Gazeteci Fehmi Koru, “Hıristiyanlar bu yıl Hz. İsa’nın doğum gününü doğru dürüst kutlayamadılar; Hz. İsa’nın doğum yeri Filistin’de de” başlıklı yazısında, dün ‘Noel’ olduğunu hatırlattı. Hristiyanlar için Noel’in önemli olduğuna işaret eden Gazeteci Koru, Hz. İsa’nın Filistin’de doğduğunu belirtti. Koru, her yıl bu zamanlar dünyanın dört tarafından Hıristiyanlar kendileri için kutsal günü orada geçirmek için yola çıktıklarını aktardı.
“Ürdün Kralı’nın eşi Rania al-Abdullah’ın bildirdiğine göre, bu yıl Beytüllahim kenti ıssız” ifadelerine yer veren Koru’nun yazısı şöyle:
“Dün Hıristiyanlar için yılın en önemli günüydü, Noel’di. Genellikle, her yıl, dindarı-dine lakayt olanı kiliseleri doldurur, bazısı evlerinin önüne yeni doğan İsa’yı annesiyle birlikte sembolize eden heykeller yerleştirir, sokaklarda müzik grupları topluca ilahiler seslendirirdi…
Hz. İsa nerede doğdu?
Filistin’de. Onların Bethlehem, bizim Beytüllahim dediğimiz İsrail’in işgali altındaki Batı Şeria kasabasında doğdu Hz. İsa. Her yıl bu zamanlar dünyanın dört tarafından Hıristiyanlar kendileri için kutsal günü orada geçirmek için yola çıkarlar…
Bu yıl?
Ürdün Kralı’nın eşi Rania al Abdullah’ın bildirdiğine göre, bu yıl Beytüllahim kenti ıssız. Kentin Hıristiyan halkı, Gazze’de yaşananlar yüzünden, her türlü kutlamadan vazgeçmişler. “Ne yürüyüş yapıldı, ne çarşı-pazar kuruldu, ne de ışıklandırılmış çam ağaçlarıyla ortalık aydınlatıldı” diyor Kraliçe Rania.
Hz. İsa’nın vaftiz edildiği Ürdün’de yaşayan Hıristiyanlar da kutlama yapmıyorlarmış…
Gazze’de de Hıristiyan Filistinliler var, onların kutlama yapabilecekleri bir durum zaten yok; ancak ölenlerine ağlayabilirler…
Hıristiyanlığın neşet ettiği toprakların büyük bölümü İsrail işgali altında; dünyanın her tarafında yaşayan Hıristiyanlar ise, hiç değilse Batılı ülkelerin yönetim kademelerinde yer alanlar, onların başına geleni önemsemez görüntüsü veriyorlar.
Eminim Joe Biden dün kiliseye gitmiştir. Acaba oradayken, o sıralarda kendisinden cesaret bulan Netanyahu’nun, onayıyla İsrail’e gönderilen ağır-hafif silahlar, uçaklar ve helikopterlerle, kadın-erkek, çocuk-yaşlı ayırt etmeksizin, aralarında Hıristiyanların da bulunduğu Filistinliler üzerine bombalar yağdırdığı aklının ucundan geçmiş midir?
Ölü sayısı Gazze’de çoktan 20 bini geçti. Ölenlerin üçte birinden fazlası çocuk.
New York Times (NYT) gazetesini her sabah okuma alışkanlığı bulunan Biden Perşembe günü orada yayımlanan bayağı uzun bir araştırmayı görmemiş olamaz.
İsrail, Gazze’ye başlattığı askeri harekatın en başından itibaren, amaçlarının yalnızca Hamas mensupları olduğunu, onlarla ilişkisi bulunmayan Gazzelilerin güneye doğru hareketlenmesini, orasının kendileri için güvenli bölge olacağını duyurmuştu; nitekim o duyuru sonrası güneye doğru hareketlenmeler görüldü.
Araştırmaya göre, İsrail, güvenli bölge ilan ettiği Gazze şeridinin güneyi üzerine, elindeki en güçlü, en tahrip edici bombaları yağdırmış bulunuyor…
Hem de en az 200 defa…
Biden NYT’ın bu araştırmasını okuyarak gitti kiliseye; acaba azıcık olsun kendini sorgulama ihtiyacı duymuş olabilir mi?
Acaba ABD başkanına İsrail basınında çıkan Gazze konulu haberleri aktarıyorlar mıdır?
Yalnızca üzerlerine bomba yağdırıp ya da sokaklarda karşılarına çıkana ateş açarak Filistinli öldürmekle yetinmiyor İsrail ordusu, evlerine ve işyerlerine girerek, sıradan insanları gözaltına alıyor, hapse de atıyor.
İsrail gazetesi Haaretz’den öğrendiğimize göre, her hafta Pazar ve Salı günleri, İsrail askerleri, Filistinlileri tuttukları hapishanelere giriyor, ellerini kelepçeleyip copluyorlarmış. Haftada iki defa. 7 Ekimden bu yana dört mahpus işkencede hayatını kaybetmiş.
Gazze şeridinde yüzlerce Filistinli mahpus, günün 24 saati, gözleri bağlı ve kelepçeli olarak tutuluyormuş. 7 Ekim günü, İsrail askerleri, hiçbir suçları olmadığı halde, 4 binden fazla Gazzeli işçiyi tutuklamış. Onları insanlık dışı muamelelere maruz bırakmaktaymış. İçeriden alınan bilgiye göre, çıplak tutulan ve bu halleri fotoğraflanan mahpuslar da varmış. O işçilerden ikisi hapiste ölmüş.
Gazze’de açlığın ve susuzluğun kol gezdiği ajanslara da yansıdı.
Pek yansımayan ise, onlara İsraillilerin hangi gözle baktıklarını anlamaya yarayacak açıklamalar…
Giora Eiland -önünde Korgeneral olduğu ayrıntısı var, muhtemelen emeklidir- önceleri Gazze’de salgın hastalık yaygınlaştırmayı öğütlüyormuş, şimdilerde açlığa mahkum etmekle yetinmeyi daha uygun buluyor.
Yair Golan adlı solcu bir partinin genel başkanı, Yedioth Ahronoth gazetesine, “Onları açlığa mahkum etmeliyiz; bu zaten meşrudur” demecini vermiş…
Onların açlığa mahkum etme programı uygulanıyor zaten.
Lider düzeyinde Gazze’ye ve Gazzelilere bakış Netanyahu ve benzerlerinden farklı olmayan Batı ülkelerinde, gençler tam tersine tavır alıyorlar.
Washington Post gazetesinin aktardığı bir kamuoyu araştırmasına göre, Amerikan vatandaşlarının yaşlılar ve gençleri arasında Filistin konusuna yaklaşım iyice ayrışmaya başlamış.
18-29 yaş grubundaki gençler büyük çoğunluğuyla Filistinlilere sempati duyuyorlar ABD’de.
Ara önümüzdeki günlerde daha da açılacaktır.
Önemli mi?
Elbette önemli; baksanıza Biden ve ona bakarak hizaya giren Batılı liderler, hafif tertip ayak sürümeye başladılar.”