Gazeteci Fehmi Koru, “BAE’de Herzog’a kırmızı halı muamelesine karşılık İsrail’e karşı gösteriler etkisini gösterdi; liderler desteklerini azalttı…” başlıklı yazısında, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yapılan İklim Zirvesi’ne değindi.

İsrail’in cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un da orada olduğunu anımsatan Koru, İsrail’in baştan beri, uluslararası hukuka, savaş hukukuna aykırı, Birleşmiş Milletler tarafından çıkartılmış uluslararası sözleşmelere göre ‘insanlığa karşı suç’ olarak tanımlanmış eylemlerini, ‘Onlar da yapmasaydı’ gerekçesine dayandırdığını belirtti.

“İsrail ise bir ulusun bütününü karşısına alıp hedef gözetmeksizin öldürüyor ve bunun doğal hakkı olduğunu savunuyor. Daha tuhaf olan tavır, İsrail’in hukuk-kanun tanımaz bu karşı kanlı hamlesine bazı ülke liderlerinin de hak vermesiydi” ifadelerine yer veren Koru’nun yazısı şöyle:

Gazze’de insanlar ölüyor, diğer insanlar seyrediyor… İlk görüntü buydu; şimdi ise dünya liderleri ile halklar arasında ayrışma azalmaya başladı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) İklim Zirvesi yapıldı, oraya dünyanın her tarafından ülkelerin başkan veya başbakanları katıldı. Merak bu ya, çektirdikleri hatıra fotoğrafına baktım, İsrail’in cumhurbaşkanı Isaac Herzog da aralarındaydı.

Zirve BAE’nde. Dünya liderleri orada, Herzog ile aynı fotoğrafta.

Fotoğraf bana hayli tuhaf geldi.

Tuhaf gelmesinin sebebi, Gazze’de, savaşın hemen başlarında, henüz sivil ölümlerin sayısı onbinlerle ifade edilmezken, çatışmaların altıncı gününde, gazetecilerin karşısına çıkan İsrail cumhurbaşkanı Herzog’un, Gazze’deki ölümlerden -Filistinli ölümlerinden- Gazzelileri sorumlu tutan sözlerini hatırlamam oldu.

Dikkatinizden kaçmış olabilir. Herzog o gün, CNN International kanalının İngiliz muhabirinin ısrarlı soruları üzerine, ülkesinin başlattığı savaşın hedefinin bütün Gazze halkı olduğunu savunurken, önce “Neden Hamas’a karşı çıkmıyorlar?” dedi, daha sonra, gazetecinin “Sorum şu: Gazze’deki siviller, Hamas’ı yok etmemekten sorumlu tutuluyor ve bu nedenle meşru hedef haline mi geliyor?” sorusu üzerine de, sesini yükselterek, kendilerine karşı füzelerin evlerin mutfağından atıldığı garip cevabını verdi.

'Yenidoğan çetesi' davasının duruşması yarına ertelendi 'Yenidoğan çetesi' davasının duruşması yarına ertelendi

Herzog, üzerinden neredeyse iki ay geçtikten sonra bile, Gazze’de çoluk-çocuk ayırt etmeden siviller üzerine yağdırılan bombalardan, hastanelerin yok edilmesinden hiç rahatsız görünmüyor.

Ve, Herzog, diğer dünya liderleriyle zirveye katılıyor ve dünya liderleri onunla aynı hatıra fotoğrafında yer almaktan rahatsız olmuyorlar.

İsrail baştan beri, uluslararası hukuka, savaş hukukuna aykırı, Birleşmiş Milletler tarafından çıkartılmış uluslararası sözleşmelere göre ‘insanlığa karşı suç’ olarak tanımlanmış eylemlerini, “Onlar da yapmasaydı” gerekçesine dayandırıyor.

“Hamas militanları İsraillileri öldürdü, İsrail’e de Filistinlileri öldürme hakkı doğdu.”

Bizlerin bu savı kabul etmemiz bekleniyor.

İyi de, Hamas kanlı eylem yaptıysa, İsrail’in o eylemin cezalandırılmasını isteme hakkı doğdu.

Militanların ellerinde rehin olarak tuttukları insanları İsrail devletinin geri isteme hakkı doğdu.

Uygar ülkeler kendilerine karşı girişilmiş suçlara karşı hak isteme hakkını kullanırlar.

İsrail ise bir ulusun bütününü karşısına alıp hedef gözetmeksizin öldürüyor ve bunun doğal hakkı olduğunu savunuyor.

Daha tuhaf olan tavır, İsrail’in hukuk-kanun tanımaz bu karşı kanlı hamlesine bazı ülke liderlerinin de hak vermesiydi.

Joe Biden’in (ABD)…

Rishi Sunak’ın (İngiltere)…

Olaf Scholz’un (Almanya)…

Aradan geçen iki aya yakın sürede onların bu tavırlarında farklılaşma gözleniyor.

İngiltere’de başbakan Sunak toplumdan gelen tepkiler üzerine sesini kısmak zorunda kaldı. Yeni atadığı dışişleri bakanı eski başbakanlardan David Cameron, Tel Aviv’e kadar gidip İsrail’i daha fazla kan dökmemesi için uyardı. 

Almanya da Gazze’deki gelişmeden endişeli.

Biden savaşa verilen aranın devamını istedi. Partisi içerisinden yükselen itirazlar üzerine ülkesindeki Müslümanların temsilcileriyle gizlice buluşup hassasiyetlerini paylaştı. Kısa süreliğine kabul ettiği halde 30 dakika daha uzayan o görüşmede, “Özür dilerim, ben de hayal kırıklığı yaşıyorum, bundan sonra farklı davranacağım” dediği dışarıya yansıdı.

Yardımcısı Kamala Harris de, BAE’deki zirvedeyken, gazetecilere, “İsrail kendini savunurken bunu nasıl yapacağı da önemli. (Gazze’de) Çok fazla masum sivil öldürüldü. Sivillerin çektiği acılar ve Gazze’den gelen görüntüler çok yıkıcı” açıklamasını yaptı.

Savaşın ilk günlerinde gittiği İsrail’de “Ben buraya Yahudi kimliğimle geldim” diyerek tam destek sözü veren dışişleri bakanı Anthony Blinken bile, “Uluslarası insani yasalara uyma gereğinden” söz etmeye başladı.

Global hava değişiyor, İsrail moral desteklerini teker teker kaybediyor.

Medyada da hava İsrail’in aleyhine dönmeye başladı. Yakında, ABD’de, İngiltere’de, Almanya’da ve diğer ülkelerde, İsrail’i ne yaparsa yapsın desteklemeye yeminli kalemlerin de kendilerini geriye çektikleri gerçeğiyle karşılaşabiliriz.

Gerçek durum bugün bu, fakat İsrail bu duruma bakarak duracak mı?

Netanyahu iktidarını Gazze’de kazanmayı umduğu ‘zafere’ bağlamış görünüyor. Öldürülen her Filistinli onun için iktidarının bir gün daha uzaması anlamı taşıyor.

Herzog BAE’de kırmızı halı muamelesi görünce Netanyahu’nun iştahı daha da kabarmış olabilir.”

Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.

Editör: Selim Ercan