Gazeteci Fahmi Koru, “Emeklilere de en düşük devlet memuruna yakın maaş verilsin, gelecek seçim garanti” başlıklı yazısında, dün Meclis’e sunulan torba yasayı kaleme aldı. Yasa ile en düşük memur maaşının 22 bin 17 TL olacağını anımsatan Koru, kendisinin de emekli olduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı seçiminde en düşük emekli maaşının 22 bin TL’ye çıkarılmasının hükümetin sözlerinden biri olduğuna değinen Koru, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vaadinin yasalaşacağını belirtti.
Emeklilerin biraz buruk olduğunu söyleyen Koru’nun yazısı şöyle:
Anglo-Sakson gazeteciliğinde, yazılan yazı ile yazan arasında bir illiyet ilişkisi var ise, yazar bunu ya en baştan ya da yazısının en çarpıcı yerinde açıklar.
Bu yazı, öyle bir açıklamayı gerektiriyor.
İşte açıklıyorum: Bu yazının yazarı da milyonlarca emekliden biri.
Yüzler hala niye asık, anlamakta zorlanıyorum.
AK Parti grubu en düşük memur maaşının 22 bin TL olmasını sağlayacak yasa teklifini TBMM başkanlığına sundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim vaatleri içerisinde yer alıyordu bu rakam ve AK Parti grubu partilerinin genel başkanı unvanı da bulunan Erdoğan’ın vaadini yasalaştırıyor. Gazetelerde yasa sonrası devlette değişik görevlerde çalışanların alacakları maaşların tablosu var ve memurların özel sektörde çalışanların aldıkları maaşlara gıptayla bakmalarına son verecek yükseklikte rakamlar bunlar…
Memursanız içiniz açılsın diye tabloyu sunuyorum:
Daha ne ister devlet memuru?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gün önce, deprem bölgelerinde evlerini kaybedenler için inşa edilmekte olan konutların birkaç ay sonra teslimine başlanacağı müjdesini verdi. Herhalde deprem sonrasını ailece çadırlarda veya konteynerlerde geçirenler bu müjdeye sevinmiştir.
Nasıl sevinmez olabilir depremzedeler?
Emekliler biraz buruk. Haziran ayının dün açıklanan enflasyon rakamına göre de hayat pahalılığı artarak devam ediyor. Baz etkisi ve doğalgazı kısa süreliğine evlere bedava verme uygulaması yüzünden son altı ayın ortalaması hayli düşük kaldığı halde böyle. Oysa emekli maaşlarına zam son altı ayın enflasyon oranına göre yapılacak. Yüzde 20 bile değil o oran.
Burukluk bundan…
Sanıyorum, buna da bir çare düşünülecektir. O oranla belirlenecek rakama, emeklileri sevindirecek seyyanen bir rakam eklenebilir.
Altı ayın ortalaması yüzde 19.77 mi? Ona kafadan bir 8 bin 77 TL daha eklenir ve en düşük emekli maaşının eskiden olduğu gibi asgari ücretin bir katına yakın üstüne çıkması sağlanır.
Ne olacağına bakalım: En düşük emekli maaşı 7.500 TL, buna son altı ayın enflasyon oranı %20’yi -1500 TL) ekliyoruz ve en düşük memur maaşı hesabında olduğu gibi kafadan da seyyanen 8 bin 77 TL yüklüyoruz. Sonuçta en düşük emekli maaşı 11 bin 420 TL olan asgari ücretin biraz üstüne çıkmış oluyor: 17 bin 77 TL.
Yani?
En düşük memur maaşı olması kararlaştırılmış 22 bin TL’ye yakın olmasa da şimdikinden yüksekçe bir emekli maaşına ulaşılıyor…
İşler benim beklediğim gibi gider ve sayıları SGK verilerine göre 13 milyon kadar olan emeklilere de en düşük memur maaşına yakın bir maaş bağlanırsa…
Hiç kuşkum yok, dün yapılan enflasyon oranı açıklamasıyla buruklaşan emeklilerin gönülleri de kazanılmış olur…
Olur mu, olur…
Sonuçta memurun, emeklinin maaşları ile depremzede evlerinin inşası devlet kesesinden karşılanıyor. Zaten birkaç zamandır, ATM’lerden nakit çekmek istendiğinde, makina, sanki bir gün önce Darphane’den çıkmış gibi kokan 200’lük, 100’lük kaymeler vermiyor mu?
Darphane biraz daha fazla mesai yapar ve ihtiyaç olan kadar parayı basar…
Yukarıdaki paragraflarda çizdiğim olumlu tabloyu dünkü açıklama sonrasında konuştuğum bir dostumla paylaştığımda, ondan hiç beklemediğim bir tepki gördüm.
Para basmanın, başka bir çok bilinen sebeple birlikte, enflasyonu artırma sonucunu vereceği iddiasındaydı dostum. Ona göre, verilen ve verilecek olan zamlar, bir anlık sevinç getirse bile, sonrasında azan talebin zorlayacağı yükselen fiyatlar sebebiyle büyük hayal kırıklıklarına sebep olacak.
Ona göre…
İtirazlarının ardından, maaş dengeleriyle neden bu denli oynandığının perde arkası sebeplerini de anlattı dostum ama onları burada paylaşmam imkansız.
Anlattıkları arasında ‘yapay zeka’ ile ‘yeni global ekonomik düzen’ adını verdiği muhtemel gelişmeler gibi çapraşık konular vardı ve ben onları tam anladığımı söyleyemem.
Oysa bugün olan her şey, bana göre, sekiz ay sonra -mart 2024’te- yapılacak olan yerel seçimle ilgili. Herkese bir şeyler vaat ederek genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı iktidar; şimdi de vaat ettiklerini kısmen de olsa yerine getirerek beş yıl önce kaybettiği büyükşehir belediyelerini yeniden kazanmak istiyor.
Verecek ve seçmenin de oy vermesini bekleyecek. Bu kadar basit.
Enflasyon?
Önüne geçilemeyecek olursa enflasyonun müsebbibi olarak gösterilebilecek kadrolar şu anda iş başında…
‘Yapay zeka’ ile ‘yeni global ekonomik düzen’ arasındaki ilişkiyi, ancak onu anlatabilecek kadar anladığımda sizlerle de paylaşırım.
Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.