KHK’lı Platformları Birliği verilerine göre, Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kamu kurumlarından ihraç edilenlerin sayısı 125 bin 678. Özel sektör ile birlikte bu rakamın 400 bine ulaştığını belirtiyor. Yine platformun verilerine göre yedi yıl süresince soruşturma geçirenlerin sayısı iki milyona ulaştı. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun görev süresi ise 22 Ocak'ta doldu ve altı yıl boyunca yapılan 127 bin 292 başvurunun tamamı karara bağlandı. Peki hala hukuk mücadelelerine devam eden KHK’lılar önümüzdeki kritik seçimde kimi destekleyecek? Muhalefetteki partilerden beklentileri neler? KHK Televizyonu’ndan Dr. Avukat Levent Mazılıgüney, Elips Haber’e özel açıklamalarda bulundu.
“İktidar vatandaşların temel haklarını ihlal etmektedir”
KHK’lıarın sorunlarının ülkenin genel anlamda hukuk sorunundan bağımsız olmadığını vurgulayan Mazılıgüney, “Ülkemiz hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasında 116’ıncı sıradadır. Bu endeksin 8 alt başlığı vardır. Bu başlıklardan en önemli iki tanesi bana göre, hükümet yetkililerinin sınırlandırılması ve temel haklar alt başlıklarıdır. Hükümet yetkililerinin sınırlandırılması alt başlığında biz 140 ülke arasında 135’inci sıradayız. Yani bizim hükümetlerimiz dolayısıyla siyasetimiz kendisini hukukla bağlı görmemektedir. Temel haklar arasında da 140 ülke arasında 134’üncü sıradayız. Kendisini hukukla bağlı göremeyen iktidarlar, siyasiler vatandaşların temel haklarını da ihlal etmektedirler” diye konuştu.
“Sorunlar birbirinden bağımsız değil”
“Bu sorun sadece KHK’lılar özelinde değildir” diyen Mazılıgüney, “Emine Şenyaşar’ın yaşamış olduğu sorunlar (2018), Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin yaşamış olduğu sorunlar, askeri öğrencilerinin yaşamış olduğu sorunlar ya da KHK’lıların yaşamış olduğu sorunlar birbirinden bağımsız değildir. Yani KHK’lıların yaşadığı sorunların çözümü de diğer hukuk alanındaki sorunların çözümü de hukukun üstünlüğünün tanınması, hukukun evrensel ilkelerinin insan haklarını her koşulda üstün tutacak şekilde uygulanmasıyla çözülebilecektir. Çözüm yegane budur” ifadelerini kullandı.
“Hukuk siyasilerin istediği şekilde yorumlanmasın”
Zaman zaman kürsüdeki meslektaşlarına da seslenerek çağrıda bulunduğunu dikkati çeken Mazılıgüney sözlerini şöyle sürdürdü;
“Onlara diyorum ki hukuk fakültesinde öğrendiğimiz hukuku uygulayalım. Hiçbir baskı altında kalmadan, vicdanımızla ve kanunlar çerçevesinde bunu uygulayalım. Hukuku, kanunları siyasilerin istediği şekilde yorumlayarak yurttaşları mağdur etmeyelim. Hukuk fakültesinde öğrendiğimiz evrensel hukuku uyguladığımızda sorunlar çözülecektir. KHK’lıların sorunlarının çözümü de ülkede hukukun yerleşmesi ile olacaktır”
“Temel beklentimiz evrensel hukukun uygulanması”
“Bütün toplumsal kesimler yaşadıkları öncelikli sorunların çözümünü bekliyorlar ve çözüme yakın gördükleri siyasetçileri ya da siyasi partileri destekliyorlar” ifadelerini kullanan Mazılıgüney, şunları kaydetti;
“Bu anlamda kendilerine net projeler, çözüm önerileri sunan siyasi partileri tercih etmeleri olağandır. KHK’lılar da yaşamış oldukları mağduriyetin çözümüne yönelik projeler, söylemler ortaya koyan siyasi partilerden beklenti içerisindedirler ve onları destekleyeceklerdir. Şimdi ne bekliyoruz biz bu kritik seçimden; hukuka biraz daha yaklaşmayı bekliyoruz. Dünya üzerinde yüzde 100 hukuk devleti yok, bizim ülkemizde belki yüzde 100 hukuk devleti olmayacak ama biz hukukun üstünlüğü endeksinde üst sıralara çıktıkça sorunlarımızın çözümüne yaklaşacağız. Bizim aslıda temel beklentimiz evrensel hukukun uygulanmasını kabul etmeye daha yakın bir iktidarın yönetime gelmesidir. Bu kritik seçimden temel beklentimiz budur”
“Hukuk içerisinde mücadeleyi sürdürüyorlar”
