Röportaj: Dursun ERKILIÇ
İşçilere işverenler tarafından ödenen minimum maaş tutarı olan asgari ücret ile ilgili süreç başladı.
Her yıl yaşananlar bu yıl da yaşanacak ve hem işçi hem de işveren kesiminde heyecanlı bir bekleyiş olacak.
Asgari ücret, “Çalışana normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve kişinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.”
Asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.
İşçi ve işveren kesimi taleplerini ortaya koyarak pazarlık yapıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı mensubunun da bulunduğu toplantıda, Hazine ve Maliye ile Ticaret bakanlıkları ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temsilcileri ekonomik verilere dair sunum yapıyor.
Genellikle 3-4 toplantının ardından yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamı belli oluyor.
İş dünyasında KOBİ Mehmet olarak bilinen Mehmet Akyürek, asgari ücreti belirleme süreciyle ilgili olarak farklı bir değerlendirmede bulundu.
Mehmet Akyürek, elipshaber.com İnternet Haber Sitesinin konuya ilişkin sorularını şöyle yanıtladı:
- Sayın Mehmet Akyürek, asgari ücretle ilgili çok farklı bir değerlendirmede bulundunuz. Bu konudaki görüşlerinizi paylaşır mısınız?
- Asgari ücret sürecinin her yıl işçi ve işveren ilişkilerine zarar verdiğini düşünüyorum. Asgari ücretin belirlenmesiyle ilgili tartışmalar en az üç ay sürüyor ve bu süreçte işçi ile işveren arasında adeta bir savaş yaşanıyor. Halbuki sanayiciler, işçiyle barışık olmak isterler. Fakat bu tartışmalar işvereni zor durumda bırakıyor. İşverene sürekli "Ne kadar zam yapacaksın?" diye soruluyor ve işveren de bu baskıyı hissettiğinde, işler bir noktada sıkıntıya giriyor.
- Peki, işverenler bu süreçte nasıl bir tavır sergiliyor?
- İşverenler, aslında işçisine her zaman sahip çıkarlar. İşçinin sadece maaşını vermezler, öğrenci çocuklarına yardım ederler, bayramlarda, tatillerde de destek olmaya çalışırlar. Fakat kayıt dışı çalışmanın olmadığı bir ortamda, vergiler ve diğer giderlerle birlikte, çalışanların KOBİ sahibi işverene maliyeti çok yüksek oluyor.
Örneğin 45.000 TL net maaş alan işçinin bordrodaki maliyeti 83.000 TL’dir. Yemek, yol parası veya servis masrafı, özel sigorta, işyeri hekimi, İSG Uzmanı gibi ek masraflarla aylık maliyet 100.000 TL’yi bulmaktadır. Kıdem tazminatı yükü de ayrıca işverene ek maliyet getirmektedir. Tüm bunlar göz önüne alınarak vergi ve SGK işveren yükü azaltılmalıdır.
- Asgari ücret belirleme sürecinin bu şekilde devam etmesi sizce çözüm mü?
- Bu durumun bir kurala bağlanması gerektiğini düşünüyorum. Asgari ücret belirleme süreci ulu orta sürekli tartışılmamalı. Yeni bir yol ve yöntem bulunmalı. Çünkü asıl önemli olan, emeğini bu işe harcayan, servetini yaratan insanlar; yani işverenler. Onların zarar görmemesi gerekiyor. Bu süreç işçiyi de mutsuz ediyor. Mutsuz işçi profili üretimin düşmesine, hatta iş kazalarının artmasına neden oluyor.
- Peki, işçi tarafındaki sıkıntılar nelerdir?
- İşçinin de ödeme yapması gereken bazı masrafları var. Mesela, muhtasar ödemesi, işsizlik sigortası, yemek, yol, mesuliyet sigortası, emeklilik tazminatı gibi. Bunlar biriktiğinde büyük bir yük haline geliyor. İşveren bu süreçte zorlanırken, işçi de maddi anlamda zorlanıyor ve bu da çalışma ilişkilerini bozuyor.