Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28. Dönem 2. Yasama Yılı’nın ilk grup toplantısında açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığına 1 Ekim’de düzenlenen terör saldırına değindi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, saldırıda yaralanan emniyet personeline geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Kılıçdaroğlu, Kayseri’de teröristlerce öldürülen veteriner Mikail Bozlağan’a da Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diledi. Türkiye'nin terörden çok çektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, teröre karşı mücadele etmenin insanlık görevi olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Yerlikaya'yı uyuşturucu baronları ile yaptığı mücadele dolayısıyla tebrik ettiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamarından öne çıkanlar şöyle:
“CHP olarak adalet ve huzur isteyen herkesin yanında olacağız”
CHP olarak görüşü, kimliği ve inancı ne olursa olsun, adalet ve huzur isteyen herkesin yanında olacağız. Bundan bütün vatandaşlarımın emin olmasını istiyorum. Bizde ayrılık gayrılık yoktur. Bu çatı altında adalet olsun istiyoruz. Vatandaşın beklediği yasaların çıkmasını istiyoruz. Bu çatı altında 'Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda (TMSF) yolsuzluk yapanlar hakkında, soruşturma ve kovuşturma açılamaz.' diyen bir kanunun çıkmasını asla istemiyoruz. Adalet, hak istiyoruz.
“İçişleri Bakanı'nı uyuşturucu baronlarıyla ve çetelerle yaptığı mücadele dolayısıyla tebrik ediyorum”
(Ankara'daki terör saldırısı) Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kayseri'de şehit edilen veteriner kardeşimize de Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu ülke terörden çok çekti. Teröre karşı durmak hepimizin ortak görevidir. Terör nereden gelirse gelsin, teröre karşı mücadele etmek de bir insanlık görevidir. O nedenle teröre karşı ortak tepki vermek, vatandaş olarak hepimizin temel görevlerinden birisidir. Pazar sabahı Sayın İçişleri Bakanı'nı aradım, olay hakkında bilgi aldım. Öncelikle ivedilikle müdahale eden ve teröristlerin amacına ulaşmasına engel olan, yaralanan ve orada görev yapan ve yaralanmayan bütün emniyet mensuplarına da teşekkür etmek bizim görevimizdir. Onlara yürekten teşekkür ederiz. İçişleri Bakanı'nı uyuşturucu baronlarıyla ve çetelerle yaptığı mücadele dolayısıyla tebrik ediyorum.
“Fermuar sistemi getireceğiz”
“Kadın erkek eşitliğinde CHP olarak bir devrim yapacağız, kadın erkek eşitliğini sağlayacağız, fermuar sistemi gelecek; bir kadın, bir erkek olacak. Eğer bu ülkenin yarısını kadınlar oluşturuyorsa, neden siyasette kadınlar az. Onların önündeki bütün engelleri kaldıracağım; kararlıyım, kurultaya götüreceğim, sizden destek istiyorum. Toplumun her kesiminin bu adaletten yararlanması gerek. Siyasete geliyoruz, kadınlar en arkada bir yerde duruyor, seslerini çıkaramıyorlar, çıkardıkları zaman başka şeyler oluyor. Dolayısıyla bunu bitireceğim. Bir kadın devrimini gerçekleştireceğiz. CHP'nin tarihine baktığımızda büyük devrimlerin, büyük dönüşümlerin imzası CHP'ye aittir. Kurtuluş Savaşı'nı yapanlar, Kuvayı Milliye'yi kuranlar, daha sonra TBMM'yi kuranlar Cumhuriyet Halk Partililerdir.
“Siyaset, zenginleşme aracı değildir”
“Eğer siyasetçi belli bir makama geldikten sonra zenginleşmişse bilin ki o topluma hizmet etmiyor; kendisine, ailesine ve dar bir gruba hizmet ediyordur. Siyaset, zenginleşme aracı değildir. Siyasette zenginleşme olmaz. Siyasette köşeyi dönme olmaz. Kim köşeyi dönüyorsa, dün yüzükten bahsedip bugün 13 uçakla geziyorsa bir sorunumuz var demektir. Siyaseti de düzenleyeceğiz inşallah.
“Bu Meclis'e ben 'Gazi Meclis' demiyorum”
Bu Meclis'e ben 'Gazi Meclis' demiyorum. Niçin? Gazi Meclis, Milli Kurtuluş Savaşı'nı veren ve Milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Meclis'tir. Bu Meclis, saraydan alınan talimatla, AK Parti ve MHP milletvekillerinin el kaldırıp indirdiği, 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığı bir Meclis'tir.