Mazılıgüney, KHK’lıların yaklaşık 7 yıldır süre gelen bir mağduriyet içerisinde olduğunu ancak bunca mağduriyete ve sivil ölüme mahkum edilmiş olmalarına rağmen hukuk içerisinde mücadeleye devam ettiklerini söyledi. Bu durumun son derece önemi olduğuna dikkati çeken Mazııgüney sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bu son derece önemlidir. Bundan sonra nasıl devam edeceklerinin de önemli bir göstergesidir. KHK’lılar seçimden sonrada hukuk mücadelesine devam edecekler. Siyaset üzerinde bir baskı unsuru olmaya, taleplerini iletmeye devam edecekler. Ne zamana kadar sadece KHK’lılar değil ülkede hukuk alanında mağdur olan her kesim adalete erişinceye kadar. Yani adalet ve hürriyeti doyasıya hissedeceğimiz günlere kadar bu hukuk mücadelesi devam edecek. Umuyoruz ki bu kritik seçimden sonra hukuka daha saygılı, hukukun üstünlüğünü tanıyan bir iktidar yönetime gelecektir”
“Yaşatılan mağduriyetler son bulacaktır”
“Millet İttifakı'nın ‘Ortak Mutabakat Metni’nde OHAL kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceklerini ifade etmeleri son derece önemli ve kıymetli” diyen Mazılıgüney, sözlerine şu şekilde devam etti;
“Ancak biz bunu tek başına da değerlendirmiyoruz. Mutabakat metni içerisinde uluslararası yargı mercilerinin, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bununla birlikte Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü gibi başkaca, uluslararası mercilerin de kararları var. Bu kararların harfiyen net bir şekilde uygulanacağını taahhüt ediyorlar. Zaten bunu uygulamak ülkemiz adına da hukuki bir zorunluluktur. Bütün bunlara imza atmışız ve bunları uygulayacağımızı taahhüt etmişiz. Bu sözleşmelerin uygulanmasını denetlemek üzere de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne ya da uluslararası çalışma örgütünün uzmanlar komitesine yetki vermişiz. Şimdi biz şunu iddia ediyoruz. Zaten evrensel hukuk uygulandığında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Birleşmiş Milletler'in kararları uygulandığında KHK'lılara yaşatılan mağduriyetler son bulacaktır. Bu da uluslararası mercilerin kararlarını uygulamaktaki yani evrensel hukuku uygulamaktaki kararlılığı gösteren bir başka taahhüttür bizim adımıza. Bunlarla birlikte OHAL KHK’lardan kaynaklanan mağduriyetlere son verileceğinin edilmesi bizim için çok daha önemli”
“Siyasi olarak baskı uygulamayı sürdüreceğiz”
Bunu şimdiden görmenin mümkün olmayacağını dile getiren Mazılıgüney, sözlerini tutacaklarını umut ediyoruz diyerek, “Ve tutmaları için siyasi olarak baskı uygulamaya devam edeceğiz. Hukuk mücadelesinde de devam edeceğiz. Aslında muhalefet seçimlerde gösterdiği aday listeleriyle KHK'lıları bir nebze hayal kırıklığına uğratmıştır. Millet İttifakı'nın aday listelerinde tırnak içerisinde FETÖ, PDY iltisakı nedeniyle, iltisaklı olduğu iddiasıyla mağdur edilen hiçbir aday yoktur. Bu bizim adımıza üzücüdür. Zira bu süreçte mağdur olanların yaklaşık yüzde 93-94’ü bu şekilde mağdur edilmiştir. Biz muhalefetin burada bir miktar çekingen davrandığını iyimser bir yorumla düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Umarız gerekli adımları atarlar”
"Umarız iktidara geldiklerinde bu çekingenlik ortadan kalkar ve sözlerini tutmak için gerekli adımları atarlar” diyen Mazılıgüney, “Nitekim ortak mutabakat metninde bunu taahhüt ediyorlar. Biz tabii bu hayal kırıklığına uğramış olsak da bu seçimin ne kadar kritik olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla KHK'lılar olarak sandığa gitmemek gibi bir alternatifi hiçbir şekilde düşünmüyoruz. Toplumun genelinin ortak bir mutabakatı olarak görülen aday Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceklerini KHK'lı platformları birliği deklare etmiştir. Millet İttifakı cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı olur, Mecliste de çoğunluğu elde edebilirse sorunların daha kolay, daha hızlı çözülebileceğini umuyoruz, düşünüyoruz. Zira bunu zaten taahhüt etmişlerdir” şeklinde konuştu.
