Gazeteci Fehmi Koru, bugün yayımlanan “CB Erdoğan ekonomi yönetiminden sonra bütün devlet mekanizmasını yeni atamalarla değiştirdi.. Bunun anlamı ne?” başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası bulunan atama kararlarına değindi. 28 Mayıs seçiminden sonra kabine değişikliği ile başlayan yeni atamaları kaleme alan Koru, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek’in getirilmesinin dikkat çektiğini belirtti.
“Ülke, bir kez daha hayal kırıklığına sürükleyecek yanlışlıklara hazır olmalı. Ekonomide bile… Hatta özellikle ekonomide…” ifadelerini kullanan Koru’nun yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm ile Sağlık bakanları dışındaki bütün bakanları, genel başkanı olduğu AK Parti’den milletvekili seçilmelerini sağlayarak, görevlerinden uzaklaştırdı.
Pek çok gözlemci İçişleri bakanı Süleyman Soylu ile Hazine ve Maliye bakanı Nureddin Nebati’nin, milletvekili seçilmelerine rağmen, seçimden sonra da eski görevlerine devam etmelerini bekliyordu. O da olmadı.
Kabine ikisi dışında yepyeni bakanlardan oluşuyor.
Böylece yeni döneme yeni bakanlarla başlandı.
Yeni bakanlardan Hazine ve Maliye’nin başına getirilen Mehmet Şimşek, son birkaç yıldır uygulanan ‘yerli ve milli’ olma iddialı ekonomik modeli benimsemediği bilindiği için, özellikle dikkat çekti.
O da, Merkez Bankası’nın başına profesyonel hayatı bütünüyle ABD’de geçmiş Hafize Gaye Erkan’ı getirdi.
Ardından bu ikilinin görev alanına giren bürokraside bazı taşlar yerinden oynadı.
Buraya kadarı anlaşılabilir değişiklikler: Ekonomide işler yolunda gitmiyordu, seçimle ortaya çıkan ve bakanların değişmesiyle başlayan yenilenmeye ihtiyaç vardı.
Anlaşılması zor bir gelişme iki gün önce yaşandı: Önceki gün, hemen her bakanlıkta uzun yıllardır değişik kademelerde görev yapan bürokratları görevden alan, yerlerine yeni yüzleri atayan bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi Resmi Gazete’de yayımlandı.
Çarşaf çarşaf uzayan bir liste halinde…
Doğal bir gelişme değil bu.
Seçim yeni bir cumhurbaşkanı ve Meclis’te yeni bir iktidar ortaya çıkarsaydı, yeni cumhurbaşkanı ve onun kabinesine atayacağı bakanlar eski bürokratları görevden alabilir, yerlerine kendileriyle daha iyi çalışabileceklerini düşündükleri yeni yüzleri getirebilirlerdi.
Zaten bunu sağlayacak yasal zemin de ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ ile birlikte oluşturulmuştu.
Ancak şimdi böyle bir durum yok. Seçim sonrasında, MHP destekli AK Parti iktidarı devam ediyor. Seçilen cumhurbaşkanı da –Tayyip Erdoğan– aynı göreve üçüncü kez yeniden seçilmiş oldu. Durum bu iken, şimdi yapılan kadar köklü bir değişiklik pek anlaşılabilir bir şey değil.
Geçmiş 20 yıl boyunca iktidarı taşımış yüzlerce bürokrat birdenbire kendilerini görevsiz hale getiren bir oldu-bitti ile karşılaştılar.
Başarısız oldukları için mi onlara bu muamele yapıldı?
Öyle olmalı.
Ekonomi alanında yaşanan değişiklikler daha önce izlenen politikaların ülkeyi yanlış yöne sürüklediğinin bir tür ilanıdır. Tarihi rekorlara erişmiş olan enflasyon ve yabancı paralar karşısında pula dönen TL o politikaların sonucuydu. Enflasyonla beraber kurun da başını alıp gitmesiyle mücadele edilmiyor, faizi aşağıda tutmakla ekonominin kendi kendine düzeleceğine inanılıyordu.
Hiç değilse Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Hazine bakanı olarak atadığı Nureddin Nebati’nin öyle inandıklarını biliyoruz.
Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan’ın iş başına getirilmesi, o inanışın yanlışlığının kabul edildiği anlamına geliyor.
Peki, sözgelimi içişleri, dışişleri ve adalet alanlarının gözetiminden sorumlu önceki bakanların -ve onların talimatlarını yerine getirmekle görevli bürokratların- icraatları da başarısız mıydı?
Sadece bakanlar değişseydi bu soruyu sormak gerekmeyebilirdi; ancak bütün bakanlıklara şamil bir bürokrat değişimi, bu soruyu sormayı gerektiriyor.
Özellikle bu üç bakanlığın izlediği politik çizgi en az ekonomide biriken sıkıntılar kadar ülkeyi zor duruma düşürüyor.
Avrupa Birliği’ne (AB) yeniden duyulan ilgi, dışişleri, içişleri ve adalet alanlarında uygulanan politikalar yeni dönemde de devam edecekse, hedefine ulaşamayacaktır. Hak ve özgürlükler noktasında ikmale kalan öğrenci görüntüsünde bir ülkeysek, yargıya güvensizlik had safhada ise, şeffaflık ve hesap verilebilirlik özelliklerinden mahrumiyet yaşanıyorsa, AB ile ilişkileri yenilemek herhalde ham bir hayaldir.
Yeni göreve getirilen bakanlar ve onlarla birlikte çalışsın diye atanan yeni bürokratlar kendilerinden beklenenin geçmişe ait politikaları devam ettirmek değil de, tıpkı Hazine’de ve Merkez Bankası’nda yaşandığı gibi, yeniden ele alınan hedeflere uygun bir yol izlemek olduğunun herhalde farkında olmalılar.
Farkındalar mıdır dersiniz?
Eski dönemden iki bakanın –Fahrettin Koca ile Mehmet Nuri Ersoy’un- yerlerinde tutulması, bana, onların izledikleri politik çizginin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başarılı bulunduğunu düşündürüyor. Bu düşünce doğruysa, milletvekili yapılsalar bile, diğer bakanların ve izledikleri politikaların başarısız görüldüğünü varsayabiliriz.
İki gün önce yayımlanan atama kararnamesiyle yenilenen devlet mekanizması politikaların da yenilenmesini getirmezse, ülke, bir kez daha hayal kırıklığına sürükleyecek yanlışlıklara hazır olmalı.
Ekonomide bile… Hatta özellikle ekonomide…
Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.