Yemen'deki İran destekli Husiler, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki saldırılarına devam ediyor. En son ABD ve İngiltere’ye ait iki gemiye füze saldırısı düzenlendiği duyuruldu.
Husiler, Gazze’ye destek amacıyla, 19 Kasım’dan bu yana Kızıldeniz ve Umman Denizi’nde İsrail’le bağlantılı olduğundan veya İsrail limanlarına doğru ilerlediğinden şüphelendikleri ticari gemilere saldırılar düzenliyor. Husilerin eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz'deki seferlerini durdurma kararı aldı. Navlun fiyatlarındaki artış hız kesmesine rağmen, fiyatlar hala oldukça yüksek seyrediyor. Peki, bu gerginlik küresel tedarik zincirini nasıl etkileyecek?
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, Elips Haber’in sorularını cevapladı.
“Armatörlerin Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu’nu tercih etmesinin küresel ekonomide etkilerini görmeye başladık”
Husilerin gemilere yönelik gerçekleştirdiği saldırılar ticareti ciddi anlamda etkilediğini belirten Engin, “ Avrupa ile Asya arasıdaki bir ticaret yolu olan Süveyş Kanalı küresel ticaretin %12’sinin gerçekleştiği önemli bir geçiş noktası. Husilerin eylemleri ardından çok sayıda şirket Kızıldeniz’deki geçişlerini durdurma kararı aldı. Armatörlerin Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu’nu tercih etmesinin küresel ekonomide etkilerini görmeye başladık. Fakat bölgedeki net sonuçları ve etkileri krizin ne kadar süreceğine bağlı olarak göreceğiz” dedi.
Süveyş Kanalı’nın, gemilerin Afrika'nın güneyini dolaşmadan Kızıldeniz'e ve Akdeniz'e kısa sürede geçmelerine olanak tanıdığını vurgulayan Engin, Süveyş kanalı üzerinden oluşturulan rotanın neden önemi olduğuna değindi;
“Bu yol sayesinde yakıt masrafları önemli ölçüde azalır. Avrupa ve Asya arasında stratejik bir bağlantı noktası olup, ticaret gemilerinin Asya'dan Avrupa'ya veya tersi yönde seyahat etmelerini sağlar. Süveyş Kanalı, küresel ticaretin önemli bir parçasıdır. Dünya genelinde birçok ülkenin ticaret gemileri, bu kanalı kullanarak kıtalar arasında mal taşımasını sağlar. Süveyş Kanalı, uluslararası politika ve strateji bağlamında önemli bir rolü var. Güvenlik sorunları, küresel ticaret akışını direkt olarak etkiliyor. Bu nedenle, kanalın güvenliği ve işleyişi dünya genelinde büyük bir öneme sahip”
“Bazı global firmalar üretimlerini ara verme kararı alırken, Türkiye’de dış ticaretine etki etti”
Saldırılar sonrası oluşturulan yeni rota Navlun fiyatlarını da etkiledi. Asya ile Avrupa arasındaki taşımalarda Süveyş Kanalı rotalarını Ümit Burnu’na çevirmesiyle konteyner navlunu fiyatlarının yükselişe geçtiğini söyleyen Engin, şöyle devam etti:
“Tabi bu transit sürelerinin %40’a yakın uzaması tedarik zincirinde kırılım yaratmaya başladı. Bazı global firmalar üretimlerini ara verme kararı alırken, Türkiye’de dış ticaretine etki etti. İthalat tarafında yaşanan problemler sebebiyle iç piyasada fiyatlarda yükselmeye başladı.”
Krizin Türkiye limanlarına etkisinide değerlendiren Engin, en kısa ve güvenli rota olarak Orta Koridor rotasının alternatif olabileceğini vurguladı:
“Süveş Kanalı’nın da yaşanan güvenlik sorunları sebebiyle rota olarak az tercih edilmesi, Türkiye’nin hem üreticilerin hem de hammadde terdarikçilerin tercih ettiği bir merkeze dönüşmesi ve aynı zamanda yakın coğrafyasındaki alternatif ticari koridorların gelişmesi sürecine katkı sağladı. Avrupa ve Uzak Doğu arasındaki ticarette alternatif rota arayışı ülkemizin lojistik hub olarak öne çıkma potansiyelini ortaya koydu. Bu süreçte transit taşımacışığı kolaylaştıracak fiziki ve mevzuat çalışmalarını hızlıca sürmek önemli.
Mevcut durumda, Asya ile Avrupa arasındaki yük trafiğini yönetmek için en kısa ve güvenli rota olan Orta Koridor rotasının alternatif olabileceğine vurgu yapıyorum. Bu rotada, Çin'den başlayarak Orta Asya ve Türk Cumhuriyetleri üzerinden Hazar Denizi üzerinden geçerek denizyolu, karayolu ve demiryolu gibi multimodal ulaşım sistemlerini kullanarak ülkemiz üzerinden geçiş yapılıyor. Bu rota, kısa vadeli yatırımlarla cazip hale getirilirse ülkemize önemli ekonomik kazanımlar sağlayabilir.”
Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Engin, “İnsani boyutlarda çok büyük kayıplara sebep olurken, aynı zamanda ekonomik ve küresel tedarik zincirinde sarsıntıya neden olmuştur. Bu kriz ile birlikte Tükiye’nin orta koridorda öne çıktığını gözlemledik. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası gözler orta koridora çevrilmiş durumdaydı. Fakat çeşitli altyapı eksikleri sebebiyle orta koridorda potansiyelimizi tam anlamıyla kullanabildiğimiz söylenemez.” Açıklamasında kullandı.