7 Ekim saldırılarından sonra başlayan İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli sayısı 34 bin 488’e çıktı. Savaşı durdurmak için başlayan uluslararası barış görüşmeleri ise devam ediyor. Gazeteci Nimet Kıraç, foto muhabiri Can Erok ile birlikte Gazete Oksijen için gittiği Kudüs, Ramallah, Cenin, Eriha, El Halil, Tel Aviv ve Kedumim yerleşimlerinden edindiği izlenimleri Elips Haber’e anlattı. Bir buçuk milyon insanın Refah’ta İsrail’in operasyonunu tedirginlikle beklediğinin altını çizen Kıraç şunları söyledi: “İsrail’i durduran veya durdurmaya niyetli muktedir bir mekanizma göremiyorum. ABD de Almanya da, binlerce çocuğun öldürüldüğünü bilmelerine rağmen, İsrail’in askeri destek ihtiyacını karşılamaya devam ediyorlar. Bunu eleştiren kendi vatandaşlarını üniversitelerde yaka paça gözaltına alıyor, işlerinden ediyorlar. Majör bir örnek olarak, Harvard’ın rektörü istifaya zorlanmıştı; geçtiğimiz günlerde bir profesörü yere yatırıp ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Ateşkes yanlısı insanlara hatta ateşkes yanlısı Yahudilere bile “anti-semitist” yaftası yapıştırmaya çalışıyorlar. Gözümüzle görüyoruz.”
‘’İsrail’de, savaşı harlayanlar kadar olmasa da barış yanlısı sesler de var’’
İsrail’deki vatandaşlar savaş hakkında ne düşünüyor? Netanyahu’ya karşı bir tepki var mı?
İsrail’in farklı kesimleri savaş hakkında farklı görüşlere sahipler. Ancak şunu söylemek mümkün; bu savaşın gerekli olduğuna, tekrar 7 Ekim gibi bir saldırıya maruz kalınmaması için Hamas’ın ortadan kaldırılması gerektiğine inanan, güvenlikleri konusunda büyük endişeler yaşayan çok sayıda kişi var. Malum; Gazze’de Hamas, kuzeyde Hizbullah ve doğuda İran ile sıcak günler yaşanıyor. Konuştuğum İsraillilerin kimisi, Filistinlilerin 7 Ekim’den sonra Gazze’de yaşama haklarını kaybettiklerini düşünüyor ve Gazze’nin Filistinlilerden arındırılması gerektiğini söylüyor, kimisi Hamas ortadan kalktıktan sonra Filistinlilerin orada yaşamaya devam edebileceklerini düşünüyor. Bir çeşit Filistinlilerin kendi vatanlarında yaşama hakkının tayini münazaraları diyebiliriz. Refah’a yapılacağı defalarca başbakan ve savunma bakanı seviyesinde teyit edilen operasyon, orada sıkışıp kalan bir buçuk milyon Filistinliyi bizzat ilgilendiriyor. İsrail’in Refah’a yapılacak operasyonda sivillerin tahliyesi için 40 bin çadır aldığını açıkladığı günlerdeyiz. Bu ortamda, İsrail’de, savaşı harlayanlar kadar olmasa da barış yanlısı sesler de var. Akıntının tersine ve çok cesaretli bir şekilde seslerini çıkarmaya devam ediyorlar. Bunların içinde eski İsrail askerlerinden oluşmuş “Breaking the Silence”, yani “sessizliği kırmak” anlamındaki platform da var. Ama benim orada geçirdiğim bir aydan çıkarımım şu ki, Gazze’de ve Batı Şeria’da yapılan operasyonlara karşın kafasında 7 Ekim’deki Hamas saldırılarını düşünen bir İsrailli, ordu tarafından Filistinlilere yapılanlardan pek de rahatsız olmuyor. Zaten İsrail basını daha çok ordunun gidişatına ve rehineler konusuna odaklanmış durumda; Filistinlilerin hikâyelerine değil. Tabii İsrail güvenlik güçlerinin hem Gazze’de hem Kudüs’te hem de Batı Şeria’da kural tanımaz tutumunu eleştiren, aciliyetle ateşkes çağrısı yapan B’Tselem gibi insan hakları ihlallerini takip eden İsrailli örgütler de var. Evet, Netanyahu’ya tepki büyüyor. Ama bu Gazze’de olanlara direkt bir tepki olarak okunamaz. Orada bulunduğumuz sürede Kudüs’te ve Tel Aviv’de Netanyahu’yu istifaya çağıran eylemlere katıldık. İsrail halkının önceliği, rehinelerin geri getirilmesi. Bunu gerçekleştirmediği için gün geçtikçe Netanyahu’ya kızgınlık büyüyor. Ama direkt olarak savaş karşıtlığı minvalinde değil.