“İnsanlık dışı bir uygulama”
“Maalesef KHK’lılara net bir ayrımcılık uygulanmaktadır ve bu ayrımcılığın hukukla bir izahı yoktur. Hukuka bir izahı olmadığı gibi akılla da izahı yoktur” ifadelerini kullanan Mazılıgüney sözlerini şöyle sürdürdü;
“Yani düşünün ki bir insan depremzede olmuş. Yurtta barınmak için başvuruyor ya da bir kredi için başvuruyor ve KHK’lı olduğu gerekçesiyle başvurular reddediliyor. Bu tamamen insanlık dışı bir uygulamadır. Net bir ayrımcılıktır. Hukuk dışı ve akıl dışı olduğunda da bir şüphe yoktur. Bu ayrımcılık uygulamalarının kinle yürütüldüğü ve bir düşman hukuku uygulandığının açık bir göstergesiydi. Bununda çözümü ancak hukukun üstün olduğu bir ülke inşasıyla mümkündür. Buna inşa diyorum çünkü işimiz çok zor. Neredeyse birçok şey sıfırdan inşa etmek durumundayız”
“Tarihe not düşüyoruz”
Mazııgüney, “Tek tek biz bunları listeliyoruz ve hali hazırda 152 ayrı maddede mağduriyet ayrımcılık oluştu. Bunların tamamını Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu öncülüğünde madde madde bütün kaynaklarıyla, belgeleriyle listeliyor ve tarihe not düşüyoruz. Ve bu günlerin bir daha yaşanmaması için toplumun her kesiminden her bireyin hukuken kendini güvende hissetmesi için hukuk içerisinde mücadele etmeye kararlıyız. Bütüncül olarak topumdaki her bir bireyin kendini hukuken güvende hissettiği bir ülke hayal ediyoruz. Bunun için hukuk mücadelesine devam edeceğiz. Bu tür ayrımcılıklarda ancak bizim mücadele azmimizi artırmaktadır. Umarım bu kritik seçimden sonra daha hukuk güvenliğinin hissedildi, hukuk güvenliği seviyesinin arttığı bir ülkeye uyanırız. Bu da siyasetçilerin başta olmak üzere hukuk ve yargı üzerinde baskılarını kaldırmalarına, hukuka saygı duymalarına bağlı” diye konuştu.
“Siyasilere net talebimiz”
“Ben hem siyasilere hem de KHK’lılara bazı çağrılarda bulunmak istiyorum” diyen Mazılıgüney “Siyasi partiler KHK mağduriyetlerinin çözümü için bazı taahhütlerde bulundular. Ancak burada KHK’lıların genel olarak şöyle bir talepleri var. Beraat ve takipsizlik almış adli işlemi olmayan KHK’lıların bütün haklarına erişebilmeleri zaten hukuk devletinin olmazsa olmaz bir şartıdır. Aksinin düşünülebildiği bir yere hukuk devleti demek zordur. Ancak yargımızın adil olmadığı yargılamalarında adil yürütülmediği ortadadır. Yani yargımız bağımsız ve tarafsız değil maalesef. Ülkemiz hukuk devletiyse bu anlamsız yargılamalardan bir an evvel vazgeçilmelidir. Bağımsız ve tarafsız olmayan, siyasetin bir nevi bir aparatı haline gelmiş yargı tarafından verilmiş ceza hükümleri de velev ki kesinleşmiş olsa bile bu kapsamda değerlendirilmeli ve insanlara yeniden yargılanma bağımsız ve tarafsız bir yargı merci önünde adil olarak yargılanma hakkı verilmeli. Beraat eden herkesin de hakları koşulsuz ve eksiksiz bir şekilde iade edilmelidir. Siyasilere talebimiz net olarak budur”
“Sandığa kesinlikle gitmeliyiz”
Daha demokratik, daha güvenli, adalet ve hürriyet ideali için oy kullanmalıyız diyen Mazılıgüney sözlerini şöyle tamamladı;
Hayal kırıklıklarımız olsa da netice itibariyle Ortak Mutabakat Metni başta olmak üzere birçok farklı yolla da taahhütlerde bulunan Millet İttifakı hem de Emek ve Özgürlük İttifakı var. Her iki ittifakında çok net taahhütleri var. Dolayısıyla bizim bu seçimde sevdiğim bir tabir var; ‘Biz cennetin kapılarını açmak için değil ama cehennemin kapılarını kapatmak için’ bir nevi oy kullanacağız. Hiç değilse ülkemizin hukuk devleti idealine birkaç adım daha yaklaşabilmesi için oy kullanacağız. Bizim için sandığa gitmemek kesinlikle bir alternatif olmamalıdır. Hem kendimiz sandığa gitmeli hem de çevremizi sandığa götürmeliyiz. Bu da benim KHK’lılara çağrımdır”