“Biz Milliyetçi Hareket Partisi değiliz”
(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yeni anayasa açıklaması) Bu Japon atasözünden yola çıkarak anayasayı anlatacağım. 'Düşünce ve kanaat hürriyeti' Anayasa 25'inci madde. 'Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti' Anayasa Madde 26. 'Bilim ve sanat hürriyeti' Anayasa madde 27. Allah aşkına bana söyler misiniz, düşüncesini açıkladı diye hapishaneler dolu. Ne diyor? 'Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.' Bu insana verilen bir haktır. 'Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın, yani devletin müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.' Gazeteci, vatandaş ağzını açıyor, doğru içeri. İnsanlık hakkını kullanan, Anayasa'nın verdiği yetkiyi kullanan birisi hapisteyken, bu Anayasa askıda demektir. Merdan Yanardağ, avukatlar niye içeride? 80-85 yaşındaki emekli paşalar niye içeride? Gazeteciler niye içeride? Aydınlar niye içeride? Düşüncelerini açıkladılar diye. Erdoğan, gerçek anlamda demokratik, gerçek anlamda bir sivil anayasa falan istemiyor. Onun kafasında başka şeyler var. Buradan yola çıkarak 'acaba biz muhalefeti nasıl kandırırız? Milleti nasıl kandırırız?' arayışı içinde. Ama unutma, biz diğer siyasal parti gibi gelip senin önünde biat eden, koşulsuz davranan kişiler değiliz. Biz aklımızı kullanan, yeteneklerimizi kullanan, ülkemizi düşünen, insanımızı düşünen bir siyasi gelenekten geliyoruz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi değiliz. Demek ki Anayasa'da yer alan basın hürriyetinin gereği yerine getirilmiyor.
Gelelim Japon atasözüne, 'Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma beyaz olandan kork' Bütün bu adaletsizlikleri yapanlar kim? Recep Tayyip Erdoğan. Neden? Gereksiz yere suçlamak olmaz. 21 yıldır kesintisiz olarak kendi başına yönetiyor. İstediği kararı çıkardı, istediği bürokratı görevden aldı, atadı. İstediği bütçeyi çıkardı. Bu memleketin hangi sorununu çözdü? 21 yıldır bu ülkenin hangi sorununu çözdü? Bunu sormak zorundayım. Bu memleketin hangi sorununu çözdün, eğitim sorununu mu çözdün, işsizliği mi bitirdin, enflasyonu mu çözdün?
“Siz önce milletvekillerinin sordukları sorulara bir cevap verin”
Can Atalay seçim öncesi gitti, YSK'ya başvurdu, savcılıktan iyi hal kağıdı aldı, başvurusunu yaptı. Yargıtay ve Danıştay'dan ve gelen hakimleri dedi ki; 'Bir sorun yok, sen seçime girip, milletvekili olabilirsin.' Seçime girdim, milletvekili oldum, hapisteyim, çıkarmıyorlar. Yargıtay kalktı ceza verdi. Değerli arkadaşlar bu hukuku katletmektir. Bunu yapanlar, anayasa değişikliği için bizim kapımıza gelmesin. 28'inci yasama döneminde 26 bin 817 soru önergesine hiç cevap verilmedi. Şimdi bize diyorlar ki; 'Gelin beraber demokratik bir anayasa yapılım.' Siz önce milletvekillerinin sordukları sorulara bir cevap verin. Vermemek ne demektir, eğer bir suç varsa suçu kabul etmek demektir. Erdoğan'ın Anayasa'ya sadakatine inanıyor musunuz? Hukukun üstünlüğüne inandığına inanıyor musunuz? Demokrasiye inandığına inanıyor musunuz? Atatürk ilke ve devrimlerine inandığına inanıyor musunuz? Laik cumhuriyet ilkesine bağlı kaldığına inanıyor musunuz? Ben de inanmıyorum.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın açıklamaları) Erdoğan, aileni siyasete bulaştırma. Bir oğlun var, kalkmış bizim İBB Başkanımız hakkında laflar ediyor. Kimsin sen ya? Gücünü babandan alıyorsan sen, zaten adam değilsin. Eğer sen eleştirip de 'Ben, İBB Başkan adayı olmak istiyorum' diyorsan; hodri meydan, çıkmazsan namertsin. Ayrıca şu soruyu da sormak zorundayım. Devlete ne kadar vergi veriyorsun ve gelirin nereden? Bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı'nı yönetiyordu beyefendi. Bürokratları topluyor, talimat veriyordu. O nedenle bir daha söylüyorum, siyasiler ailelerini siyasetin dışında bırakmalıdır. Hanımefendi sosyal işlerle ilgileniyor, başımın üzerine.”
"Uyuşturucu ile mücadele milli güvenlik sorununa dönüşmüş durumda"
Uyuşturucu baronları ile kol kola gezenler kimler? Türkiye’yi bir uyuşturucu bataklığına soktular. Artık uyuşturucu ile mücadele milli güvenlik sorununa dönüşmüş durumda. Uyuşturucu patronları kime para veriyor? Bunlar neden yakalanmıyor?"