Gazeteci Fehmi Koru, “CB Erdoğan ‘Netanyahu gidecek’, Hakan Fidan ‘Nüfuz sahibi ülkeler İsrail’i durdurmalı’ diyor ama…” başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İsrail-Filistin çatışmasına yönelik açıklamalarına değindi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıların üzerinden yaklaşık 50 gün geçtiğini anımsatan Gazteci Koru, 15 bine yakın Filistinlinin hayatını kaybettiğini belirtti.

İsrailli kayıp sayısının da 1500’ün üzerinde olduğunu aktaran Koru, Hamas’ın elinde 240 kadar esir olduğunu ifade etti.

Bugün 4 günlük bir ateşkesin başlayacağına işaret eden Koru’nun yazısı şöyle:

Hamas militanlarının 7 Ekim eylemleri ve onların eylemlerine karşı İsrail’in başlattığı savaşın üzerinden neredeyse 50 gün geçti. 15 bine yakın Filistinli hayatını İsrail saldırılarında kaybetti. İsrailli kayıp sayısı da 1500’ün üzerinde. Hamas’ın elindeki rehine sayısının da 240 kadar olduğu sanılıyor.

Çağdaş savaşlarda bu kadar kısa süre içerisinde bu denli yüksek insan kaybı bir rekor.

Galiba bugün, rehine salıverilmesi karşılığında dört gün sürecek geçici bir ateşkes başlayacak.

Cümleye ‘galiba’ ile başlamamın sebebi, silahların susması konusunda belirsizlik değil, o olacak, ancak buna ‘ateşkes’ denilemez.

ABD başkanı Joe Biden’in sözünü ettiği ‘insani mola’ bu. Ardından savaş kaldığı yerden başlayacak.

Zaten İsrail’in niyeti Gazze’yi yerle bir etmek, orayı mekan tutmuş Filistinlileri yerlerinden etmek; bundan vazgeçmeyeceğini, şiddetini artırdığı dünkü saldırılarıyla gözlere sokmuş oldu İsrail.

'Yenidoğan çetesi' davasının duruşması yarına ertelendi 'Yenidoğan çetesi' davasının duruşması yarına ertelendi

İsrail Hamas’ın saldırısına cevap verirken niyetini hiç saklamadı. Durdurulamazsa, savaş, Gazze’de son sağ Filistinli veya ayakta tek bir bina kalmayana kadar devam edecek.

Ülkenin istihbarat bakanı Gila Gamliel’in hazırladığı raporda Gazzelilerin Mısır’a göç etmesi ayrıntısı yer alıyor. Bir başkan bakan da –Amichai Eliyahu– gerekirse Gazze üzerine nükleer bomba gönderebileceklerini söyledi. Netanyahu’nun partisinden milletvekili ve Knesset başkan vekili de olan Nissim Vaturi, Pazartesi günü, bir komite toplantısında, Gazze’yi bütünüyle yakmaktan söz etti. Aynı komisyon toplantısında, bazı vekiller, ele geçirilen Hamas üyeleri için idam cezasının geri getirilmesi teklifinde bulundular. 

Bakan veya İsrail Parlamentosu üyesi siyasi kimlikli kişilerin yaptıkları bu sözlü açıklamalara karşı yönetimden bir karşı çıkış duyuldu mu?

Hayır.

Netanyahu suskun.

Onun suskunluğunu bu tür çıkışlardan hoşlanmamasıyla değil, aslında çok daha aşırı görüşlere sahip olduğuyla yorumlamak mümkün.

Netanyahu Filistin konusunda kişisel bir öç duygusuna sahip. Kardeşi ‘Yani’ diye anılan Yonatan Netanyahu, 1976 yılında, ‘Sayeret Matkal’ grubunun komutanı olarak, Filistinlilerin kaçırdığı İsrail uçağına Entebbe’de (Uganda) düzenlenen baskında, 30 yaşındayken öldürülmüştü.

Her yıl o olayın yıldönümünde kardeşinin mezarını ailesiyle ziyaret eder Netanyahu.

Bir yönüyle, Hamas’ın saldırısı, Netanyahu’ya ve onun gibi düşünenlere, hep akıllarında tuttukları topyekün savaş niyetini hayata geçirme imkanı sağlamış bulunuyor.

Hamas’ın elinde tuttuğu 240 kadar İsrailli rehinenin canlarını düşünmüyorlar bile. [Düşünselerdi, rehinelere zarar verebileceği endişesiyle çenelerini tutarlar, en azından idam cezasından söz etmezlerdi.]

Ateşkes veya insani mola gelişmesi sonrasında, savaşın bitmesi yolunda çaba sarf edenlerin umuda kapıldıklarını görüyorum.

İslam İşbirliği Örgütü (İİÖ) adına dışişleri bakanlarından oluşan bir heyetin üyeleri, Londra’da, önlerine çıktıkları gazetecilere, anlaşmanın uzatılması ve çatışmaların durdurulmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledikten sonra, bunun ‘iki devletli çözüm’ için görüşmelerin yeniden başlamasını sağlayabileceği umudunu da paylaşmışlar.

Umarım öyle olur demem gerekir ama diyemiyorum.

İİÖ heyetinin üyeleri arasında bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, “Gazze’de hedef tam ateşkes olmalı. İsrail üzerinde nüfuz sahibi ülkeler kalıcı barış için baskı yapmalı” tavsiyesinde bulunmuş.

Birlikte düşünelim: Acaba hangi ülkelerin İsrail üzerinde nüfuzu olabilir?

İsrail’in üzerlerinde nüfuz sahibi olduğu ülkeleri saymak kolay da, iş İsrail üzerinde nüfuz sahibi olabilecek ülkeleri tespite gelince bunu yapmak bayağı zorlaşıyor.

Vaktiyle vardı öyle ülkeler, ancak zaman içerisinde nüfuzlarını kaybettikleri gibi İsrail’in peşine de takıldılar.

Netanyahu gidici olabilir mi?

Bu soruyu aklıma getiren, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cezayir seyahati dönüşünde uçakta gazetecilerle konuşurken sarf ettiği “İnşallah çok kısa bir zamanda Netanyahu pılını pırtısını toparlayıp, buradan çekilecek” cümlesi oldu.

Görüşülen bazı ülkelerin yetkilileri “Bu adamdan kurtulmalıyız” demekteymişler…

Umarım, öyle olur ama zor.

İsrail’de geçen yılın sonunda altıncı kez başbakan olan Netanyahu yedi partiden oluşan bir koalisyon hükümetinin başında. Gazze savaşı sonrası muhalefet partilerinin liderlerini de hükümete aldı Netanyahu. Yeni kurulan ‘savaş kabinesi’, sonradan eklenen dört bakan ile savunma bakanı Yoav Gallant ve Netanyahu’dan oluşuyor.

Yani?

İşin yanisi şu: Netanyahu gitse bile savaş bitmeyebilir. Netanyahu bunu sağlama aldı.

Siz bakın, ‘insani mola’ süresini Gazze’ye yönelik niyetini daha iyi gerçekleştirmek için kullanmasın İsrail.

Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.

Editör: Selim Ercan