanlışa adım atmış oldu.
Devletler ‘intikamcı’ olamazlar; ancak insanlar ‘intikam’ duygusuyla normal durumda yapmayacakları türden eylemlere bulaşabilirler.
Korkarım, İsrail geçen Cumartesi günü meydana gelen Hamas saldırıları sonrasında benimsediği yöntemle, yok etmek ve bir daha karşısına çıkmaya cesaret edemeyecek hale getirmek istediği militanlığı bölgede daha da yaygınlaştıracak.
Eylemi yapanlara karşı verilecek cezayı eylemle hiç ilgisi bulunmayan insanlara yaygınlaştırmak İsrail’e pahalıya mal olabilir.
Bugün olmasa da yarın…
İsrail’deki akıllı insanlar da bunu yazıp söylüyorlar ama onları dinleyen pek yok.
[İsrail’in eserleri hemen her dile çevrilmiş en popüler filozofu Yuval Noah Harari, dün, İngiliz Guardian gazetesinde yayımlanan, ‘‘İsrailliler ile Filistinliler 1948’den bu yana başlarına gelebilecek en büyük tehlikeyle karşı karşıyalar’ başlıklı bir yazıyla olağanüstü ciddi uyarılardan birini yaptı.]
Ben de kendi uyarımı yapayım: Böyle giderse ‘kıyamet savaşı’ kapıda.”
Bu yazı fehmikoru.com.tr adresinden alınmıştır.