Sosyal medya hesabı üzerinden paylaşım yapan Kılıçdaroğlu, videoda şu ifadelere yer verdi:

Seçime çok az kaldı. Sığınmacılarla ilgili son kez karşınızdayım. Bu işi çözeceğiz demek için bu bu videoyu çekiyorum. Sığınmacı konusu asla ama asla ırkçı bir zemine taşınmayacak. Sorun zaten bir ırk sorunu değil. Bizim sığınmacı sorunumuz temelde bir kaynak sorunu. Kimseyi korkutmak değil amacım. Ancak açık konuşmam gerekiyor. Bütün bu analizler gösteriyor ki önlem almazsak Fırat ve Dicle önümüzdeki 20 yıl içinde kuruma riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu durum sadece Türkiye'nin güneydoğu bölgesinde tarımın zarar görmesi hidroelektrik santrallerimizin işlevini kaybetmesi ve ciddi bir susuzluk yaşanması anlamına gelmiyor. Hem Türkiye hem güney komşularımız Suriye ve Irak'ta yaşayan toplam 60 milyondan fazla insanın kıtlık ve susuzlukla karşı karşıya kalması demek. Önlem almazsak Suriye ve Irak'tan aç mültecilerin Türkiye'ye akın etmesi demek.

Türkiye'nin enerjisi suyu altyapısı kendi insanlarının ihtiyaçlarına yanıt verebilecek durumda değil. Tüm bunların üzerine ülkemiz böyle bir yükü daha fazla kaldıramaz. İnanın mümkün değil, bunu çözmek zorundayız. Eğer Türkiye kendi altyapısını suyunu kaybederse Avrupa şunu anlamak zorundadır ki bırakın bu sığınmacıları, kaçakları barındırmayı Türkiye'nin vatandaşlarını dahi tutamayız. Avrupa Birliği rüşveti verdim kurtuldum kafasından çıkmak zorundadır. Açık söylemek gerekiyor ki, Türkiye geniş Akdeniz Havzası ve tüm Avrupa için bambaşka bir vizyon çizmek zorundadır. Akdeniz havzası iklim krizini en şiddetli yaşayan bölge. Bu havza tüm dünyadan yüzde 20 daha fazla ısınıyor. Aynı ekosistemi paylaşan 500 milyondan fazla insandan bahsediyoruz.

Bu yüzden Akdeniz havzası ülkelerine liderlik etmek zorundayız sığınmacı kaçak sorununun da bu büyük meselenin bir parçası olarak okumalıyız. Hep beraber oturup bu sorunu çözeceğiz. Önce Suriyelileri en geç 2 yıl içinde Türkiye-Avrupa Birliği ve Akdeniz Bölgesi ülkeleri olarak vatanlarına kavuşturmak için birlikte çalışacağız. Suriye yönetimiyle görüşeceğiz. Buradan gidenlerin can ve mal güvenliği için meşru hükümetle protokol yapacağız. Ve AB ile BM bu protokole dahil olacak. Suriye'ye gidecek olan sığınmacıların evlerini okullarını yollarını kreşlerini bu işbirliğinden çıkan fonlarla Türk müteahhitler yapacak. Hem ülkemiz hem Suriyeliler kazanacak. Ama bu fonların bir kısmıyla da Türkiye'nin iklim direncini artıracağız. Buna zorunluyuz. Buna dahil olmaya mecburlar. Yoksa ne Irak ne Suriye kalacak. Herkes Avrupa'nın kapılarına dayanacak

Editör: Kübra Özgü