Gazeteci Fehmi Koru bugünkü köşesine Suudi Arabistan’da yaşanan futbol krizini taşıdı. ‘Ülkemize gelen her Suudlu yetkilinin Anıtkabir’e uğramaması üzerine kamuoyumuzda tepkiler oluştuğu biliniyor’ diyen Koru, “Bilinmesine rağmen, süper kupa final maçı için, Türk seyircilerin ilgi duyabileceği onlarca başka ülke varken Suudi Arabistan’ın seçilmesi, bana gerçekten hayli tuhaf geliyor. “Neden Suudi Arabistan?” sorusuna cevap bulmakta zorlanıyorum. Aklıma gelen terk makul sebep şu: Bir süredir aramızın pek iyi olmadığı bu ülkeyle yakınlaşma arzusu duyulmaktaydı, böyle bir maçın orada oynanması bunu sağlayacak bir adım olarak planlanmış olabilir” dedi.
Fehmikoru.com adresinden alınan yazının tamamı şöyle;
Eskiden böyle sıradan sorunlar Suudi Arabistan tarafından başka ülkelerde çıkarılır, o ülkenin vatandaşları ile olayı izleyen başkaları, onların tavırlarını dudak bükerek hafife alırlardı.
Ülkemize Suud’tan heyetler geldi, veliahtlar geldi, hatta krallar geldi ve protokol gereği olarak hiç değilse bir kere uğramaları beklenen Anıtkabir’e hiçbiri gitmedi.
Bizler her seferinde bu hafifliğe bakarak dudak büktük.
Dün ise yine garip bir olay Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ta yaşandı.
Yaşananın özeti şu:
Lig şampiyonu ile Türkiye kupasını kazanan takım –Galatasaray ile Fenerbahçe– arasında oynanacak süper kupa finali için, artık kimin aklına nereden geldiyse, Riyad’taki bir stadyum seçilmiş…
İki takımın oyuncuları ile yöneticileri ve tabii sıkı taraftarları, maç için Riyad’a kadar seyahat etmişler…
Ancak, yayımlayacak TV kanalının karşısına maç vakti geldiğinde oturanlar, ekrandan, bir sorunun varlığını fark ettiler.
Meğer, Suud yetkilileri, takımların sahaya pankartla çıkma ve formalarında Atatürk fotoğrafı bulundurma isteğini kabul etmemişler; bunu öğrenen oyuncular da maça çıkmama kararı almış…
Olayın özeti bu. Günler öncesinden sosyal medyada başlayan tepkiler, dün gün boyu artarak devam etmişti; maçın oynanmayacağı anlaşılınca, sosyal medya, suçlu taraf olarak gördüğü Suudi Arabistan’a ver yansına girişti.
Suudi Arabistan’a verilecek tepkilere üzülecek biri değilim; ancak yine de bu konuda eleştirilecek tarafın o ülke yetkilileri olduğundan emin olmakta da zorlanıyorum.
Yukarıda kaydettim; bu adamların bize ters gelen bazı alışkanlıkları var. Ülkemize gelen her Suudlu yetkilinin Anıtkabir’e uğramaması üzerine kamuoyumuzda tepkiler oluştuğu biliniyor.
Bilinmesine rağmen, süper kupa final maçı için, Türk seyircilerin ilgi duyabileceği onlarca başka ülke varken Suudi Arabistan’ın seçilmesi, bana gerçekten hayli tuhaf geliyor.
“Neden Suudi Arabistan?” sorusuna cevap bulmakta zorlanıyorum.
Aklıma gelen terk makul sebep şu: Bir süredir aramızın pek iyi olmadığı bu ülkeyle yakınlaşma arzusu duyulmaktaydı, böyle bir maçın orada oynanması bunu sağlayacak bir adım olarak planlanmış olabilir…
Eğer o düşünceyle böyle bir tercihte bulunulmuşsa, olayın aldığı bu şekille, amaçlananın tam tersi başarılmış oldu.
Aferin bize.
Daha doğrusu, “Aferin, sıradan bir maçı ülkeler arası bir kriz haline dönüştüren yetkililere” demek gerekiyor.
Cehalet mi? Suudluların bize ters gelen yönleri daha önce bir dizi olayla bilinir hale gelmişken, süper kupa final maçı için Riyad’ı tercih eden yetkililer, bunu ancak herkesin bilebileceği bir gerçekten habersiz iseler yapmış olabilirler…
Peki de, olayın böyle bir hal alabileceğini hiç kimse öngörmemiş olabilir mi? Devletin böyle konularda bilgi birikimi olması beklenebilecek kurumları vardır; onlardan hiçbiri bu kararı alanları uyarmamışlar mıdır?
Uyardılarsa, neden dinlenmemiş?
Konunun bu yönünü bir tarafa bırakalım. Suudluların bize ters gelen tavırları bilinmesin, bilenler tarafından yetkiler uyarılmamış olsun; yine de böyle organizasyonlarda taraflar arasında çok önceden karşılıklı görüşmeler yapılmış, nelere müsaade edilip nelere izin verilmeyeceği belirlenmiş olması gerekmez mi?
Oyuncuların sonunda maça çıkmama kararı almalarını getiren kısıtlamalar önceden konuşulmamış olamaz herhalde. Konuşulmuş ve belirlenen çerçeve beğenilmediyse, takımların Riyad’a kadar gelmelerinin önüne geçilmeliydi.
Müzakereler sonucu mutabık kalınan şartlara sonradan yeni ekler mi yapıldı da, her şey olup bittikten, takımlar sahaya kadar geldikten sonra bu tepki verildi?
Neyse. Soruları bir tarafa bırakarak bu rahatsız edici olayın müsebbipleri üzerinde duralım.
İki ülke arasındaki zaten şekerrenk ilişkileri daha da kötüleştirme ihtimalini içinde barındıran bu garip olayın sorumlusu sahaya çıkmama kararı alan oyuncular olamaz. Çoğu yabancı olan oyuncular yaşananları anlamakta zorlanmış bile olabilir.
Takımların yöneticileri günler öncesinden maç yeriyle ilgili hoşnutsuzluklarını taraftarlarıyla paylaşıyorlardı.
İyi de, madem sonunda böyle bir keskin tavır alınacaktı, neden son ana kadar beklediler?
Federasyon? Futbol Federasyonu?
Spordan sorumlu bakan?
Ya en baştan böyle bir organizasyona karşı çıkmaları ya da Riyad’a gidilmeden olacağı görüp maç yerini değiştirmeleri gerekirdi. Oraya kadar gidildikten sonra bu maçın oynanmasını sağlayamamaları akıl kârı değil.
Vaktiyle ‘Cumhurbaşkanlığı kupası’ adını taşıyan bir organizasyon olduğu için, konunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı da ilgilendirmesi doğal. Herhalde bu olayın müsebbiplerini en iyi o biliyordur.
Görelim bakalım, sorumluluğu kim/ler üstlenecek?