‘’Silahlı yerleşimciler Batı Şeria’da Filistinlileri yerlerinden etmeye hâlihazırda devam ediyorlar’’
Batı Şeria’da neler oluyor? Filistin’deki durumu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyanın gözü Gazze ve İran-İsrail gerginliği üzerindeyken, İsrail’in Batı Şeria’daki işgali genişliyor diyebiliriz. Geçtiğimiz haftalarda İsrail’in Finans Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria’da 8.000 dönümlük araziye el koyduklarını açıkladı. Batı Şeria’nın güneyindeki El Halil kırsalında, Zanuta köyünün 7 Ekim’den sonra silahlı İsrailli yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıp boşaltıldığını; evlerin yakıldığını, okulun yıkıldığını yerinde gördük. Yine Filistinli Bedevi topluluklara yerleşimcilerin yaptığı saldırıların arttığını Bedevi haklarını savunan bir avukattan dinledik. Şunu söylemek mümkün; evet, Filistinliler Gazze’den sonra sıranın Batı Şeria’ya gelmesinden korkuyor, ama silahlı yerleşimciler şu anda Batı Şeria’da Filistinlileri yerlerinden etmeye hâlihazırda devam ediyorlar. Yerleşimciler arasında lider sayılan Daniella Weiss ile görüştük; Gazze’yi Filistinlilerden arındırmak istediklerini ve orayı “Singapur’dan daha güzel” yapmak istediklerini söylüyor. Devlet destekli olan silahlı yerleşimciler, yaklaşık 700.000 kişiden oluşuyor ve İsrail’in nüfusunun onda birine tekabül ediyor. 7 Ekim’den sonra yerleşimcilerin Filistinlilere saldırılarında önemli bir artış oldu. Bu yerleşimciler karşısında Filistinlileri koruyan bir mekanizma görmedim. Filistin’deki durum tabii çok kritik bir noktasında. Soykırıma uğradıklarını düşünüyorlar. Dünyanın bu katliama izin vermesine kırgınlar ve İsraillilerden farklı olarak, çoğunlukla, bir an önce bir ateşkes olsun diyorlar. Akıllarında tabii ki Gazze var. Çoğu Filistinli, sürekli son dakikaları takip ederek, nerede ne saldırı oldu diye bakarak yaşıyor. Tabii ki Hamas’a ideolojik olarak yakın hissetmese de bu süreçte desteği artmış olan veya maalesef ki barışa inancı kırılmış olan Filistinliler de var. Kendi yönetimlerinden, Mahmud Abbas’tan memnun değiller ve bir çıkış yolu arıyorlar ancak şu konjonktürde bunu karşılayabilen bir figür yok diyebiliriz.
‘’Kudüs’ün üzerinde uçan füzeler, İsrail toplumunu daha da büyük bir tedirginliğe sevk etti’’
İran-İsrail krizinde son gelişmeler neler? İsrail ile İran arasındaki gerilim neden artıyor?
İran ve İsrail zaten birbirlerine düşman olduklarını en yüksek seviyelerde defalarca açıklamış iki devlet. Bu savaşta Hamas’ın arkasında İran desteği olduğunu söyleyen İsrail’in, İran’ın Şam’daki büyükelçiliğine ait bir alanda yüksek rütbeli askerlerini öldürmesiyle tansiyon fırladı. İran, buna cevaben İsrail’e dronelar ve balistik füzeler yolladı, önden de Türkiye aracılığıyla bilgi verdiğini biliyoruz. Tabii, İsrail’in İran’ın askerlerini öldürmesi, ciddi bir tetikleyici rolü gördü. İsrail’in bu hamlesini, İran’ı ve ABD’yi savaşa çekmek için yaptı olarak okuyanlar da var. Netanyahu’nun savaşı uzatarak ve büyüterek yargılanma sürecini ertelemeye devam etmesi isteği de denebilir. Kudüs’ün üzerinde uçan füzeler, İsrail toplumunu daha da büyük bir tedirginliğe sevk etmiştir diye düşünüyorum. Bir yandan İran destekli Hizbullah, kuzeyinde İsrail’i vuruyor. Kuzeydeki İsrail yerleşimleri savaşın ilk haftalarından bu yana tahliye edilmişti… İsrail de güney Lübnan’ı vuruyor. Yani İsrail şöyle diyor; biz, İran ile birçok cephede, “Direniş Ekseni” boyunca savaşıyoruz. Gazze’de Hamas ve İslami Cihat ile ve Lübnan’da Hizbullah ile. Bir de tabii Yemen’de Husiler var. Ve sınırın ötesindeki Suriye yönetimi. Şimdi artık meydanda İran’ın kendisi de var diyebiliriz.
İsrail Savaş Kabinesi, İran’a büyük bir saldırı gerçekleştirir mi?
Bu bir ihtimal. İran, daha önce İsrail’e direkt olarak saldırmamıştı. Bu oldu. Yıllardır süren bu gerginlikte önemli bir eşik aşıldı.
‘’Gazze’de öldürülenlerin çoğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor’’
Siz savaş alanında gördükleriniz ve yaşadıklarınız ile ilgili son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son durumu pek olumlu değerlendiremiyorum. Bölgede gerginlik artarken, Gazze’de öldürülenlerin çoğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. İsrail’in Gazze’ye saldırılarında yapay zeka kullandığını ve hedeflerini aileleriyle beraber bulmak için geceleri evlerinde vurduklarını öğrendik. Gazze’de doktorlar çocukların başlarından hedef alındıklarını söylüyorlar. Bunlar gerçekten insanlık adına çok karanlık durumlar. Bir buçuk milyon insan Refah’ta İsrail’in operasyonunu tedirginlikle bekliyor. İsrail’i durduran veya durdurmaya niyetli muktedir bir mekanizma göremiyorum. ABD de Almanya da, binlerce çocuğun öldürüldüğünü bilmelerine rağmen, İsrail’in askeri destek ihtiyacını karşılamaya devam ediyorlar. Bunu eleştiren kendi vatandaşlarını üniversitelerde yaka paça gözaltına alıyor, işlerinden ediyorlar. Majör bir örnek olarak, Harvard’ın rektörü istifaya zorlanmıştı; geçtiğimiz günlerde bir profesörü yere yatırıp ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Ateşkes yanlısı insanlara hatta ateşkes yanlısı Yahudilere bile “anti-semitist” yaftası yapıştırmaya çalışıyorlar. Gözümüzle görüyoruz.